Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Doğu’dan yükselen rekabet, Batı’yı sarstı ve kendine getirdi.

        Çin’in ucuzun da ucuzunu üretme yeteneği karşısında; Almanya’nın tetiklediği tüketiciyi 360 derece kavrayan bir sanayi hamlesi başladı...

        Pazar gereksinimlerini hızlı, esnek ve verimli bir şekilde karşılamaya odaklanan “Endüstri 4.0” kavramı bu süreçte ortaya çıktı.

        Dünyanın en büyük sanayi fuarlarından Hannover Messe-2011’de, ilk kez “4’üncü endüstri devrimi” kavramı kullanıldı.

        “Biz sürecin neresindeyiz?” derseniz tam kavşaktayız; geç kalırsak kırmızı ışığa yakalanacağız...

        İş dünyası geçen ağustos ayından bu yana hükümetin “Endüstri 4.0 Planı”nı açıklamasını bekliyor. Buhar gücünün ortaya çıkmasıyla 18. yüzyılda başlayan küresel sanayileşme hamlesi, elektriğin yaygınlaşmasıyla seri üretime geçerek 2’nci evreye geçmişti.

        3’üncü evresini 1960’larda elektronikleşme ve otomasyonla yakaladı.

        21. yüzyılı bilgi teknolojileriyle karşılayan 4. sanayi devriminin geldiği son nokta; “Endüstri 4.0” olarak isimlendiriliyor.

        2011 yılında 4’te 1’i Alman Siemens’ten olmak üzere, yaklaşık 40-50 kişilik bir kadroyla çalışmaya başlayan Almanya; 2013 yılında “20 yıllık Endüstri 4.0 planını” ortaya koydu.

        Üretim hattından rafa kadar mevcut iş yapma modellerini yeniden tanımlandı.

        Büyük data devreye girdi, robotlar akıllandı.

        Robotlar aynı üretim hattında, kişiye özel farklı niteliklerde ürün çıkarmaya başladı.

        Finans ve bilgi açık hale geldi; öyle ki sanayici olmak için fabrika kurmaya bile gerek kalmadı! Siemens İcra Kurulu Üyesi, Genel Müdür Yardımcısı ve Dijital Fabrika Divizyonu Ülke Lideri Ali Rıza Ersoy’un “Endüstri 4.0” sunumunu izliyorum.

        Ersoy, “Türkiye, Almanya’dan yalnızca 3 yıl sonra Endüstri 4.0’ı programına alıyor” diyor.

        “Hükümet 15 Temmuz darbe girişimi olmasaydı, Ağustos 2016’da Endüstri 4.0 Strateji Belgesi’ni açıklanacaktı” diye ekliyor.

        Küresel piyasalarda ortaya çıkan dolarizasyon etkisini hesaba katmıyor.

        TÜSİAD’ın Ekim 2016’da kurduğu Endüstri 4.0 Çalışma Grubu Başkanı da olan Ersoy; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı dahil olmak üzere; TÜBİTAK, TOBB ve üniversitelerin de içinde olduğu gruplarla son 2 yıldır çok sayıda toplantıda sunum yaptı.

        Almanya Siemens’ten yalnızca 10 ay sonra, 2014’ün Aralık ayında Türkiye’de “Endüstri 4.0” gündemi oluşmasına öncülük eden Ersoy; Arçelik, Vestel, Ford fabrikaları ve Ankara Sanayi Odası, Kocaeli Belediyesi gibi kurumların, atomdan bit’ler dünyasına geçiş sürecini başlattığını vurguluyor.

        AB yıllık 110 milyar $ ek gelir bekliyor

        Endüstri 4.0 için “devrim” ifadesi kullanılıyorsa da “evrim” demek daha doğru olur...

        Sanayide bir anda köklü bir değişilik beklenmiyor.

        Ersoy’un tahminine göre, Türkiye’de sürecin tamamlanması 30 yılı alacak.

        Almanya’nın 2015-2020 yatırım planlarına göre; özel ve kamu sektörü, bu 5 yıl boyunca her yıl 40 milyar Euro yatırım yaparak yıllık büyüme oranını yüzde 3’e çıkarmayı hedefliyor. Bu yolla ek yıllık 30 milyar ilave gelir bekliyor.

        AB’nin Brexit öncesi yaptığı çalışmaya göre ise aynı süreçte; 5 yıl boyunca her yıl yapılan 140 milyar dolar yatırım, yıllık 110 milyar dolar ek gelir getirecek.

        TÜSİAD’ın yaptığı araştırmaya göre ise Endüstri 4.0’ın potansiyel etkisi; Türkiye GSYİH’sinde yüzde 1 ve üzeri bir ek büyüme ve 150- 200 milyar TL düzeyinde ek gelir anlamına geliyor.

        Sanayide sağlanacak büyüme yılda yüzde 6 istihdam artışı doğuracak. Bu süreçte 16 yeni meslek ortaya çıkacak. Mavi yakalı işçi tanımı değişecek, çünkü emek piyasasında yalnızca vida sıkan birisine ihtiyaç kalmayacak.

        Işığa bile gerek kalmayacak fabrikalarda robotlar karanlıkta üretim yapabilecek.

        Diğer Yazılar