Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BENİM aile büyüklerimin erkek tarafının ahlak tarihi, anlı şanlı Türkiye’nin yine aynı derecedeki anlı şanlı ahlak tarihine vurulmuş bir şamar, ona yapılmış bir hakaret gibidir.

        Dedem, toplumsal baskıcı ahlakın her boyutuna isyan etmiş bir deliydi. Keza babamın da normal olduğu pek söylenemez. “Babasına bak oğlunu al” demişler ya, benim de ahlak abidesi yapılacak halim pek yok. Ahlak açısından örnek gösterilecek bir ahlak kampanyasında poster çocuğu olarak yer almam da imkânsız. Büyüklerim, özellikle cinsel konularda son derece özgür fikirliydiler. Ben de belki haddinden fazla özgür düşünceliyim bu konuda. Babam beni tutucu olarak görür, ama bu tamamen farklı bir konu.

        Ben cinsel konulardaki bu özgürlükçü tavrımı bütün yaşıtlarım gibi odamın yalnızlığında dergi bakarken veya seks kitabı okurken keşfetmedim. Benim keşfim, o yıllarda tam bir batakhane olan New York’taki bir seks dükkânında oldu. Dün görüşmeler arasında o yerde tekrar dolaştım ve şimdi temizlendiği için son derece sıkıcı olan bu yere baktığımda anılarımı hatırladım ve yazmaya karar verdim. O gün seks dükkânında, ilk başta normal diye adlandırılabilecek ilişkilerin resimlendiği dergilere bakıyordum. Bir süre sonra bunlardan son derece sıkıldığımı fark ettim. İlk önce, “Acaba farkında olmadan eşcinsel mi oldum?” diye merak ettim. O konudaki dergilere de baktım, ama onlardan daha kısa sürede sıkıldım. Bu olay yaşandığında 18 yaşındaydım ve 18 yaşında tüm cinselliğimin ölmüş olması ihtimali bana dehşet verdi. Halbuki aradan 42 sene geçtikten sonra bunun hiç de öyle dehşet duyulacak bir şey olmadığını anlamış durumdayım.

        ölmediği gibi olağanüstü saçma boyutlara bile varabiliyormuş o dönemde. Raflar arasında dolaşırken tesadüfen elime aldığım bir dergide gördüklerim, beynimi tam anlamıyla uçurdu. Fetiş görüntülerle dolu olan bu tesadüf olmasaydı, benim derinlerde baskı altında kalmaya mahkûm gerçek cinselliğimi fark etmem imkânsızdı. İşte bu nedenle ben, yıllardır Türkiye’nin her rafında porno dergi satışının serbest olması gerektiğini savunurum. Serbest olsun da millet gerçek seksüalitesini keşfedip baskı altına alınan duygularıyla saçma sapan yaşamayı bıraksın derim. Yıllardır hiçbir hükümet bu konuya el atmadı, yeni hükümetin bu konuda da bir adım atacağına eminim. Neyse o günkü keşfimden sonra bir süre çok korktum, “Kendini frenle Serdar, bu gidişle seks sapığı olursun” filan diye düşündüm. Ancak sonradan kendime geldim ve “Sapık olursam olayım, kendimi kontrol altına filan alamam” dedim ve beynimi serbest bıraktım. Tabii ki beklentim doğru çıktı ve lügatin tam anlamıyla seks sapığı oldum.

        Evet, “Beynimi serbest bıraktım” dedim; çünkü sanıldığının aksine seks cinsel organlarla değil beyinle yapılır. Bu yüzden o keşfimden 42 sene geçmesine rağmen beynim iktidarsız olamadığından heyecanlarım hâlâ sürebiliyor. 42 sene önceki keşfim üzerine varyasyonlar tüm hızıyla sürdüğü gibi, arada bir tamamen yeni ve orijinal fetiş takıntılarım da olabiliyor. Örneğin, dün ilginç bir şey yaşadım. “Business insider” sitesini okuyordum. Uçaklarda personelin arada çıkıp dinlendiği küçük kabinlerle ilgili bir fotoğraflı yazı koymuşlar. İlk fotoğrafa bakar bakmaz, 42 yıl önce o dergiye baktığımda yaşadıklarıma benzer bazı duygular yaşadım, beynim tekrar coştu. Bu köşeye koyduğum fotoğraftaki mankenlerin topuklu ayakkabılarını çıkarmış oldukları görüntü müydü bunu tetikleyen yoksa başka bir şey miydi bilmiyorum ama neyse ne... Ne olduysa, ne tetiklediyse tetikledi, pek de umurumda değil.

        Eğer normalde olduğu gibi hiçbir şey tetiklemeseydi, o fotoğraftaki odaya girdiğimi düşündüğümde aklıma tek gelen, “Kızlar, bir poker oyununa var mısınız?” diye sormak olurdu, ama şimdi çok daha farklı şeyler gelebiliyor. Evet, dediğim gibi, en favori ikinci organım olan beynim henüz iktidarsız değil, bu da yazının başlığını açıklamaya yetiyordur umarım.

        Diğer Yazılar