Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Teknoloji transferi ve hammadde yönetimi sağlamayan dış yatırımlar, toplumsal refahı artırır mı?

        Ekonomistlerin yanıtlamaya çalıştığı 10 puanlık uzmanlık sorusu...

        Türkiye’de kök salan Batılı şirketler, dijital fabrika (4. sanayi devrimini ifade eden “sanayi 4.0” süreci) yatırımları yaparken yalnızca kârlılıklarını artırmıyorlar.

        Yan sanayiyle birlikte, çözüm sundukları endüstrileri de daha rekabetçi bir konuma taşıyorlar.

        55 ülkede 170 fabrikası bulunan ve geçtiğimiz yıl 18.1 milyar Euro seviyesinde gerçekleşen cironun yüzde 2.6’sını Ar-Ge’ye ayıran Almanya’nın 146 yıllık kimya devi Henkel’den örnek vereceğim...

        Geçen yıl Türkiye cirosu 480 milyon Euro’ya yükselen Türk Henkel’i tüketiciler, deterjan, şampuan, deodoranttan; endüstri ise otomotivden rüzgar santrallarına kadar değişik alanlarda kullanılan yapıştırıcı markalarıyla tanıyor.

        Türk Henkel, Türkiye’deki ilk fabrikasını 1963 yılında Kocaeli Gebze’de açmıştı. 1965 yılında Ankara’da açtığı 2’nci fabrikayı, 2001 yılında Tuzla yapı kimyasalları tesisi izledi.

        Gebze’deki endüstriyel yapıştırıcı fabrikasının bulunduğu 34 bin metrekare alanda inşa edilen yeni yatırımın, 2017 yılı sonunda üretime geçmesi planlanıyor.

        Tesis tamamlandığında mevcut yapıştırıcı üretim kapasitesi yüzde 50 artmış olacak.

        Türk Henkel Yürütme Kurulu Başkanı Hasan Alemdar ve Yapıştırıcı Teknolojileri Başkanı İsmail Akkoçoğlu ile bir araya geldiğimizde “akıllı fabrika” olarak da isimlendirilen yeni yatırımı konuşuyoruz...

        En hızlı büyüme Türkiye’den geliyor

        Alemdar, “Ortadoğu ve Afrika bölgesinin en büyük fabrikası olacak. Sanayi 4.0 kriterlerine göre yaptığımız 10’uncu yatırım. Diğer 9 tesis, Asya-Pasifik bölgesinde yoğunlaştı. Dünyada yalnızca etnik farklılık bölgelerinde yoğunlaşan 13 Ar-Ge merkezimiz var. Türkiye’de teknik servis niteliğinde 30-35 kişilik bir ekip araştırma yapıyor. Türkiye’de toplam 1500 kişi çalışırken yeni fabrika 120 kişilik istihdam yaratacak” diyor.

        “Türkiye’de yatırım kararı almanızı ne belirledi?” diye sorduğumda Alemdar’ın ilk cümlesi “Nitelikli işgücü en büyük avantaj” oluyor.

        Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere özgü nitelikli işgücü tanımı ise şöyle: Doğru analiz, risk alma ve çabuk karar verme kapasitesi olan yetenekler.

        Pazarın büyüklüğü, yatırım yapılacak ülke seçiminde belirleyici bir diğer faktör olarak öne çıkıyor. Ardından da pazarın büyüme devamlılığı göstermesi geliyor.

        Rekabetçi firmalar, işgücü arz piyasasında “en iyileri alma yarışı”nı sürdürüyor.

        O nedenle işsizliğin azalmasına katkısı sağlayacak diyemem.

        Türk Henkel’de Alemdar’la birlikte çalışan bir diğer Türk yönetici, Tayland’daki fabrikaya genel müdür olarak transfer olmuş.

        Türk Henkel’in ciro büyüklüğü, Henkel sistemi içinde ilk 10 ülke arasında yer alıyor.

        Henkel’in 3’üncü çeyrek büyüme oranları geçtiğimiz günlerde açıklandı.

        2016 sonunda küresel büyüme hedefini yüzde 2-4 aralığında belirleyen firma, gelişmekte olan pazarlarda aynı dönemde yüzde 6.7 oranında büyümüş.

        Rusya ve Türkiye ise 2 haneli büyüme hızına en yakın iki ülke...

        Atık, su sarfiyatı % 30 azaltılacak

        Hammadde olarak kullandıkları petrokimya ürünlerinin, çevreye ve insan sağlığına etkilerini konuşmasak olmaz...

        “Son 5 yıldır yeni bir ürün piyasaya çıkarırken sürdürülebilir büyümemize katkısına bakarak karar veriyoruz” diye söze giren Alemdar şöyle devam ediyor:

        “Ürünlerimizde doğal madde miktarını artırmaya çalışıyoruz. Su, süt bazlı ürünler üretiyoruz. Karbon ayak izini azaltmayı hedefleyen Gebze tesisi, yeşil bina sertifikası LEED’i alacak şekilde projelendirildi. Burada hammadde olarak solvent kullanmayacağız. 6.5 dönüm yeşil alanda su toplayacağız. Atık, su ve elektrik sarfiyatı yüzde 30 azalacak. Henkel sistemi 2030 yılına kadar aynı girdi miktarıyla üretimini 3 kat artırmayı hedefliyor.”

        2010 yılından beri ürünlerinde kanserojen özellikleri bulunan toluen maddesini de kullanmadıklarını vurguluyor.

        Hafta sonu da size Türkiye’nin açıklayacağı “Sanayi 4.0 Strateji Belgesi”ni anlatacağım...

        Diğer Yazılar