Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Mardin, tarihi 3000 yıl öncesine dayanan, üzerinden onlarca medeniyet geçmiş, Türklerin, Kürtlerin, hem Katolik hem Ortodoks Süryanilerin, Hristiyanların, Arapların ve Ezidilerin bir arada yaşadığı bir dinlerin ve dillerin kenti. Hatta, 1293’te Mardin Süryani Kadim Patriklik Merkezi olarak kabul edilmiş. Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi neyse Mardin’deki Süryani Patrikhanesi de o. Cumhuriyet döneminde taşınmış Mardin’den. Sarı kalker taşından birbirinin üzerine gölge düşürmeyecek şekilde planlanmış Mezopotamya ovasına açılan teras evleri ile ünlü bir kent. Camileri, medreseleri, türbeleri, kervansarayları, hanları, kiliseleri, manastırları ve evler ile dik merdivenli daracık sokakları buluşturan abbaraları ile eşsiz bir Güneydoğu ilimiz. Suriye ile de sınır komşusu. Mardin, birkaç yıldır çok sıkıntılıydı. Oteller boş, lokantalar kapalı, çalışanlar işsizdi.

        REKLAM

        BUGÜNLERDE MARDİN’E GİDİN

        Bir de bugünlerde Mardin’e gidin. Cıvıl cıvıl, yerli yabancı kaliteli turist dolu, kaldırımlarda ve oymalı taş duvarlarda Türkçe, Arapça, Kürtçe, İngilizce sohbetler yankı yapıyor, oteller ve lokantalar dolu, uçaklarda yer yok. Çünkü nefesimizi tutmuş beklerken, Mardin Bienali dördüncü kez kapılarını açtı.

        AI WEIWEI MARDİN’DE

        Bu yılki Mardin Bienali’nin yan etkinliği ünü Çin sınırlarını onbinlerce kilometre aşan aktivist, muhalif çağdaş sanatçı Ai Weiwei’in Mardin Kent Müzesi, Dilek Sabancı Sanat Galerisi’ndeki “Ai Weiwei Mardin’de” sergisi. Müze ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi’nin yer aldığı yapı, İkinci Abdülhamid döneminde, Diyarbakır Valisi Hacı Hasan Paşa tarafından Süvari Kışlası olarak yaptırılmıştı. Mimarı da Sarkis Elyas Lole idi. Merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti ile kurulan, geçirdiği restorasyonla bir harabeden pırıl pırıl tarihi bir anıta dönüşen Mardin Kent Müzesi 2009’da açılmıştı ama bir süredir mülkiyet sorunu vardı. ihayet çözüldü ve 49 yıllığına Sabancı Vakfı’na geri verildi. Tüm Mardin protokolunun katılımıyla, Istanbul’daki Sakıp Sabancı Müzesi’nde henuz kapanan Ai Weiwei sergisinden bir seçki ile Müze ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi yeniden doğdu.

        Bu yeniden doğuşa en sevinenler ise kuşkusuz Dr. Dilek Sabancı (Artuklu Üniversitesi, Mardin’e katkılarından dolayı fahri doktora vermişti), SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer ve genç ve dinamik ekibiydi. Tabii Mardin halkını da unutmayalım. Açılışa, dükkanlarını kapatıp esnaf bile gelmişti. Sergi Dilek Sabancı’nın kişisel sponsorluğunda açıldı.

        Çin’li muhalif sanatçı Ai Weiwei’in SSM İstanbul’daki sergisinden gelen eserler ‘Göç’ konusunu vurgulayacak mavi beyaz porselenlerden seçilmişti.

        Çağdaş sanat, Ai Weiwei’nin siyasi aktivizm ve muhalif olma durumları ile bu sergide de harmanlanmıştı.

        Sergisinin açılışına, Ai Weiwei ABD’deki sergisi dolayısıyla katılamamıştı ama mimarı ve yardımcısı Mardin’deydi. Sergi kuruluşunun her aşaması da kendisine raporlanmıştı. Hatta sanatçı, bu sergi için hiç sergilenmemiş iki video eserini de göndermişti.

        Müze ve Sanat Galerisi Mardin’li çocuklara eğitimler verecek, kentin kültür ve sanat yaşamının bir parçası olacak.

        4. ULUSLARARASI MARDİN BİENALİ

        Mardin Bienali diyince özveri ile çalışan birkaç kişinin veya sivil toplum örgütünün adını geçirmemek haksızlık olur. Mardin Bienali Direktörü Döne Otyam merhum Fikret Otyam’ın kızı. Daha çocukken babasının bir roportajı için peşine takılıp Mardin’e gelmiş. Yaz gecelerinde her Mardinli’nin yaptığı gibi, kaldıkları evin çatısında, babasıyla yıldızların altında uyumuşlar. GAP İdaresi’nde 1,5 yıl çalışmış ve 10 sanatçıyı 2013’te GAP’a götürmüş. İşte Güneydoğu virüsü böylece vücuduna girmiş. 2010 yılında “Mardin Bienali danışmanı olur musun?” dediklerinde üzerine atlamış. Bu yıl da Mardin Bienali’ni göçten, terörizmden, parasızlıktan bir şekilde bypass’layıp gerçekleştirebildi. Darısı 2 yıl sonrasına... Akademisyen ve çağdaş sanatçı Ferhat Özgür ve Mardin Sinema Derneği Mardin Bienali’nin diğer kurucuları.

