Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Avrupa ülkeleri komisyon, konsey ve Avrupa Parlamentosu ziyaretlerine başlarak “Yeni Türkiye”nin, AB hamlesi başlattığını söyleyen AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır “AB ülkelerinde Türkiye ile ilgili kesin olarak imaj zedelenmesi var. Maalesef birçok yanlış algı oluşturulmuş. O algıları düzeltip olguyla buluşturmak için çaba harcayacağız” diyor.

        Ağustos 2014 sonu itibarıyla, AB kurumları ve üye ülkelerin parlamentolarıyla, son 3 yıllık aradan sonra restorasyon turuna çıkan Bozkır ile 4 kez Brüksel, 2 kez Fransa, Almanya, Portekiz, Norveç, Letoya, Litvanya, Estonya ve Lüksembug ziyaretlerinden sonra geldiği İsveç’in Stockholm kentinde resmi temaslar öncesi görüşme olanağı bulduk.

        Bozkır, Başbakan’ın yasaların AB Bakanlığı’nın görüşü alınarak, AB ülkelerine ve müktesebatına uygunluk aranarak hazırlanması yolundaki genelgesini “devrim” olarak niteliyor.

        AB sürecini yürütmede kararlığın güvencesini sorduğumuzda ise hiç tereddütsüz “Başbakan’ın genelgesi ve ben” yanıtını veriyor.

        2005-2011 yıllarını; Daimi Büyükelçi ve AB Genel Sekreteri olarak geçiren AB Bakanı’nın bu “adanmışlığı” dikkate alınırsa; hükümetin Avrupa’ya Bozkır aşısı vurduğunu söylemek yanlış olmaz...

        Bozkır ile konuşmamızdan bazı başlıklar:

        YENİ TÜRKİYE OLGUSU

        Enerjimizin tamamını geçmişte oluşan algının düzeltilmesi için harcamak yanlış olacak. Büyük kısmını yeni yapacaklarımıza harcamamız lazım. Yeni yapacaklarımızın oluşturacağı yeni algı bir süre sonra, Türkiye ile ilgili resmi düzeltecektir.

        Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi ile ortaya çıkan “Yeni Türkiye” kavramında, 2023’e doğru gidecek yeni bir Türkiye’den bahsediyoruz. Burada AB sürecinin bu kadar güçlü bir şekilde konulmuş olması çok önemli. Bu şekilde bir anlamda da AB’nin beklemediği bir hamle yaptık.

        AB ARAYIŞ İÇİNDE

        Türkiye ekonomisini düzeltip, siyasi reformları yapıp ekonomisini 3’e katlayıp, 12 senelik bir istikrar gösterince, o arada belki de hiç kafalarında olmayan müzakereleri açtılar. Şimdi de 3 senedir müzakerelerin durduğu bir Türkiye, birdenbire bu büyük hamleyi yapınca AB, gerçekten arayış içinde. Bu hamleyi beklemiyorlardı. Önce geçici bir hamle mi diye baktılar; güçlü ve süreceği belli olan bir hamle olduğunu görünce, karşılık vermek için arayış içindeler. Ne şekilde karşılık vereceklerini tam olarak bilmiyorlar. Hazır değiller.

        TÜRK İNSANI İSTİYOR

        Bu hamlenin iki tarafı var, birincisi: AB’yi bir çalkalamak ve karşı hamlelere zorlamak. İkincisi de Türk kamuoyunu ikna etmek. İnsanımızda soru işaretleri vardı. Son üç aydır önemli mesafe kat ettik. AB konuları tekrar gündemde, tartışılır hale geldi. Bugüne kadar Türkiye’de AB’ye karşı olanların yüzdesi hiç yüzde 10’un üzerine çıkmadı. Sadece kararsızlar ve AB destekçileri fark eder. 3 yıllık sıkıntılı döneme rağmen AB desteği yüzde 55’se, önemli kazanımdır. Bu hamlelerle birlikte kararsızlar destekçiler safına geçecektir. AB üyeleri içinde bile kamuoyu desteği yüzde 25’lere kadar düşen ülkeler vardır. Türk siyaseti de bu desteği her zaman hisseder. AB sürecine verilen önem aslında Türk insanından gelen bu enerjiden etkilenir.

        ‘ÜYE OLACAK MIYIZ’ SORUSU YOK

        Türkiye’nin 2023 ekonomik hedeflerinin gerçekleşmeyeceğine dair endişe yok. AB süreci ile birlikte bunun siyasi reformlarla desteklenerek, Türkiye’nin demokraside, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, temel hak ve özgürlüğü, çevrede, gıda güvenliği gibi fasılları ilgilendiren konularda AB düzeyine çıkarılması 2023’ü çok daha güçlü ve anlamlı kılacak. Üye olmanın ötesinde sürecin devam etmesi ve üye olacakmış gibi çalışmak çok önemlidir. O takdirde, “Günü gelip de üye olacak mıyız?” sorusunu şu anda sormuyoruz. Cevabı belki iki tarafta da menfi olabilecek bir soruyu sorup, bütün sistemi kilitlemenin bir anlamı yok. Ama bir gün sorulacak bu. O gün AB’nin vicdanında ve gönlünde Türkiye’yi nasıl gördüğü önemlidir. Türkiye’nin de AB’yi tam olarak nasıl gördüğü önemlidir. Eğer bu resim doğruysa, AB’nin Türkiye’yi üye yapmama lüksü yoktur. Şayet akıl kaybolup da, tamamıyla hislerle hareket edilip Türkiye üye yapılmazsa, o noktaya gelmiş bir Türkiye için bu karar, büyük bir önemi haiz değildir.

        Diğer Yazılar