Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        29 Mart Perşembe günü İstanbul, ‘Global Gastro Ekonomi Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak. Zirve öncesi konuştuğum Türkiye Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği Başkanı Kaya Demirer, “Türkiye neden lezzet arayışındaki gurmelerin rotasını Roma ve Paris’ten Lima’ya kırmayı başaran bir Peru olmasın? Ya da 40 yıl boyunca silahların susmadığı Bask bölgesinde Miro tablolarına benzeyen tabaklarla misafirlerini büyüleyen bir İspanya? Neden et, balık ve patatesten ibaret mutfaklarını yenilikçi hale getirip herkesi şaşırtan bir Danimarka olmasın?“ diyor. Haklı da! Bir dönerimiz, bir de yeni yeni simidimizle tanınıyoruz dünyada. O da bir tuhaf… New York’ta çoban salatalı İskender Kebap’a, Londra’da binada soslu döner ekmeğe rast gelmişliğim bile vardır.

        Türkiye’nin yeme-içme dünyasının İstanbul’da buluşacağı zirveye, kendi ülkelerinde gastronominin potansiyelini görüp değerlendirenler, yoktan var edenler, olanı globalleştirenler, sıradanı yıldızlaştıranlar da konuşmacı olarak katılıp kendi hikâyelerini anlatacaklarmış.

        Amaç bizlerin fark edemediklerimizi fark etmesini, sektörün güç bulmasını ve olması gereken noktaya yükselmesini sağlamak.

        ***********

        KARAKÖY’ÜN EN YENİSİ

        KARAKÖY, işletmelere umulanı verdi mi yoksa biraz hayal kırıklığı mı yarattı? Tam da net bir cevap veremiyorum bu soruya… Zira Mürver ve Mükellef gibi tek bir boş masa bile bulunamayan mekânlar da var. Goya ve Sofra London gibi tutunamayıp kapısına kilit vuranlar da.

        Tarihi Liman ve Karaköy lokantalarından sonra semti çekim merkezi haline getiren ilk mekânlardan biri de o zamanki adı Gradiva Hotel olan binanın üstündeki Zelda Zonk’tu.

        Adını efsanevi yıldız Marilyn Monroe’nun otel ve restoran rezervasyonu yaparken, tanınmamak için kullandığı isim Zelda Zonk’tan alan mekân ise uzun yıllar şehrin en popüler terası olarak hizmet verdikten sonra kapanıp gitmişti.

        Yeniden yapılanmaya giden otel yetkilileri, Gradiva olan otel adını Purl’e çevirmiş, Zelda Zonk’un yerine de Palomar adında bir restoran açmışlardı. Ne yazık ki Palomar da iş yapamayıp kapanmıştı.

        ANA YEMEK YERİNE MEZE

        Birkaç ay evvel aynı terasa Endam adında bir restoran açıldı. Yemeklerinin methini sıkça duyduğum mekâna gittim geçen akşam.

        İçeri girince ilk göze çarpan muhteşem Boğaz ve tarihi yarımada manzarası. Gayet sade dekorasyonu hiç fena değil. Aydınlatma, havalandırma, ses sistemi ve müzik arşivi de iyi.

        İşletmeciliğini daha önce Gümüşlük Mimoza Restaurant ile Cihangir Hazine‘den aşina olduğumuz Zeynep Alphan’ın yaptığı mekânın yemekleri şahane. Ana yemek mönüsünü bile bile çok dar tutmuşlar. 3-4 çeşit yemek ya var ya yok. Buna karşın tam 30 çeşit meze var. Ama ne meze! Yazarken yutkunuyorum resmen… Yöresel ve kaliteli ürünlerin kullanıldığı mezeler tam olması gerektiği gibi, bolca soğanlı ve sarımsaklı.

        Söyleyecek tek şey var, o da lavaboya inen tırabzanı ile basamağının arası korumasız dar merdiven. Allah muhafaza, içkili mekân neticede… Biri aradan kayıp düşse, tam bir felaket yaşanır.

        ***********

        DAMAKTA KALAN TOP 3

        Ortaköy’deki Feriye Lokantası’nın suşisi.

        Atatürk Havalimanı’ndaki Airport Hotel’in dana şaşlığı.

        Karaköy’deki Mürver Restaurant’ın kemiğiyle fırınlanmış Trakya kıvırcık kuzusu.

        Diğer Yazılar