Fabrikadan eğlence merkezine
1838 yılında başlayan Batı’ya açılma süreciyle girmiş ilk bira Osmanlı İmparatorluğu’na. 1840’larda da ilk birahaneler açılmaya başlanmış. Kendi üretimini ise İsviçreli Bomonti kardeşler tarafından Feriköy’de kurulan bir fabrikada dönemin en modern üretim teknikleriyle yapmış Osmanlı.
Yıllar içinde, aralarında Tekel’in de olduğu pek çok ev sahibi değiştirmiş bu fabrika ve arsası. Son olarak da Ankaralı işadamı İbrahim Çeçen’in yatırımları arasına girmişti.
Sonrasında Çeçen’in firması IC İçtaş İnşaat tarafından restore edildi. Şu anda fabrikanın yerinde BomontiAda adında bir eğlence merkezi, bahçesindeyse Avrupa’nın en büyük otellerinden Hilton Bomonti yükselmekte.
Açılır açılmaz şehrin çekim merkezlerinden biri olan BomontiAda’ya gittim geçen hafta. Burası ne hikmetse gidene kadar gayet üşendiğim, gittiğimde ise kapı kapı dolaşmaktan bir türlü terk edemediğim bir yer oldu benim hayatımda.
Bu tuğla kaplı bina ve ortasındaki geniş avlu Babylon, Kilimanjaro, Delimonti, The Popülist ve Kiva gibi mekânlara ev sahipliği yapıyor şimdilik.
Popülist
Favori mekânım Kilimanjaro olmasına rağmen çok methini duyduğum The Popülist’e gittim bu kez.
200 yıllık kazanlar, fıçılar ve envanterlerle harmanlanan dekorasyonun şahane olduğunu söylemem şart!
Mimarisi de keza öyle.
Çok sayıda uluslararası ödüle sahip tasarım firması Lagranja Design’ın Türkiye’deki ilk büyük ölçekli projesiymiş bina.
Mekân ilk olarak 2002’de Barcelona’da doğmuş. İstanbul’daki bu şubesi ise Hong Kong’dan sonraki üçüncü restoranı.
Kokoreçli pizzasıyla nam salan mekânın mönüsü maalesef karşı konulması son derece zor olan ‘junk food’ ağırlıklı. Dolayısıyla acayip yiyor insan oturunca.
Çoğunluğunu patates kızartması, cips ve çeşitli soslarla servis edilen yemeklerin oluşturduğu mönüde, özel bir fırında pişen kaburga var ki mutlaka denenmeli diyorum.
Fotoğraf dergisi
BİRKAÇ gün evvel arkadaşımın ofisinde kapağında “Mamullerimizde manipülasyon bulunmamaktadır”, künyesinde de “Fotoğraf dergisidir” yazan Specific adlı bir dergiye rastladım.
Snapchat’in tahtını sarstığı Instagram’ın popülaritesinin halen sürdüğü bu dönemde daha da ilgimi çekti dergi, zira herkes en güzel kareyi yakalamanın ve bunu paylaşmanın peşinde hâlâ.
Gayet başarılı bir tasarım, renk ayrımı ve baskıya sahip dergide az laf çok fotoğraf var. Bunlar aralarında profesörlerin ve amatörlerin de bulunduğu fotoğraf meraklılarına ait.
“Burası Türkiye mi?” dedirten binalar, Vefa takımı ve semti, Ayasofya ve Sultanahmet camileri, İstanbul’un sokak lezzetleri ve şantiyeler gibi aslında hep hayatımızın içinde olup da gözümüzden kaçan muazzam detaylarla dolu sayfalar.
Ücretsiz dağıtılan Specific Dergisi’ne bir göz atın derim.
Mekânlardan haberler
- Rönovasyonunun büyük bölümünü tamamlayan Swissotel Bosphorus İstanbul’un fine-dining restoranı Gaja, otelin genel müdürü Gerhard Struger’in verdiği bir yemek davetiyle terasını açtı.
- Zorlu Center’daki Le Baron restoranda ‘BuBiProje’nin sanatla eğlenceyi harmanladığı gecelerden biri daha düzenlendi. İstanbul Modern, Kunstmuseum Stuttgart, Haus Konstruktiv Zürich, Sammlung Goetz, München ve Olbricht Collection Berlin gibi kurumlarda ve özel koleksiyonlarda eserleri bulunan sanatçı Ekrem Yalçındağ’ın ‘Feels Like Home’ serisinden örnekler bu gecede sergilendi.
- Fransız Billecart Salmon markasının direktörlerinden Eric Buiron’un Türkiye ziyareti onuruna Four Seasons Hotel at the Bosphorus’ta Leonardo Baiocchi’nin ev sahipliğinde özel bir akşam yemeği daveti düzenlendi.
- Erol ve Varol Kaynar kardeşlerin sahibi olduğu Eksen Group bünyesindeki en iddialı mekânlardan Sortie Kuruçeşme yaz sezonunu açtı. Bu sene Sortie’nin içinde yer alan restoranlar ise Art by Ayvaz Şef, Sortie Restaurant, Kalamata Meyhane, Zargana Balık, Yakup 2, Etna Steak ve Niva.
- Kanyon’daki Gina, kuşkonmazlı lezzetlerden oluşan bir mönü sunmaya başladı. Şef Berkin Baykoç’un hazırladığı mönüde çorbadan salataya, makarnadan ete kadar her şeyde kuşkonmaz var. Özellikle kuşkonmazlı dondurma denenmeli.
