Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Vay Rusya domatesimizi almadı, vay elma kurtlandı diye hayıflanırken, yüzümüze çarpan büyük gerçeklik şu: Türkiye’de tarladan çıkan yaş meyve sebzenin yarısı çöpe gidiyor.

        Gıda israfını ortaya koymak üzere bundan 9 ay önce TÜBİTAK ile etki raporu hazırlayan Metro Toptancı Market, restoran şefleriyle “Gıda Hareketi” adlı bir girişim başlattı.

        Bu hareketin bir parçası olarak Metro Toptancı Market Genel Müdürü Kubilay Özerkan ve Metro Markaları Müdürü Esra Özerkan’ın ev sahipliğinde bir araya geldik.

        20 Nisan-8 Mayıs tarihleri arasında Türkiye’nin ilk gastronomi festivali, “Restoran Haftası” düzenleniyor.

        İstanbul’da 50 restoranın “Hadi Yemeğe” sloganı ile destek verdiği festivalin ana teması “yerellik”...

        Festival restoranlarından Nicole’ün şef aşçısı Aylin Yazıcıoğlu’nun sunduğu mönü üzerinden, atıksız bir ziyafet deneyimliyoruz.

        Önümüze konan tabakları sıyırdığımızdan, yabancıların “dogyy bag” dedikleri atık torbalarını kullanamadık!

        O da eksik kaldı...

        RAF ÖMRÜ 3 KAT ARTTI

        Türkiye’de üretilen 49 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25-40’ı ya üretim ve dağıtım zinciri aşamasında kayba uğruyor ya da satış ve tüketim aşamasında atığa dönüşüyor.

        Farklı kaynaklara göre kayıp oranı yüzde 48’e kadar çıkıyor.

        En iyimser tahminle kayba uğrayan yıllık 11.6 milyon ton yaş sebze ve meyve, 125 ülkeye yapılan ihracatın 4 katına karşılık geliyor.

        Türkiye’nin yaklaşık 100 milyar liralık yaş meyve-sebze ticaretinde uğradığı kayıp, en az 25 milyar liraya denk düşüyor.

        Kubilay Özerkan, “Yaş meyve ve sebze ciromuz 200 milyon lira. Ürünü soğukta sergilemezsek yüzde 13, soğuk zincirde taşımazsak yüzde 9.5 ve uygun ambalajda satmazsak yüzde 9’luk kayıp oluşuyor. Ürünlerimizin raf ömrünü uzatmak için teknolojiye her yıl 7 milyon lira yatırım yapıyoruz. Sebze ve meyve kategorisinde yüzde 4’lük yani 8 milyon liralık kaybımız oluyor. Soğuk zincire yatırım yapmasaydık, kaybımız 24 milyon lira olacaktı. Soğuk zincirin yanı sıra nem önleyici ambalaj da kullanarak marul gibi yeşilliklerin, şeftalinin ve domatesin raf ömrünü 3 kat artırdık; kayıp oranını da yüzde 38’den 16’ya kadar düşürdük” diyor.

        Bundan 27 yıl önce “her yıl bir market” hedefiyle Türkiye’ye gelmelerine karşılık, 35 market açtıklarını söyleyen Özerkan, “2016 yılında, önceki yıla göre yüzde 10 büyümeyle 3.5 milyar TL ciro gerçekleştirdik. Bu yıl yüzde 14 büyüme hedefliyoruz. Yine geçen yıl yaptığımız 15 milyon Euro yatırımla, marketlerimizin büyüklüğü 40 bin metrekareye ulaştı” diyor.

        Ülkeler/şirketler, artan nüfusun ve yükselen orta sınıfın nitelikli beslenme talebini karşılamak için, sınır ötesi tarım arazilerine ve gıda markalarına yatırım yapıyorlar.

        Gıda Hareketi’nden anladığım budur.

        KÜRESEL KAYIP YILDA 940 MİLYAR DOLAR

        Kayıp ve atık karnesi, gelişmiş ülkelerde de kırıklarla dolu.

        Gelişmekte olan ülkelerde kayıp ve atık oranı tarlada yüzde 16-20, aracıda ve perakende kalemlerinin her birinde yüzde 8-12, müşteride ise yüzde 5-8 olarak gerçekleşiyor.

        Gelişmiş ülkelerde ise kayıp ve atık oranı tarlada ve aracıda toplam yüzde 24, perakendede yüzde 3-5, müşteride ise yüzde 16-20.

        Dünya nüfusunun 2050 yılında yüzde 34 artışla 9.1 milyar olacağı ve buna bağlı olarak küresel gıda talebinin de yüzde 60 artacağı varsayılıyor.

        800 milyon insanın aç olduğu dünyamızda üretilen gıdanın üçte biri, yani yaklaşık 1.3 milyar tonu kayboluyor.

        Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, gıda atık ve kayıplarının yıllık maliyeti 940 milyar dolara ulaşıyor.

        COĞRAFİ İŞARETLEMEDE HEDEF 2 BİN 500 ÜRÜN

        Tarım ve balıkçılık alanına destek veren Metro, raflarında da farkındalık oluşturmayı hedefliyor.

        Karacaköy, Korkuteli, Demre gibi 20 kadar üretici kooperatiften tedarik ettiği ürünleri, logolu olarak tüketiciye ulaştırıyor.

        Tarım Bakanlığı ile 2005 yılında “coğrafi işaretleme” çalışması başlattıklarını belirten Esra Özerkan, “Raflarımızda 67 adet coğrafi işaretli ürün bulunuyor. Metro’nun bulunduğu 16 ülkeye 2012-2016 yılları arasında 17 bin ton coğrafi ve yöresel sebze meyve ihracatı gerçekleştirdik. Türkiye’de 189 ürün coğrafi işaret aldı, bu sayı 2 bin 500’e ulaşabilir. Ortak kullanılacak bir coğrafi işaret logosu belirlenmeli” uyarısını yapıyor.

        Türk Patent Enstitüsü’ne (TPE) coğrafi işaret için başvuran 252 ürün var.

        Coğrafi sınırları belli bir alanda, yerel kimliği sabitlenen “Ayvalık Zeytinyağı”, “Ege Pamuğu” gibi ürünlerin aldığı coğrafi işaretin dışında “Gaziantep Baklavası”, “Aydın İnciri”, “Aydın Kestanesi”nin aldığı coğrafi işaret de Avrupa Birliği tarafından tescillendi.

        Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve gelişmiş ülkelerde coğrafi işaret alan ürünlerin 200 milyar dolarlık bir pazar oluşturduğu tahmin ediliyor.

        Diğer Yazılar