Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Bülent Gedikli, Amerika’da başkanlık seçimini Donald Trump’ın kazanmasını, “Küresel finansal çağ bitmiştir. Buna Amerika’da emeklilerin ve mavi yakalıların zaferi de, Hollywood’un, Wall Street’in mağlubiyeti de denilebilir” diye yorumlarken, yerine hangi sistemi koyuyor?

        Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Buluşmaları’nda Gedikli ile bir araya geldiğimizde, Trump’ın başkanlığının kesinleştiği haberleri ajanslara yeni düşmüştü.

        Gedikli sohbetimizde ABD’de seçimin mağlubu Hillary Clinton’ı, “Yapaydı, ikna edici olamadı”, Trump’ı ise “Gerçekliği olan bir adaydı” sözcükleriyle tanımlıyor.

        KÜRESEL DÖNGÜ TEZİ

        Bankacılık kesimini “faiz lobisi” olarak isimlendiren AK Parti’nin, Amerika’nın finans mabedi Wall Street’e savaş açan Trump’la doktriner düzlemde yolları kesişiyor.

        “Her taraf nakit doldu. Dünyanın en büyük 10 firmasında inanılmaz nakit havuzları var ama bir işe yaramıyor” diyerek likidite tuzağına dikkat çeken Gedikli, merkez bankalarının bastıkları paraları, dönüp dolaşıp kendilerinin stok etmeye başladığını, bunun harcamaya dönüşmediğini söylüyor. “Paralar yağmur olup toprağa yağmadı” diyor.

        Kapitalist sistemi, “Sürekli yeni coğrafyalar fethederek ilerleyen bir sistem” diye nitelendiren Gedikli, bu sürecin; çevre sorunları, devletlerin aşırı borçlanması, talep üretilememesi, gelir dağılımının aşırı bozulması gibi başka noktalarda da tıkandığını vurguluyor.

        2008 yılının mortgage krizi olmadığının altını çiziyor:

        “Tamamıyla gelir krizidir. İnsanların yoksul ve işsiz kalmasının nedenidir.”

        Türkiye’nin kendi sistemini dizayn etmesi gerektiğini ileri süren Gedikli, dünyada iktisat teorisinin bittiği iddiasını açıyor:

        “Japon Merkez Bankası Başkanı ‘Deneme yanılmayla gideceğiz’, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı ‘Yapacaklarımızın sınırı yok’ diyor. Avrupa Merkez Bankası doğrudan doğruya şirketlerin tahvillerini satın alıyor. Böyle bir merkez bankacılığından 15-20 önce bahsetsek ‘Siz kafayı mı yediniz?’ derlerdi.”

        PAYLAŞIM ODAKLI EKONOMİ

        Maliye ve denetim kökenli iktisatçı ve eski AK Parti milletvekillerinden Gedikli, geleceğin ekonomik modeli hakkında da fikir veriyor:

        “Paylaşım odaklı ekonomi anlayışına geçilmesi gerekiyor. Paylaşım odaklı derken bütçe üzerinden yapılacak ikincil paylaşımı kastetmiyorum. Her insanın bir iş sahibi olması lazım. Yoksa sistem çalışmıyor. Girişimcilik temel faktör olmalı. Yeni bir reel sektör çağı başlayacak ama bu yepyeni sektörler üzerinden olacak. Şiddetli rekabet olacağını göreceğiz, ben ona‘hiper rekabet’diyorum. İş dünyamızı buna hazırlamaya yönelik adımlar da attık. Teknolojinin, yeniliğin, Ar-Ge’nin en önemli işlediği yer savunma sanayiidir. Teknoloji hep savunma sanayiinde kullanılıyor.

        Şu anda Türkiye’de tank motorunun yapılmasıyla alakalı bir şey var.”

        OSTİM Üniversitesi geliyor

        Devlet ile piyasalar arasındaki dengenin iyi kurulmasının önemine işaret ederek piyasa ekonomisinin kapitalizm anlamına gelmediğini ve işin tabanı olması gerektiğini vurgulayan Gedikli’nin, Türkiye önermesi şöyle:

        “Türkiye’de gelir dağılımına değil, refah dağılımına bakılması gerekir. Bizde hiç parası olmayan insan da gidip kaliteli bir sağlık hizmeti ya da eğitim hizmeti alabiliyor; bu da refah dağılımıdır.”

        Türkiye’nin küresel kaosa rağmen yapma, inşa etme iradesini ortaya koyduğunu söyleyen Gedikli, Ankara’daki gelişmelere değiniyor:

        OSTİM (Ankara’da kurulu Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi) Üniversitesi Kanunu Meclis’te bekliyor. Üniversite-sanayi işbirliği gelişecek. Türkiye’ye gelip milyarlarca dolar yatırım yapmak isteyen şirketler var. Bunların görüşmeleri de yürütülüyor.”

        Ekonomik büyümenin, Özal ve Demirel’in çoğunluk iktidarını yakaladığı yıllarda olduğu gibi istikrarla mümkün olduğunun altını çizen Gedikli, 2010 yılından beri fiilen yaşanan yarı başkanlık sisteminin, başkanlık sistemine geçişle birlikte bürokratik engellerin ortadan kalkacağına da işaret ediyor.

        Hiper rekabet, hiper siyasal güç mü istiyor? Yeni soru bu olacak...

        Diğer Yazılar