Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KULLANMAYI planladığım dile bakarak bugünkü yazının ciddi olmadığını sanmayın.

        Bugün sadece hınzır bir beyinle uyandım. Bazı sabahlar böyle oluyor; burada “bazı” kelimesini abartılı kullanmış olabilirim. Aslında beynim her sabah hınzır oluyor da ben çoğunlukla kendimi tutuyorum.

        Bugün ise bir orta yol deneyeyim dedim. Hem kendimi baskı altına almayacağım, hem de analizimi yapacağım.

        Biliyorsunuz ben bir süredir medya sektörü üzerine çalışıyorum. Medyanın geleceğinin ne olabileceğini filan araştırıyorum.

        Bir zamanlar PENTHOUSE ve PLAYBOY dergilerinin ellerinde tuttuğu soft porno krallığını, onların ellerinden almak için çıkarılan HUSTLER dergisinin yaşadıkları, bize medya sektörü hakkında ciddi dersler içeriyor.

        Bizim kuşağın bir zamanlar Hustler adını duyması bile hayli ciddi bir cinsel tatmin yaşamamıza yol açabiliyordu.

        Şimdi ise Hustler adını duyduğumda aklıma sadece medya analizi gelmesi son derece acıklı ve hayatın acımasızlığını gösteren bir gelişme aslında. Derginin içeriği hakkında, kendimi zorlamazsam aklıma fazla bir şey gelmiyor.

        Bunun için şu anda üzülmekten başka yapabileceğim bir şey yok. O yüzden ben en iyisi analizime geçeyim.

        Penthouse ve Playboy’un kral oldukları ve Hustler’in de tahtlarını sallamak için yayına girdiği dönemde internetin adı bile henüz duyulmamıştı.

        Evet biliyorum, bazıları için bu inanması çok zor olacak, ama bir zamanlar internetin, iPhone’ların olmadığı, “Aaaassskım” çığlıklarının yerli yersiz atılmadığı bir dünya vardı. HD televizyon da yoktu ve soft porno, ayrı bir TV kanalı olarak seyredilemiyordu.

        Böyle bir dünya her ne kadar inanması çok zor olsa da gerçekten vardı. Daha da acıklısı, erkekler o dönemde bir ellerinde dergi de tutarak kendilerini tatmin etmek zorundaydı. O günlerde hayat çok çok zordu.

        Hustler yayına 1974 yılında başladı. Çıplak kadın ve soft porno arayan erkek piyasası öylesine büyüktü ki, üç dergi de çok para kazanıyordu.

        Hustler her yeni yayının yapması gerekeni yaptı. Kendi içeriğini Playboy ve Penthouse’tan farklılaştırmak ve ayrıştırmak zorundaydı.

        Diğer iki dergi, soft pornonun ruhuna uygun olsun diye olsa gerek oldukça softtular, yani sekse yaklaşımları hayli yumuşaktı. Hustler ise seksi içeriğinde daha niş yöne gitti. Fetişleri içeriğine güzel yerleştirerek erkeğin aslında fetişe son derece eğilimli olan beynini kendisine çekti.

        Yıllar geçtikçe Hustler’in yayıncısı Larry Flynt, tehlikenin dijital dünyadan gelmeye başladığını ilk fark edenlerden oldu. Kâğıt üzerindeki soft pornonun internet âlemindeki porno önünde hayatta kalabilmesi imkânsızdı.

        Hustler şirketi hemen farklı iş alanlarına geçişe başladı (diversification). Öyle ki dün New York Post Gazetesi’nde bu konuda yayınlanan bir habere göre, 25 yıl önce Hustler’in gelirlerinin yüzde 85’i kâğıt baskıdan gelirken bugün bu oran yüzde 5’lere kadar düşmüş.

        Demek ki ne yapılacakmış, sadece kâğıt baskıda kalınacaksa bile içeriğinizi mutlaka nişleştireceksiniz. Dijital rekabet gelirken ise kâğıt baskı ürününüzün markasına sahip çıkarken şirketinizde farklı alanlara, özellikle internete de yatırım yapacaksınız.

        Bütün bunlar çok bilinmedik, çok orijinal fikirler değil tabii. Ama doğru olanı Hustler’in de yapmış olduğunu görmek benim için çok güzel oldu.

        Diğer Yazılar