Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SİZ de benim gibi tarihi Pera Palas hakkında epey bir bilgiye sahip olduğunu düşünenlerdenseniz, bu yazıyı iyi okuyun!

        Elbette istisnalar kaideyi bozmaz ama çoğunuz okudukça Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihine tanıklık etmiş bu bina hakkında, Agatha Christie’den ve de eski asansörden başka pek de bir şey bilmediğinizi göreceksiniz.

        Geçen akşam Sabah Gazetesi Ek Yayınlar Yönetmeni sevgili Şengül Balıksırtı, L’officiel, New Beauty ve Grazia dergilerinin genel yayın yönetmenleri Gülen Yelmen, Şah Yaycı ve Gözde Yörükoğlu ile artık Jumeirah Hotels bünyesinde hizmet veren Pera Palace’ta, otelin Genel Müdürü Pınar Kartal Timer’in sofrasının konuklarıydık.

        Otelin tarihiyle özdeşleşmiş ünlü isimler Jacqueline Onassis, Greta Garbo, Ernest Hemingway ve Sarah Bernhardt’ın bu oteldeki favori lezzetlerinden oluşan şahane bir mönü tattık. Bakın ünlülerin favori lezzetleri neler?...

        - Jacqueline Onassis’inki armut turşusu, avokado ve rezene soslu, marine kerevit ve tartar.

        - Garbo’nunki trüf krema soslu tagliatelle hamuruna sarılı somon.

        - Hemingway’inki demirhindili kereviz püreli ve bakla yahnili istiridye mantarına sarılı kuzu.

        - Bernhardt’ınki çilekli dondurmalı çilek crumble.

        Nasıl ama? Ağızlarının tadını biliyorlarmış değil mi?

        Neyse; Pera Palace Jumeirah Hotel’in pek öyle bir sosyalleşme alanının olmadığını düşünen bizler, çatısı altında SPA’dan kapalı yüzme havuzuna, bardan piyanolu çay salonuna kadar pek çok imkânının olduğunu öğrenince ciddi bir şaşkınlık yaşasak da esasını Pınar Hanım otelin tarihini anlatınca yaşadık.

        İşte size 2010 yılında rahmetli Mehmet Ali Birand’ın prodüksiyon şirketi tarafından bir belgeseli de çekilmiş olan Pera Palace’ın o renkli ve ilginç tarihinden notlar...

        YIL 1892!

        İstanbul’da otel yok...

        19. yüzyılda gelişen teknolojiyle ulaşım imkânları artınca, İstanbul’un büyülü kimliği yavaş yavaş keşfedilmeye başlanmış. 40 dilin konuşulduğu bu şehri görmeye gelen konukları rahat ettirmek için önce mütevazı pansiyonlar açılmış. İstanbul zamanla sadece maceraperestleri değil, daha elit bir kesimi de çekmeye başlamış kendine. Tam da o yıllarda, dünyaca ünlü Orient Express, rotasına kenti de katarak trenin son durağının İstanbul garı olmasına karar vermiş.

        O dönemin İstanbul’unda seçkin yolcuların alışkın oldukları üst çıta hizmeti alabilecekleri bir otel henüz yokmuş. Orient Express’in o dönemki sahibi olan La Compagnie Internationale des Wagons-Lits et des Grands Express Européens, Orient Express yolcularına yüksek standartlar sunabilecek bir “palas otel” i İstanbul’da açmaya karar vermiş.

        Böyle bir otelin inşa edilmesi için seçilen yer Haliç’in muhteşem manzarasına hâkim, dönemin “Küçük Avrupa”sı diye anılan Tepebaşı bölgesi olmuş. İstanbullu Levanten bir mimar olan Alexander Vallaury’nin tasarladığı Pera Palace Hotel’in ilk tohumları da böylece atılmış.

        İLK SICAK SU İLK ELEKTRİK

        Pera Palace Hotel, Osmanlı sarayları dışında elektriğin verildiği, kentin karanlığında parlayan ilk ve tek binaymış o zamanlar. İlk elektrikli asansör ile ilk akar sıcak suya sahip banyolar bu binada hayat bulmuş. İhtişamlı avizelerin aydınlattığı yüksek tavanlı salonlarda düzenlenen çay ve dans partileriyle şanı dünya çapında yayılmaya başlamış.

        Siyasetçiler, sanatçılar, yazarlar kadar kral ve kraliçelerin de tercihi olmuş otel. Zsa Zsa Gabor, Sarah Bernhardt, Alfred Hitchcock, Ernest Hemingway, Agatha Christie, Pierre Loti, Jacqueline Kennedy Onassis’in yanı sıra Kral VII. Edward, Kraliçe II. Elizabeth, Franz ve Joseph gibi konuklara da ev sahipliği yapmış.

        II. Meşrutiyet’in ilanı, I. Dünya Savaşı, İstanbul’un işgali, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet’in kuruluşu ve II. Dünya Savaşı gibi, Türkiye’nin ve dünyanın tarihini değiştiren birçok olaya şahitlik etmiş ve kendinin de kaderi sık sık değişmiş olsa da hâlâ dimdik ayakta otel.

        Yeme-içme ve sosyalleşme ortamlarınızı tarihle harmanlamak isterseniz rotanızı Pera Palace Jumeirah Hotel’e çevirin derim.

        Diğer Yazılar