Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TATİL bitti. Ve ben yine her uzun tatilin ardından yaşadığım şakulümün şaşması durumu içindeyim. Evimde ve işimde rutinim şaşmış durumda. Mesela yemek kartımı masamda, anahtarımı evde unutuyorum. Camın aralık, klimanın açık kalması gibi durumlar ise tam uykuya geçiş sırasında yataktan fırlama sebebim. Ben tatilin ya 3 gün olanını ya da öğrenciyken yaptığımız gibi 3 ay olanını seviyorum. Ancak kısa sürelik de olsa bir yerlere kapağı atıp, mümkün olan her tatil fırsatını değerlendirmek de biz çalışanlar için bir "nefes almak" adeta. İşte sizlere geride bıraktığımız bayram tatilinin ardından birkaç not...

        SOSYAL MEDYADA

        FACEBOOK ve Twitter tatil fotolarından yıkıldı resmen. Facebook'ta en çok paylaşılanlar güneşlenirken çekilmiş, denizin ve kumsalın arka fonu oluşturduğu baldır, bacak ve ayak fotoğraflarıydı. Bu fotoğraflardaki baldırlar ve bacaklar giderek koyuldu ancak ilk başta bakımlı olan tırnaklar ve ayaklar da aynı hızla bozuldu. Bir diğer dikkat çekici paylaşım ise, Recep İvedik gibi bir tipin mavi slip mayosuyla kumsalda oturduğu ve "İstenmeyen tüylerden nasıl kurtulacağının" anlatıldığı dehşet bir fotoğraftı. Twitter'da ise artık formülünü ve etkisini iyice merak etmeye başladığım 'Eda Taşpınar güneş yağı'nı kullanan kadınların paylaştığı fotoğraflar çoğunluktaydı. Hepsi ellerinde güneş yağı ile bir Eda pozu verdi durdu tatil boyunca.

        TEKNEDE

        TEKNEDE pizza ve pide olur mu demeyin. Cemiyet hayatının en zarif kadınlarından ve kendi çocuklarından sonra düzinelerce çocuğuna analık eden Gül Dürüst'ün "kara kızım" dediği guletinde bu sene benzerine pek rastlanmayan bir ikramın şanı aldı yürüdü. Teknenin yeme-içme işlerinden sorumlu olan Serkan Kazık'ın bir gün çocuklara atıştırmalık olarak yaptığı mini pizza ve pideleri tesadüfen keşfettik. Sonrada bağımlısı olduk. Damaklarımızda taht kuran Serkan, bu tatilde öyle bir döktürdü ki kısa sürede çıtır çıtır ve bol malzemeli pizza ve pideleri resmen Türkbükü'nde konuşulur oldu. Şimdilik gizlediği formülünü ve sırrını öğrenince mutlaka paylaşacağım sizlerle merak etmeyin.

        YOLDA

        BODRUM, Çeşme, Antalya başta olmak üzere büyük şehirlerde bile havalimanından birini karşılamak ya da birinden sizi karşılamasını istemek aslında gayet tatsız bir şeydir. Genelde karşılayan dolanır durur. Ceza yememek için bin türlü manevra yapar. Beklediği yolcunun inip inmediğini anlamak için durmadan telefonla arar. Karşılanan ise, genelde verdiği eziyetten dolayı bir eziklik yaşar. Bunu bertaraf etmek için lüzumsuz ve sevgi dolu sohbetler açar. Karşılayanın arabasının konforuna, yakıt tüketimindeki tutumu gibi konulara girer. Ne kadar iyi yol ve trafik durumuna denk geldiklerinden bahseder. Bu bayram tatilinde kimsenin vaktini nakdini almadan tereyağından kıl çeker gibi gittim geldim havalimanı ve Bodrum arasında. TAV passport kart sahibi olduğum için bir telefonla, gıcır gıcır ve lüks araçlarla hem de Aznavour'lar ve Joe Dassin'ler dinleye dinleye.

        MEZARLIKTA

        CAN Yücel'in ölüm yıldönümü olan 12 Ağustos'tan bir gün önce gittim Datça'daki bu çok önemli entelektüel kabrin başına. 2011'de uğradığı saldırıdan sonra hâlâ onarılmamıştı mezar taşı. Bu denli değerli bir şairin mezarını linç edenlerin gücü kırıp dökmeye yetmiş ama kabrinde yazan "Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi" sözünü silmeye yetmemişti.

        Diğer Yazılar