Yeni dünya düzensizliği
GLOBAL düzenin koruyucuları ve güçlüleri, bir yandan yeni koşullarda sistemin düzenli çalışabilmesi için bir düzen oluşturma arayışı içindeyken, şu anda düzeni dengesizliğe itme çabasında olanların ön plana çıktıkları görülüyor. Ve “yeni dünya düzeni” yerine “yeni dünya düzensizliği”nin ön plana çıkıp kuralları onun koymaya başladığı görülüyor.
Global kapitalist sistemin düzgün işleyebilmesi için düzenin sağlanması gerekiyor. İşte bu yüzden kamuoyunun önünde Rusya, Amerika tarafından ağır eleştirilirken, perde arkasında ona, “Düzenin bozulmasından sen de en azından bizim kadar etkilenirsin. Bu yüzden gel düzeni daha da bozmaya yol açabilecek davranışlardan uzak dur, gel seni de tatmin edecek sonuçlar için oturup anlaşalım” deniliyor.
Ancak bu tür medeni süreçler içine girmeyi reddeden gruplar, şu anda ne yazık ki söylemleri belirlemeye başladılar. Bir yanda IŞİD gibi, El Kaide gibi olağan şüpheliler bulunuyor. Bunların nasıl davranacağı belli, onlardan gelen bir sürpriz yok.
Şu anda güçlüler, global düzen koyucular, bu tür gruplara rağmen düzenin nasıl korunacağı üzerine tartışıyorlar. Bunun kolay bir çözümü ve master planı yok ellerde.
Ve ne yazık ki terör bir matruşka bebeği gibi. Terör matruşkasında ana bebeğe “El Kaide” diyebiliriz. Kendi içinden birçok başka bebekler doğuruyor, içinden IŞİD gibi hayli iri bir bebeği de çıkardı. Bununla da kalınmıyor ve ana matruşka içinden daha başka bebekler de çıkarmaya devam ediyor.
Örneğin, son olarak “Horasan” adlı bir terör hücresinin varlığı da keşfedildi. Bu hücre, özellikle Batı hedeflerini vurmakta uzmanlamış bir hücre. Bunun esas nüvesinin son bombalamalarda vurulduğu söylense de bu son derece şüpheyle karşılanması gereken bir iddia.
İşin ilginç tarafı, düzen koyucular bu tür gruplardan çok, “Terör ortamında fırsatlardan yararlanıp biz de düzensizliğe katkıda bulunalım” diye kendilerine görev çıkaracak anarşist grupların veya kişilerin devreye girmesinden daha çok ürküyorlar.
Çünkü IŞİD gibi bir örgüt bile her ne kadar medeni söylemler dışında kalsa da, rasyonel konuşulamasa da, onların bile kendi iç düzenleri, bir askeri mantıkları var. Bu yüzden onlar istihbarat çözümlemelerine daha açıklar. Onları anlamak zor da olsa sonuçta mümkün.
Ama terör ortamına özendiği için sadece bundan zevk aldığından, global durumdan kendisine vazife çıkardığından, teröre girişebilecek matruşkanın içinden çıkmasalar dahi onlar gibi hareket eden üvey evlatlar da işin içine giriyor. Ve onların olası davranışlarından ve beklenilmeyen terör saldırılarından daha çok korkuluyor.
Bunlar, davranışları bilinmedikleri, anarşinin bile mantığına uymadıkları için çok daha endişe yaratıyor bazı merkezlerde. Önceki gün Chicago’da düzenlenen saldırının bu tür olup olmadığı şu anda araştırılıyor. Ve emin olun yetkililer, bu saldırının IŞİD’den geldiğinin anlaşılması durumunda çok daha rahatlayacak. Çünkü saldırıyı, teröre özenen hastalıklı bir ruh yaptıysa bu olasılık daha fazla endişe yaratıyor.
Hasta teröristler, özenti teröristler ve Batı’nın macera arayan sorunlu ruhları, hepsi bir arada global düzeyde bir anarşi yaratabilir, bundan korkuluyor. Global düzen ve global kapitalizm, düzgün işleyebilmesi için düzene ihtiyaç duyuyor, ama kapitalizm periferisinde düzen ararken merkezinde ise düzensizlik yaşanması ihtimali var şu anda.
Ne yazık ki yeni dünya düzensizliğinden bahsedilmeye başlandı bile. Perde arkalarındaki arayış, yenilenebilen, sürdürülebilen bir düzen konusunda nasıl global bir anlaşma sağlanacağı üzerine.
Bu arayışta ise ister inanın ister inanmayın, Türkiye’nin çok önemli bir katkısı olabileceği düşünülüyor.
Bu yüzden global düzen koyucularının şu andaki en büyük sorunu, yeni Türkiye’yi global düzen koyucularının yanına çekmek.
Tüm önemli merkezlerde, perde arkalarında yapılan konuşmalarda en çok kafa yorulan mesele, Türkiye meselesi.