        SÖZDEN ÖTE

        4’üncü Uluslararası Mardin Bienali’nin bu yılki başlığı “Sözden Öte”, ama alt başlıkları da var çünkü Bienal’in 3 küratörü her biri birbiriyle ilişkili, konuşan alt başlıklar seçmiş. “Sözden Öte”yi şöyle açıklayabiliriz; “İnsanın bakış açısı sınırlı olsa da farklı bakışlarla nasıl yeni perspektifler kazanabilir, bakışların, bedenlerin ve mekanların diliyle nasıl yeni ifade biçimleri yaratabilir?” İşte dördüncü bienalin istediği bu sorulara cevap bulmak. 3 küratör Fırat Arapoğlu, Nazlı Gürlek ve Derya Yücel. Tam da bu nedenlerle üç ayrı alt başlık var. Fırat Arapoğlu, “Sonsuz Bakış”, Nazlı Gürlek, “Beden Dili” ve Derya Yücel de “Sınırlar ve Eşikler” demiş. 4. Uluslararası Mardin Bienal’i açılışı Mor Efrem Manastırı’nda yapıldı. Bu Manastır Süryani Katolik cemaatine ait ve Antakya Patriği Cercis Şelhet döneminde yaptırıldı, 1884’te takdis edildi.

        BİENAL MEKANLARI

        Diğer bienal mekanlarını saymak gerekirse Mardin Müzesi, 1895 yılında Süryani Katolik Patrihanesi olarak yaptırıldı. 1929’da Lübnan’a taşındı. Revaklı Çarşı, Marangozlar Kahvesi, artık kullanılmayan Yıldız Hamamı ve 21 sütun üzerine oturtulmuş şimdi Mardin Müzesi olan Patrikhane’nin Meryem Ana Kilisesi. Kilisenin tarihi Patrikhane binasından daha eski. Tabii 1988’de Kültür Bakanlığı “istimlak etmiş” ama konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde çözülmüş ve cemaate iade edilmiş. Bugün sadece 10 katolik Süryani aile yaşıyor Mardin’de. Ortodoks Süryaniler daha fazla. İşte bu kilisede sergilenen iş, sanatçı Taner Ceylan’ın 2016’da yaptığı “Acıların Adamı”. Bu, “Seni Seviyorum” serisinin ilk resmi. Bakışları kaderine razı, dudaklar hafif aralık, çarmıha gerilmeye hazır bir İsa. Bienal ekibi Taner Ceylan’ın bu resmini istediklerinde, sanatçı, ancak bir kilisede sergilenirse gönderirim demiş. Döne Otyam sergilenecek bir kilise bulmuş ancak “Hayır bunu ancak Katolik Kilisesi’nde sergileyebilirsiniz, oraya ait” demişler. Katolik Süryani Vakfı Başkanı, Meryem Ana Kilise’sinde sergilemeyi kabul etmiş ve hatta resmin ilham aldığı bir küçük ahşap heykelcik de bulmuş depolarda ve hepsi birlikte bu tarihi ve dini mekanda yerini ve anlamını kazanmış sergileniyor. Genellikle erotik çalışan bir çağdaş ressamın, Taner Ceylan’ın, İsa’yı tasvir eden süper realist resmi, bir dini mekanda, hele de eskiden Katolik Süryanilerin Kabe’si olan Patrikhane’de sergileniyor. Hoşgörü değil de nedir bu? Mardin, alkışı hakediyor.

        Bir diğer favorim Gizem Aksu’nun mekana özel tasarladığı “Bedenin Yokluğu Üzerine”. İş, Alman Karargahında. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu ile ittifak yapan Almanların karargah olarak kullandığı Atamyan Konağı’nda.

        Bu eski karargah binasının ön cephesinin yıkık bir penceresine gerilmiş 25 PVC dikdörgen günün her ışığında, önünden geçen, arkasından gözüken her cismin hareketiyle farklı görüntüler yansıtan bir enstalasyon. Gizem Aksu da uyumsuzluklarını uyumu stili sahibi bir sanatçı ve beden üzerine işler üretiyor.

        Alman Karargahında bir diğer ilgimi çeken iş ise Merkezkaç Kollektifinden “Esriklik Anları”. 1000 adet polyester akrep mavi bir pencereye ulaşmaya, tırmanmaya, dışarıya çıkmaya uğraşıyor ancak akreplerin korkulu rüyası mavi renkli pencere onların dışarı çıkmasını önlüyor ve 1000 akrep, sınırlarda, eşiklerde dolaşıyor ancak ötesine geçemiyor.

        Seyhan Topuz’un heykelleri Mor Efram’ın giriş odasına fazlasıyla yakışmış. Tabii birkaç ay önce sergilendikleri galerinin alçak tavanları ve dar mekanlarından sonra bir zincirlerinden kurtulmuşluk yansıtıyor.

        Yine aynı mekanda, Mor Efram Manastırı’nda, Nasan Tur’un aralarında Hrant Dink’in de bulunduğu cinayete kurban giden gazeteciler videosu güzel ve anlamlı.

        Artık terkedilmiş, iyi ki de terkedilmiş, berbat durumdaki Yıldız Hamamı’nda İstanbul Bienali zamanında Arter’de beğendiğimiz Canan’ın, üzerinde kuş, geyik, çiçek motifleri olan danteller, pullar payetler ile bezeli flamalar çalışması “Gönül Dili”, bu rüküş hamamın göbek taşının üzerinden aşağıya sallanıp sarkarak adeta temizlenip, arınıyordu.

        Tarihi binalar, kamusal alanlar, çarşılar çağdaş sanata kucak açmış, iyi de olmuş, sanat Mardin’e çok yakışmış, bir hayat öpücüğü kondurmuş. 4. Uluslararası Mardin Bienali 4 Haziran’a kadar gezilebilir.

        Diğer Yazılar