Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Antalya’da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi gündeminin ortasına düşen Paris bombası, 40 bin kişinin katılacağı 30 Kasım- 11 Aralık tarihleri arasında yapılacak “Paris COP21-İklim Konferansı” öncesinde patladı.

        IŞİD’in, Suriye’de ve Irak’ta baskılanmasının ardından dünyayı kana bulaması dikkat çekiyor.

        10 Ekim’de 102 kişinin ölümüne yol açan Ankara’daki saldırının, IŞİD’in başkentlere yönelik zincirleme terör eyleminin ilk halkası olduğunu düşünebiliriz.

        Bu süreçte IŞİD, Beyrut’ta (43 ölü) bombalı saldırıyı ve Mısır’da 224 yolculu Rus uçağını düşürme eylemini üstlenmişti.

        Paris’in 7 ayrı noktasında 13 Kasım gecesini kana bulayan saldırılar da aynı adrese işaret ediyor.

        Böyle bir ortamda yapılan G20 Zirvesi, artık kaçınılmaz olarak “terör, Suriye ve mülteci” sorunlarını içine alan IŞİD’le mücadeleye kilitlenecek.

        ‘SAVAŞ DURDURULMALI’

        İstanbul’da 11-12 Kasım günü Boğaziçi Üniversitesi ve UN-SDSN (Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözüm Ağı) işbirliğinde gerçekleşen konferanstaydım.

        Hem G20, hem de “İklim Zirvesi” öncesi yapılan son küresel toplantı olması nedeniyle önemliydi.

        İnsan, gezegen ve refah odaklı hazırlanan “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” raporunu, dünya kamuoyuna açıklamak üzere konferansa gelen, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un özel danışmanı ve UN-SDSN Global Direktörü Prof. Dr. Jeffrey Sachs’a sormuştum: Mülteci akınının ortaya çıkardığı sorunlar nasıl çözülecek?

        Mülteci sorununun yönetilemeyeceğini, bunun için tek çözümün savaşı durdurmaktan geçtiğini söyleyen Sachs “Bence” diyerek kişisel yaklaşımını ortaya koydu:

        “Türkiye’nin jeopolitik durumunun bir problem yarattığı gerçek. Bence savaş alanında kalkınmak mümkün değil, o yüzden bu problemi çözecek bir yol bulmanın Türkiye’nin yararına olduğuna, ama Türkiye’nin bunu tek başına yapamayacağına inanıyorum. Bu durum jeopolitik bir çözüm gerektiriyor. Suriye’deki savaşın sürmesi, bölge için problemlerin büyüyerek süreceği anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ortak çalışma yapılması lazım. Rusya Devlet Başkanı Putin, politik yaklaşımı olan bir plan sundu. Bunun gibi projelerin tartışılması lazım. Sadece askeri müdahalenin çözüm getireceğine inanmıyorum.”

        ‘5 ÜLKENİN KONUMU DEĞİŞMEZ’

        IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası kurumların organizasyon yapılarında yapılması düşünülen değişiklikler, G20’nin gündeminde yer alıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın BM Güvenlik Konseyi’nin karar alma yapısına yönelik “Dünya 5’ten büyüktür” eleştirisi, bu bağlamda tartışmaya açılır mı?

        Sachs’ın yanıtı çok net: “5 ülke, özel konumundan vazgeçmez.”

        1945 yılının 2. Dünya Savaşı şartlarında kurulan BM Güvenlik Konseyi’nde 15 üye olmakla birlikte; ABD, Rusya, Çin, Birleşik Krallık ve Fransa mutlak veto yetkisine sahip daimi üye statüsünde bulunuyor. İçlerinden birinin onaylamadığı hiçbir karar alınamıyor.

        ‘DÜNYADA EŞİTSİZLİK ARTTI’

        Sachs ülkeler düzeyinde “sıfır karbon” taahhüdünün en güçlü şekilde Paris Konferansı’nda dile getirileceğini ifade ediyor: “Bence Paris Konferansı’nda bir anlaşmaya varılacak ve bu anlaşma dünyanın enerji sistemini dekarbonize etme (karbonsuzlaştırma) hedefli olacak.”

        Sachs, son 30 yılda dünyada artan eşitsizliğin en büyük sorun olduğunu vurguluyor.

        Topraksız savaşlar, topraksız insanlar üretirken terörün ekonomileri ne yönde etkilediğinin belirlenmesi, yeni dünyanın servet aktarımı haritasını da ortaya çıkaracak.

        BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, 14.5 milyon mültecinin 4’te 1’inin Suriyeli olduğunu ortaya koydu. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan bu en büyük göç dalgasını yönetebilecek bir para ise henüz basılmadı!

        Diğer Yazılar