Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GRİNİN 50 Tonu kitapları her ülkede olduğu gibi bizde de çok sattı, listelerin ilk sırasına yerleşti. Bütün dünyada olduğu gibi bizde de okuyucuların ağırlıklı çoğunluğu kadınlar.

        Kitaplar alışılmışın dışında türde bir erotizm içerdiklerinden her yerde, "Kadınlar bu kitaptan neden hoşlanıyorlar?" ve daha direkt olarak, "Kadınları cinsel olarak ne tahrik eder?" tartışmaları başladı.

        Bu yazıya hazırlık için yazılanların önemli bölümünü okudum.

        Basitinden çok karmaşığına açıklamalar var. Felsefeden psikanalize seks teorisine giden yelpazede açıklama yöntemleri bulunmuş. Yorumların çokluğu ve zenginliği tam bir global fenomenle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

        Kitapta olan erotizm, kadının erkeğin kölesi olması fantezisini içerdiğinden bundan çıkarak kadınlar hakkında genel sözler söylemeye çalışanlar da var. "Kadınlar böyle işte" açıklaması, basit ve tamamen yetersiz bir açıklama. Çünkü aynı cinsel fantezinin tersi de var ve çok yaygın.

        Yani erkeğin kadına köle olduğu cinsel fantezi, dünyada çok daha yaygın ve kimse bundan çıkarak erkekler hakkında genel bir laf etmiyor. Öyleyse Grinin 50 Tonu'ndaki erotizmden yola çıkıp kadınlar hakkında genel laf söylemeye çalışmak önyargılı ve yanlış.

        HARLEQUIN'DE BİLE: Gerçi bu basitliğe başvuranlar sadece Grinin 50 Tonu ile sınırlı kalmıyorlar. Bütün bu yaklaşımın anası sayılabilecek "O'nun Hikâyesi"ni de bir kadının yazdığını ve o kitabın da ağırlıklı okuyucusunun kadınlar olduğunu söylüyorlar.

        Ve hatta romantik aşkın her türlüsünün anlatıldığı Harlequin dizisi kitaplarda da kadınların sevgilileri tarafından zorla elde edilmek ve zorla sevişilmek fantezileri bulunduğuna dikkati çekiyorlar ve kadınlar hakkındaki genellemeyi yaparken bu örnekleri de kullanıyorlar.

        Kadının hayatta erkeğe kendini teslim etmesinin doğal olduğu basitliğine düşmeyeceksek, bu tarz genellemeler yapmayacaksak o zaman bu kitaplardaki erotizmin kadınları neden çektiğini de araştırmamız gerekiyor.

        BASİT AÇIKLAMA YOK: Her şeyi açıklayabilecek kapsamlı tek bir teori yok ama bazı geliştirilebilecek ipuçları var.

        1- Kadınlar kendileri anlatmak zorunda kalmadan kendiliğinden vücutlarını tanıyacak ve sevişirken ilgisini yüzde 100 kendilerine verecek sevgiliden hoşlanıyorlar.

        2- Bu tarz sevgili bulunduğunda ise erkeğin sevişirken nazik ve hatta anlayışlı olması itici olabiliyor. Yani sevgi dolu sözcüklerle dolu şefkatli sevişme anları sanıldığı gibi o kadar da çekici değil. Bu tarza da bir ihtiyaç olabilir ama bu cinsel arzu sahası değil, o sadece şefkat ihtiyacının karşılandığı alan. İş cinsel arzuya geldiğinde kadınlar biraz daha kabalıktan, kontrollü sertlikten hoşlanıyorlar.

        EN İYİ SEKS: Bu ikisinin aynı anda karşılandığı seksin en iyisi, Grinin 50 Tonu kitabında anlatılan erotizm türünde gerçekleşiyor.

        O erotizmde kadını hâkimiyeti altına alan erkek, ilgisini yüzde 100 o kadına vermek zorunda. Kadından emirlerine itaat beklese de o emirleri oluşutrup uygularken ilgisi sadece kadında olmalı. Ayrıca efendi konumundaki erkek, bu hâkimiyetini sürdürmek için kadını sürekli tahrik etmek zorunda.

        Tahrik edemezse emirlerine gönülden itaati sağlayabilmesi imkânsız. Yani o tür ilişkide erkek hem tüm ilgisini tamamen kadına vermeli hem de onun vücudundan başka bir şey düşünmemeli. İşte bu yüzden o erotizmde erkek efendi, kadın köle konumunda görünse de kadınlar erkeği kendi köleleri, kendi kontrollerindeki seks oyuncağı olarak görüyorlar.

        O tür sekste yetişkin iki insanın karşılıklı anlaştığı gönüllü davranışlar söz konusu olduğundan temelde zarar vermeyen, üzerinde önceden anlaşılmış acı verme türleri de sekste ihtiyaç duyulan kabalığı, sertliği ölçülü bir şekilde karşılıyor.

        Sonuçta ilgisini sadece o kadına vermiş, onun vücudunu tanımış bir adamın kabalık içeren seksi de kadınlara tahrik edici geliyor.

        Bu son derece normal ve arzuların tatmini açısından gereken bir yaklaşım. Kitabın yazarının ustalığı da bu noktayı direkt olarak bulmuş olması. Bu tür kitapların yazarlarının tümünün kadın olması da tesadüfi değil. Çünkü sadece kadın yazarlar, kadının arzularının derinliklerini iyi biliyorlar. Bir tek onlar bunu hissederek yazabiliyorlar.

        Diğer Yazılar