Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ayvalık’ta bu yıl 12’ncisi yapılan “Zeytin Hasat Günleri”ndeyiz...

        Ayvalık festivali havasında geçen hasat günleri, son 2 yıldır yurtdışından gelen konuşmacılarla “uluslararası” kimlik edinmeye çalışıyor.

        Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer, Ayvalık Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Benhan İbrahim Kantarcı ve ATO Meclis Başkanı Ahmet Şefik Süner’in ev sahipliğinde düzenlenen panelde; Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay ile Filistin-İsrail arasında 2000 yılına kadar geçen 5 yılda, iki taraftan 50 çiftçiyle gerçekleşen “Barış Zeytini” projesinin mimarlarından Oded Salomon’u dinledik.

        Toplantıda gerginliğin, İsrailFilistin sorunundan değil de Karatay’ın üslubundan çıktığını söyleyeyim.

        Karatay’ın panelde; henüz 1889 yılında, 22 zeytinyağı fabrikası kuran, 1923 yılında Ayvalık Ticaret Odası’nı faaliyete geçiren, bugün zeytin ağacı varlığını yaklaşık 2 milyon 100 bine ulaştıran Ayvalıklılara, “Zeytin altın suyu, farkında değilsiniz” diye seslenmesine duyulan tepki başka bir yerden patladı.

        Zeytin ağacının kayalardan beslendiğini, fazla verilen kaya tuzunun toprağın yapısını bozacağını ileri süren Ayvalıklar, Karatay’ın “Zeytin ağaçlarınızın dibine gübre değil, kaya tuzu koyun” önerisine kuşkuyla yaklaştılar.

        Karatay, “Kaya tuzunda 84 mineral vardır. Saftır, rafine edilmemiştir. Kimyasal içermez, çevreyi kirletmez. Kayalıklarda yetişen zeytin ağacı da bu nedenlerden dolayı yüzlerce yıl yaşıyor” diyerek noktayı koydu.

        İkinci itiraz Karatay’ın soğuk sıkma zeytinyağında bulunan besin değerlerinin “Riviera” olmadığını dile getirmesiyle ortaya çıktı.

        Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı kimyager Ümmühan Tibet, “Türkiye 1 milyon 200 bin ton yağ ithal ediyor. Petrolden sonraki en büyük ithal kalemi yağ. O nedenle Riviera’yı kötülemeniz doğru değil. Riviera elde etmek için doğal yollarla iki işlem yapılıyor. Taşıdığı değerler de sızmaya yakındır” diyor.

        GIDA EMPERYALİZMİ HATIRLANDI

        16 Nisan 2016 tarihinde Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan başkanlığında yapılan 22. Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) Toplantısı’nda, katılımcı özel sektör temsilcileri zeytinlikalanların sanayiye ve madenciliğe açılmasını önermişlerdi.

        Belediye Başkanı Gençer, “Zeytin ağaçlarını biz insanlar koruyamayız, devlet yasayla korumalı” uyarısını yapıyor.

        Gençer, ABD’nin Türkiye’ye gönderdiği süt tozlarında kansere yol açan aflatoksin mantarı bulunduğunu ispat eden ve “Tarhana Osman” adıyla anılan veteriner kökenli, ilk gıda uzmanı Osman Nuri Baştürk’ü anımsattı.

        Kantarcı ise konuşmasında, Fransa’nın 1925 yılında rokfor peynirine aldığı işaretlemeyle yılda 5 milyar dolarlık peynir ihraç edecek noktaya geldiğini anlattı.

        Kantarcı, “Türkiye 2015- 2016 sezonunda 145 bin ton üretimle dünyada 5’inci sırada. İspanya 1 milyon 200 bin tonla birinci, İtalya ise 350 bin ton üretimle 2’nci. 2023 yılında 400-500 bin tonluk üretim seviyesini yakalamamız, üretimi ve markalaşmayı desteklemekle mümkün olacak” diyor.

        ‘AĞAÇLARI KESMEK KUL HAKKI YEMEKTİR’

        Geçtiğimiz günlerde bir bardak zeytinyağı içerek kamuoyunun gündemine gelen Prof. Dr. Canan Karatay, Ayvalık’ta da ev sahibi heyetle birlikte aynı gösteriyi tekrarladı. Karatay zeytinyağına verdiği desteği yalnızca besin değerleri ve sağlığa katkısı üzerinden yapmıyor.

        Mustafa Kemal Atatürk’ün 1930 yılında çıkardığı “Zeytin Ağacını Koruma Kanunu”nun dünyada bir ilk olduğunu ifade eden Karatay, “Ağaçları kesmek, kul hakkı yemektir. 50-60 yıl yaşayıp gideceğiz. Torunlarımız yaşayacak” diye vurguluyor.

        1995 yılında Türkiye’de zeytin ağacı sayısı 87 bin adet civarındayken de “koruma kanunu” çıkmıştı.

        ‘ZEYTİNYAĞLI YERİM DE AMAN...’

        Karatay, “Margarinciler 1950’lerde Mustafa Sarısözen’e para vererek ‘Zeytinyağlı yiyemem aman’ türküsünü yazdırdılar” dedikten sonra, kendi derlemesini de paylaşıyor:

        “Zeytinyağlı yerim de aman / Basma da fistan giyerim de aman / Margarin yiyenlere / Ben akıllı diyemem aman.”

        Amerika, 1948-1951 yıllarında Türkiye’ye verdiği “Marshall Yardımı”na koşut olarak mısırözü yağı satmıştı. O tarihlerde dünyanın en büyük mısır üreticisi olan Amerika’dan yapılan ithalata dayalı olarak Türkiye’ye ilk margarin fabrikası da kuruldu.

        Diğer Yazılar