Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YENİ global düzende her ülke, her insan yaratıcı düşünmek ve davranmak zorunda.

        Bunu başaramayan ülkeler de insanlar da yeni düzende kaybedenler kategorisinde kalacaklar.

        Yaratıcı düşünce, hayatın en rutin olarak görülen alanlarında bile detayda da olsa farklılığı yaratma alışkanlığıdır.

        YARATICILIĞIN CAZİBE MERKEZİ: İSTANBUL

        Yaratıcı düşünce sadece farklılıkların olduğu, farklı görüşlerin tartışıldığı ve farklı yaşam biçimlerinin bir arada yaşayabildiği ortamlarda ortaya çıkabilir. Şu an Türkiye'de bu potansiyelin olduğunu dünyada herkes görüyor. İşte bu yüzden 26-27 Ocak'ta İstanbul'da düzenlenen yaratıcılık zirvesine dünyanın en yaratıcı beyinleri gelip konuştular.

        Ben de Cumhurbaşkanı Gül gibi İstanbul'un, yaratıcılığın cazibe merkezi olacağını düşünüyorum.

        İstanbul'a gelen tüm yaratıcı düşünürler, dünyada yaratıcı düşüncede bir gerileme olduğunu ama Türkiye'nin bunun dışında kaldığını, burada yaratıcılığın hâlâ çok aktif olduğunu düşünüyordu. Yeni global düzende Türkiye'nin yaratıcılığıyla farklılığını ortaya koyup ön plana çıkabileceğini söylüyorlardı.

        TEK TİP İNSAN ARAYIŞI TÜRKİYE'Yİ MAHVEDER

        Ekonomik gidişatımız ne kadar iyi olursa olsun Türkiye'nin yeni global düzende ön plana çıkabilmesinin anahtarı ekonomik gücümüzde değil. Çin, Hindistan ve ABD karşısında ekonomik gücümüzle ön plana çıkabileceğimizi sanmak, en hafif deyimiyle abartı veya cahillik olur. Türkiye farklılığını ortaya ancak bir Müslüman ülke olarak yaşam biçiminin özgünlüğüyle ve yaratıcı düşünebilen insanlarıyla koyabilir.

        Türkiye'nin Başbakan'ının, elindeki bu gücün farkına varıp "dindar gençlik yetiştirmek" gibi fantezilerle görüş farklılıklarımızdan, bir arada yaşatabildiğimiz farklı yaşam biçimlerimizden kaynaklanan dinamizmimizi ve dünyaya farklılığımızı ortaya koyma potansiyelimizi tehlikeye atacak söylemlere girişmemesi çok da güzel olurdu aslında.

        İstanbul işte bu yüzden dünyanın kıtalararası tek reklamcılık festivaline ev sahipliği yapmaya çok yakıştı; yine aynı nedenlerle Zizek gibi, Edward de Bono gibi dünyanın en yaratıcı beyinleri İstanbul'da buluşup konuşmayı tercih ettiler. Hepsi de bu şehirde global açıdan anlamlı olacak bir yaratıcılık potansiyeli gördüklerini anlattılar.

        Zirveyi ve kıtalararası reklamcılık kupasını düzenleyen Marketing Türkiye'ye ve Yayın Yönetmeni Günseli Özen Ocakoğlu'na yorucu çalışmaları için çok teşekkür ediyorum.

        Yaratıcı fikir çalışması

        BİZE ne kadar garip gelse de, "Tuhaf kaçar" desek de her ortamda "Nasıl farklılık yaratırız?" diye yaratıcı düşünmeye kendimizi alıştırmamız gerekiyor. Çünkü yeni global düzen çok acımasız, farklılığını ortaya koyamayanı, cazibesini gösteremeyeni hiç affetmiyor, onu hemen dışlayabiliyor.

        Bu yüzden her ortamda, her durumda yaratıcı düşünme alıştırmaları yapmak zorundayız.

        Ben bunu Uludağ'a giderken yolda düşündüm.

        Bursa'ya doğru yolda birçok kestane şekeri satan dükkân var. Bunların hepsi de birbirine benziyor.

        Hele bir bölgede beş ya da altı dükkân birbiriyle bitişik halde aynı malı satmaya çalışıyordu.

        Türkiye içine kapalı bir ülke olsa, her dükkân diğerinden farklılığını ya fiyatıyla ya da dış dekorasyonuyla göstermeye çalışacaktı. Ama yeni global düzenin sunduğu imkânları kullanmayı bilen bir insan, diğer dükkân sahipleri arasından sıyrılabilir ve dünya çapında bile iş yapabilir.

        'BENİM BİR FİKRİM VAR'

        Bunun için de ihtiyacı olan tek şey, bir dizüstü bilgisayar ve bir de internet bağlantısı. Tabii işe girişmek için en önemli konu da bir yaratıcı fikrin bulunması. Yeni global dünyada her büyük iş artık "Benim bir fikrim var" cümlesiyle başlıyor.

        Şimdi yüksek sesle düşünüyorum; her biri sadece kestane şekeri satan dükkân sahiplerinden biri "Malımla ne yapsam da farklılığım ortaya çıksa?" diye düşünecek ilk önce. Diyelim ki karamelli ve vişneli bir kestane şekeri pastası yapmaya karar verdi. Bu üretildikten sonra dağıtılacağı kutulara yaratıcı bir tasarım gerekecek.

        Siz internetten Tayvan'da bir şirketten çok ucuza harika bir kutu tasarlamasını isteyebilirsiniz. Bu pastalara talebin dünya ölçeğinde çok olacağını düşünüyorsanız Türkiye'de bir pasta fabrikası kurmanıza gerek yok. Çin'deki "ALİBABA" arama motorundan istediğiniz türde pastayı, çok sayıda ve hızlı üretecek bir firmayla ucuza anlaşabilirsiniz.

        Sonra "amazon bulut servisleri" adresine girip (amazon web services, AWS) istediğiniz teknolojiyi ve denetim yazılımını kullanmaya başlarsınız. Ayrıca "amazon"la pastanızı dünyada isteyebilecek her insanın adresine teslim sistemini de kurabilirsiniz. Freelancer.com'dan şirketinize yeni bir logo çizdirirsiniz ve Craigslist'ten hesaplarınızı tutması için bir muhasebeciyle de anlaşabilirsiniz.

        Ve böylece sadece dizüstü bilgisayarınızı kullanarak bir süre önce komşularıyla tıpatıp aynı olan dükkânınızı dünya çapında iş yapan bir global güce döndürebilirsiniz.

        Bu tabii ki bir fantezi, ama hiç olmayacak şey de değil. Emin olun artık yeni düzende işler böyle yapılıyor. Bu şekilde düşünebilenler, risk almaktan korkmayanlar birden büyüyor ve ön plana çıkıyor. Yaratıcı düşünmenin hayati önemde olduğu global bir dünyada yaşıyoruz artık.

        Diğer Yazılar