Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BEYOĞLU’NUN eski tadı kalmasa da her zaman insana iyi gelen bir tarafı vardır. Barba Rasimo adında bir meyhaneye gittim geçen hafta.

        Sahibi Rasim Orbay işe 1970 yılında o zamanların en ünlü otellerinden Tarabya Otel’de ve eski adı Etap Marmara olan şimdiki The Marmara Otelde komilik yaparak başlamış.

        Zamanla yükselmiş meslekte.

        Anılarını anlatırken “Canan ve Güneri Cıvaoğlu çiftinin Yeniköy’deki yalılarında verdikleri her davetin şef garsonluğu bana emanetti” diyor.

        Hatta üst düzey bir davet esnasında bahçede dolaşan yılanı yakalayınca daha bir gözbebekleri olmuş Rasim Bey, Cıvaoğlu çiftinin.

        Bu şöhret onu yeme-içme sektörünün en aranılan isimlerinden biri haline getirmiş.

        “Artık kasaya geçme zamanı geldi” deyip kendi restoranını açmış.

        Ancak İstanbul’a gelen turist profili ve eğlence anlayışı farklılaşınca o da senelerdir işlettiği mekânının konseptini değiştirerek klasik bir Rum meyhanesine çevirmiş.

        Boğaz ve tarihi yarımada manzaralı Barba Rasimo’nun yemekleri hiç fena değil. Özellikle midye ve pirinç dolgulu zeytinyağlı lahana sarmasını tavsiye ederim.

        Fiyatları da oldukça makul…

        Yolunuz düşerse aralarında Ecevit’ten Demirel’e pek çok devlet adamının da siyah-beyaz fotoğraflarının bulunduğu “Atatürk Köşesi”ne göz gezdirmeyi de ihmal etmeyin derim.

        ***********

        İSTANBUL’UN TAŞI TOPRAĞI ALTIN AMA

        LÜKS konut projelerinden geçilmez oldu İstanbul. Birbirinden havalı bu konut, otel ve alışveriş merkezi projelerinin pek çoğu da, şehrin öyle gözde semtleri yerine yeni yerleşim bölgelerinde.

        Geçenlerde düzenlenen bir davet için tuttum bu projelerden birinin yolunu.

        Alıştığımızın aksine “Bu tip inşaatların şantiye binaları ve satış ofisleri neden böylesine gösterişli oluyor?” diye merak edip dururdum hep.

        Meğerse şov için, her tip dairenin bire bir örneğini yapıp dayayıp döşüyorlarmış içlerini.

        Gayet güzel bir dairenin yemek masasına geçip oturduk. Sohbet muhabbet derken konu evlerin satışına ve fiyatına geldi.

        Sıkı durun! 1000 küsur dairelik sitede, içinde bulunduğumuzdan nerdeyse kalmamış ellerinde.

        Üstelik fiyatının tam 9 buçuk milyon TL olmasına rağmen. Bu nasıl bir performans ve eder dengesidir anlayabilmiş değilim.

        Dünyanın en pahalı metrekareleri olan Paris’in Avenue Montaigne’inde ya da New York’un 5. Caddesi’nde bir daire, hatta hepsinden daha pahalı olan İstanbul Boğazı’nda çok iyi bir yalı dairesi bile alınır bu fiyata.

        ***********

        FRANSIZ SARAYI’NDA BAĞBOZUMU

        EV sahipliği yaptığı birbirinden renkli organizasyonlarla şehrin en aktif yabancı temsilciliklerinden biri olan Fransız Sarayı’nda “Şehirden Bağa Yolculuk” adlı bir etkinlik gerçekleşecek yarın.

        “Üzüm Hikâyeleri” ve “Şaşırtan Uyumlar” adlı deneyim odalarında, aralarında gastronomi dünyasının saygın kişilerinden Levon Bağış’ın da bulunduğu isimler keyifli söyleşiler gerçekleştirecek katılımcılarla. Son dönemin sevilen sanatçılarından Jabbar’ın da etkinlikte sahne alacağını söylemeden geçmeyeyim.

        Diğer Yazılar