Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SANAT yönetmenliğini Şef Gürer Aykal’ın üstlendiği Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nin bu yıl 18’incisi düzenleniyor.

        Her ne kadar Antalya deyince akla sanattan önce deniz, güneş ve kum gelse de, Türkiye’nin en önemli orkestralarından Antalya Devlet Senfoni Orkestrası ile Akdeniz Filarmoni Orkestrası da bu şehrin sahip olduğu en büyük nimetlerden.

        Hem Türkiye’nin hem de dünyanın en ünlü müzisyenlerini dinleme imkânı sunan festivalin belki de en anlamlı konserlerinden birini izleme şansı yakaladım geçen hafta.

        10 Kasım Cuma akşamı ‘Cumhuriyet Bestecileri’ konseri düzenlenmişti Antalya’da. Şef Gürer Aykal’ın yönettiği ‘Cumhuriyet Bestecileri’ konserinde piyanonun başında ünlü piyanist Emre Elivar vardı.

        Öyle bir ilgi alaka vardı ki konsere, bırakın oturacak koltuk bulmayı ilişecek boş bir merdiven basamağı bile yoktu salonda. Tabii ki duygu dolu anlarla dakikalarca süren alkışlar da eksik olmadı aynı çatı altında.

        Atatürk’ün eğitim alması için Avrupa’ya bizzat gönderdiği müzisyenlerden olan Ulvi Cemal Erkin ve Ahmet Adnan Saygun gibi ünlü Türk bestecilerin eserleri de seslendirildi konserde.

        Konser sonrası sohbet etme imkânı bulduğum Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’den öğrendiğime göre 500’e yakın sanatçıyı ağırlayacak olan festivalin ağır topları arasında Flamenko caz ustası Ariadna Castellanos, Anadolu ezgileri ve senfonik rock yorumcuları Çağ Erçağ & Nurkan Renda, İspanyol Divası Luz Casal ile Güher & Süher Pekinel Kardeşler gibi isimler de varmış.

        Şef Gürer Aykal’ın yönettiği ‘Cumhuriyet Bestecileri’ konserinde piyanonun başında ünlü piyanist Emre Elivar vardı

        **************

        ANTALYA’DA MUTLAKA...

        İLKİNİN adı Pablito Bistro... Şehrin en yeni mekânı. Dekorasyonu ve ortamıyla aslında bir kafe görünümünde Pablito. Gündüz gece, genç yaşlı demeden Antalyalıların akınına uğruyor her saat. Akşamlarıysa kulüp havasına bürünüyor. Hafta içi bile Türkiye’nin ünlü DJ’lerine ev sahipliği yapıyor. Gayet iyi bir mönüsü var. Lavaş ekmeği ve tabbule salatası ile servis edilen köftelerinin tadı hâlâ damağımda.

        İkincisi Asmani Restaurant. Osmanlıca ‘gökyüzüne, güneşe ve aya ait olan yer’ anlamına geliyor. Muhteşem bir Akdeniz ve Toros Dağları manzarasına hâkim olduğundan mutlaka güneş batmadan masadaki yerinizi almakta fayda var. Fine dining sayılacak bir mönüsü olan Asmani’nin en iyi Fransız restoranına kafa tutacak kadar başarılı kaz ciğeri ve fırında ördeği mutlaka denenmeli.

        Üçüncüsüyse bir Antalya klasiği olan 7 Mehmet. Tam 3 kuşaktır Antalya’yı ziyaret eden sanatçıların, siyasetçilerin ve işadamlarının favorisi olan mekân her kesimden müşterinin de uğrak yeri. Ne yerseniz yiyin her şeyin cidden kusursuz olacağından emin olun 7 Mehmet’te. Ancak buraya özgü ızgara kokoreci, tereyağlı işkembeyi ve kaymaklı & acılı ayva tatlısını başka hiçbir yerde bulamayacağınızı da belirteyim.

        **************

        ‘DIŞARIDA HİÇBİR ŞEY VAR’

        BİRBİRİ ardına perdelerini kapatan tiyatrolardan iyi haberler gelmesi sevindirici bu aralar. Bunlardan biri de tek kişilik bir oyun olan ‘Dışarıda Hiçbir Şey Var!’

        Bu aralar oldukça popüler olan içsel dünyaya ve kişisel gelişime göndermeler yapan bir oyun Betül Arım’ın ‘Dışarıda Hiçbir Şey Var’ı.

        Sanatçı tüm gençlerin hayata karışmak için ihtiyaç duydukları motivasyonla başlıyor oyuna. Daha sonraları günlük yaşamda özgüvenli, enerjik, coşkulu, üretken ve huzurlu olmanın çok da zor olmadığını aktarıyor seyirciye.

        Bilinçaltımızın bizi nasıl yönettiğini, anda kalmanın yaşamımızı nasıl değiştirdiğini, hastalıkları nasıl yenebileceğimizi kendi yaşamından örneklerle, hikâyelerle ve şiirlerle eğlenceli bir yolla aktarıyor sanatçı.

        Profilo Gösteri Merkezi’nde sergilenen oyunu tüm tiyatroseverlere öneririm.

        **************

        ‘İLK ŞARKILAR’ ALBÜMÜ

        OKUL arkadaşım Seda Bağcan’ın ablaları olur Sonat ve Serenad Bağcan. Ankara Tunalı Hilmi Caddesi’ndeki eve ne zaman gitsek müziğe doyar çıkardık o teras katından.

        Serenad’ın uzun zaman sonra tekrar sesini duydum.

        Fazıl Say’ın 20 yıl önce bestelediği Ömer Hayyam, Nâzım Hikmet ve Cemal Süreya’ya ait şiirlerini seslendirdi Serenad.

        Albüm bir şahane... Hatta arşiv niteliğinde! Mutlaka edinin ve dinleyin derim.

        Diğer Yazılar