Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HEP aynı şeyi söylerim.

        Dünya genelinde yaygın olmasına rağmen biz Türklerin otel restoranına gitme alışkanlığı yoktur.

        Katı kurallara ve iç denetim sistemlerine uymak zorunda olduklarından otel restoranları dışardaki pek çok patron mekânına nazaran yüksek standartlara sahiptir aslında.

        Ama dediğim gibi gitmeyiz işte...

        Bazı otel restoranları hariç. Onlar bu kuralı bozuyor. Four Seasons Bosphorus’un Aqua’sı, St. Regis’nin Spago’su, Swissotel’in Gaja’sı ve Divan’ın Pub’ı gibi.

        Bunlardan biri de artık bir klasik haline gelmiş Çırağan Palace Kempinski Otel’in restoranı Tuğra.

        ŞEF ANLATIYOR

        Geçen hafta otelin genel müdürü Ralph Radtke ve Halkla İlişkiler Direktörü Neslihan Şen’in düzenlediği bir yemek davetinde, Osmanlı mutfağının mirasçısı Tuğra Restaurant’ın yeni mönüsünü tatma fırsatı bulduk.

        İhtişamlı bir sarayda olmak zaten insana kendini farklı hissettiriyor. Her biri için ayrı emek verilmiş lezzetler de üstüne eklenince ortamın ve yemeğin tadına doyum olmuyor.

        Restoranın 25 yıllık şefi Hüseyin Ulaş’ın saray arşivlerinden, tarihi belgelerden ve kitaplardan faydalanarak oluşturduğu mönüsü ise eminim pek çoğumuzun adını dahi duymadığı lezzetlerden oluşuyor. Hepsinin de ayrı bir hikâyesi var ve onları da bizzat anlatıyor ünlü şef.

        İşte onlardan bazıları...

        Hürrem Sultan Şerbeti: Tarih kitaplarına göre Kanuni Sultan Süleyman demirhindi şerbetini çok severmiş. Hürrem Sultan da Kanuni’nin sarayda zehirlenmesinden korktuğu için daha güçlü bir şerbet arayışı içine girmiş. İçinde kırmızı meyveler, bal ve 12 çeşit baharat bulunan bu şerbeti bizzat yapmış. Böylece Kanuni’nin vücut direncinin artmasını sağlamış.

        Kuzu ve Dana Kıymalı Fıstıklı Muhzır Kebabı: Pers İmparatorluğu hükümdarı Darius savaşa gitmeden önce et parçalarını kalın bir şişe geçirerek kızartırmış. Bu kebapla kendi ve askerleri güç kazanırmış.

        Sütlü Kuzu Antrikot Şaşlık: Her bir kuzudan en fazla 2 kilo elde edilen bu değerli et, Osmanlı saray mutfağında sultanların resmi davetlerinde sunulan en kıymetli yemeklerden biriymiş.

        Padişahlara ev sahipliği yapmış Boğaz’a nazır bir sarayda bu ve benzeri lezzetleri tatmak isterseniz, rotanızı şef Hüseyin Ulaş’ın mutfağına doğru çevirin derim.

        Karakış arası Maldivler molası

        İŞİMİZ gereği pek çok basın davetine ve basın gezisine katılıyoruz.

        Bahsettiğim bu tip basın gezilerinden birine, dünyanın en büyük otel zincirlerinden Club Med’in Maldivler’de düzenlediği davetine katıldım geçtiğimiz haftalarda.

        130 basın mensubu arasında Türkiye’den yalnızca Habertürk Gazetesi’nin davet edilmesinin onuruyla tuttum binlerce adadan oluşan Maldivler’in yolunu.

        Maldivler’in dünyanın en romantik rotalarından biri olduğu ve adının genellikle aşkla meşkle anıldığı malum.

        Daha önce Four Seasons Hotels’in Maldivler’deki Kuda Hura ve Landaa Gıraavaru otellerine gitmiştim. Gördüğüm en iyi tesislerden olduklarını söylemeliyim.

        Maldivler’in bu romantik adalarındaki hangi otelde kalırsanız kalın kilometre kare başına göreceğiniz insan sayısı ya iki ya dört! Onlar da birbirlerinin gözlerinin içine melül melül bakan âşıklar zaten. Dolayısıyla bir an geliyor fazla aşktan, hatta deniz, güneş ve kumdan sıkılıyor insan.

        En azından ben böyleyim. Ve böyle hisseden çok insan biliyorum. İnsanın sakin ve romantik bir hayat sürerken de canı istediğinde birileriyle sohbete, muhabbete girebileceğini bilmesi güzel.

        Bu özelliğiyle Club Med Kani resmen kafamdaki o sıkıcı Maldivler imajını değiştirdi diyebilirim. İster kimselere bulaşmadan yaşayabiliyor ister gece gündüz süren eğlence ve animasyonlara katılarak vakit geçirebiliyorsunuz.

        Diğer Yazılar