Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BOĞAZ’I, balığı, sohbeti ve muhabbeti sevip de Kandilli Vapur İskelesi’nin hemen yanı başındaki Suna Abla Balıkçısı’nı bilmeyen yoktur herhalde.

        Bugününü bilenler için belirteyim. Yıllarca salaş balık lokantasıydı Suna Abla. Denizden ve tarladan geleni en taze ve en sade haliyle müdavimleriyle buluşturan bir lokanta…

        Geçen yıllar içinde 8-9 masalı bu salaş mekân gitgide büyüdü, gelişti ve bir restoran halini aldı. Umulanın aksine bu değişim ne hizmet kalitesini ne lezzetini değiştirdi.

        Pırıl pırıl salatası, çıtır çıtır balık kızartması, favası ve helvası ile hâlâ ilk günkü lezzetinde Suna Abla.

        Geçen akşam mekânın hikâyesini dinledim Kemal Yıldız’dan.

        SUNA ABLA’DAN ONLARCA RESTORANA

        1970’li yılların başı…

        10 çocuklu Ardahanlı Yıldız Ailesi’nin çocuklarından Kemal, ‘İstanbul’a gideceğim’ diye tutturur. Burnunu Ardahan’dan dışarı çıkarmamış ailesinin tüm karşı çıkışlarına rağmen istediğini yapar ve gelir taşı toprağı altın memlekete.

        Zeki Alasya-Metin Akpınar filmleri misali yerleşir bir hemşerisinin yanına ve tutar Eminönü’nün yolunu.

        İlk işini Galata Köprüsü’ndeki balıkçılardan birinde bulur. Çıraklıktan eline avucuna 3 kuruş para geçmeye başlayınca diğer kardeşlerini de çağırır İstanbul’a. Hepsi birden benzeri işlerde çalışırlar.

        Derken Galata Köprüsü’nde bakım ve onarım çalışmaları başlar. Köprüdeki mekânlar birbiri ardına kapanmaya başlayınca işsiz kalan Yıldız, o zamanlar minicik bir balıkçı lokantası işleten Suna Hanım’la tanışır ve onun yanında çalışmaya başlar.

        Çok çalışkan ve balıktan çok iyi anlayan bu genç adam kısa zamanda Suna Hanım’ın gözbebeği oluverir.

        1992 yılında Suna Hanım, kendini tamamen emekliye ayırarak bayrağı sağ kolu Yıldız’a teslim eder.

        İşleri iyi giden Yıldız, başka yatırımlara da girer. İlk olarak Beylerbeyi’ndeki Villa Bosphorus’u bünyesine katar. Hız kesmeden Anadolu yakası Boğaz şeridindeki balıkçıları birbiri ardına satın alır ve hepsine de akrabalarını yerleştirir.

        Şimdi aralarında Uskumru, Çengelköy Villa Bosphorus ve Hisar Balıkçısı gibi şehrin en ünlü balıkçılarının da bulunduğu tam 10 restoranı var Yıldız’ın.

        O da Suna Hanım’ın bir zamanlar kendisine yaptığını yapmış. Kendini emekliye ayırmış ve bayrağı yetiştirdiği yeni nesil Yıldızlara teslim etmiş.

        Yenilenen Topaz

        ANITKABİR’İN de mimarı olan Emin Halid Onat, Gümüşsuyu’ndaki Devres Han’ı çizerken giriş katının tavanını bile bile yüksek tasarlamış. Muhteşem Boğaz manzaralı kat belki bir gün bir mekâna ev sahipliği yapar diye.

        İşte o katta İstanbul’un en iyi mutfaklarından birine sahip Topaz Restaurant var yıllardır.

        Sektör zor günler geçirdiğinden sahibi Yücel Özalp’in aklındaki kadar geniş çaplı olmasa da Topaz epeyce bir yenilendi.

        Geçen akşam gittim mekâna. Mönüde de değişiklikler olmasına rağmen ben tercihimi tırnak pide üzerinde servis edilen köfte ve bonfileli Sultan Kebap’tan ve Afyon manda kaymağıyla servis edilen ekmek kadayıfından yana yaptım.

        Hafta içi olmasına rağmen oldukça kalabalıktı Topaz. Modernize edilmiş Osmanlı mutfağını denemek isteyenlere tavsiye ederim.

        Açıklama için teşekkürler

        GEÇENLERDE glutensiz ürünlerin ülkemizde oldukça zor bulunduğu, bulunsa da bedelinin oldukça yüksek olduğu hakkında bir yazı yazmıştım. Yazımda marka adı vermemiştim ama onlar kendilerinden bahsettiğimi anlayarak bana aşağıdaki açıklamayı yaptılar.

        “Glutensiz beslenme trendinin artması bu tip ürünlere yoğun bir ilgi oluşturdu. Bizim glutensiz ürünümüz aynı anda laktozsuz da olduğundan beklediğimizin üzerinde bir talep gördü. Bu yüzden tedarik sorunu yaşandı. Ancak bu hafta itibarıyla sorun çözüldü” dedi Wasa Türkiye.

        Diğer Yazılar