Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ev tekstili sektörü, 25-28 Ekim 2017 tarihleri arasında CNR Expo İstanbul’da bu yıl 5’incisi düzenlenecek Home&Tex Ev Tekstili ve Dekorasyon Fuarı’nda, Çin’e kaptırdıkları Rusya pazarını geri almaya yoğunlaşıyor.

        12 milyar dolarlık sektörde satışların 3’te 1’i fuarlarda gerçekleşiyor. O nedenle sektöre yılda bir fuar düzenlemek yetmiyor.

        Dünyanın en büyük iki fuarından biri olan Evteks Fuarı’nı da 23 yıldır düzenliyorlar. Bu fuar da 24-28 Nisan 2017 tarihleri arasında yapılacak.

        Alıcı, havlu, çarşaf, perde gibi ürünleri dokunarak satın alıyor. O nedenle de dijital pazarlama, satışın birinci halkasını oluşturmuyor.

        Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD) Başkanı Ali Sami Aydın, “600 milyon dolarlık Rusya pazarı, uçak krizinden sonra 150 milyon dolara geriledi. Bu pazarı geri almaya çalışıyoruz. Çin’e de ihracat yapıyoruz. Orada Türk döşemeliği ile kaplanan mobilyanın fiyatı 2 bin dolara, Çin döşemeliği ile kaplanan 400 dolara satılıyor” diyor.

        Ardından “Çin’de biz de üretim yapıyoruz” diye de ekliyor.

        Rusya, “bavul ticareti” olarak isimlendirilen, yolcu beraberinde taşınan ev tekstil ürünlerini dikkate alırsak 2 milyar dolarlık bir pazar...

        Dünyada 100 milyar dolar civarında oluşan ev tekstili pazarında birinci sırada olan Çin’i, açık farkla Hindistan, Almanya ve Türkiye izliyor.

        “GURBETÇİLERİ İHRACATÇI YAPALIM”

        TETSİAD ile buluşmamızda yer alan sektör temsilcileri Cengiz Özmen, Abdülhadi Köseoğlu ve Şerafettin Demir de “çıkış yolu” tartışmasına katılıyorlar.

        İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı da olan Demir, Rusya krizinde domates ihracatına getirilen kısıtlamaya odaklanılmasına içerlemiş: “Bu ülkeye 150 milyon dolarlık domates ihraç ediyoruz. Satamazsak salça yaparız.”

        Demir, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nde de (TİM) ele alınan bir konuyu paylaşıyor: “Türkiye’deki distribütörlerin çoğu Yahudi vatandaşlarımızdır. Hem Türkiye’yi tanırlar, hem de yurtdışında bağlantıları vardır. Biz de gurbetçilerimizi ihracatçı yapabiliriz. Türk ürünlerini bulundukları ülkede pazarlayabilirler.”

        Demir’in önerisi, merkezi Londra’da olan Avrupalı Türk Markalar Birliği Başkanı ve Markafoni’nin sahibi Cafer Mahiroğlu’nun, Türkiye’deki üreticilerle işbirliği geliştirmek üzere, Ekonomi Bakanlığı ile temasa geçmesini anımsattı.

        TETSİAD Başkanı Ali Sami Aydın

        “DÜNYADA TEK MARKAYIZ”

        2014 yılında 3.6 milyar dolara kadar çıkan ev tekstili ihracatı, 2.8 milyar dolara kadar geriledi. Avrupa, Amerika ve Rusya’nın ilk sırada yer aldığı pazarlarda, güvenlik krizi nedeniyle yaşanan gerileme, 2017 yılı başı itibarıyla atlatılmaya başlanıyor.

        Aydın, “Avrupa’ya ihracatımız bu yıl çift haneli büyüyor. 2017 yıl sonu hedefimiz ihracatı 3 milyar dolara çıkarmak” diyor.

        Sınır ticaretinin en yüksek olduğu sektör de ev tekstili...

        Türkiye’nin sınır komşuları olan İran-Suriye-Irak hattının, çatışmaların ortasında kalması, sektörü Güney Afrika’dan İskandinav ülkelerine kadar yeni pazarlara yönlendirmiş.

        Aydın, iddialı konuşuyor: “Ev tekstilinde dünyada tek markayız. Havlu döşemelik, perde, nevresim denince akla Türk malları geliyor. Bir kilo ev tekstili ihracat fiyatımız 12 dolar. Bir kilo ev tekstilini, bir otomobil parçasından daha pahalıya satıyoruz.”

        8.31 dolara ihraç edilen bir kilo otomobilin yüzde 70’ini de dış girdi oluşturuyor.

        Peki, soru şu: Bu sektörde 1020 fabrika var. Bir milyon kişiyi istihdam ediyor. Amerika’da satılan her 100 bornozun 30’u Denizli’den gidiyor. Peki neden sektörün ihracat rakamı bu kadar küçük?

        İngiliz ev ve dekorasyon markası Laura Ashley’i örnek gösteriyorum. Yıllık cirosu 360 milyon dolar. Neredeyse bizim Amerika’ya yaptığımız ihracata denk geliyor.

        Bir kısmı Türkiye’de olmak üzere satılan ürünlerinin yüzde 70’i İngiltere dışında üretiliyor.

        Bu kadar kaliteli üretim yapıyoruz, ama bilinen tek bir uluslararası markamız yok: Neden?

        Aydın, inovasyonla geldikleri noktaya işaret ediyor: “Artık kendini temizleyen kumaş, moda üretiyoruz. Koleksiyon çıkarıyoruz, fiyatı biz belirliyoruz.”

        “Ülke markası önemli” saptaması, ihracatçıların ortak cümlesi olmuş. Burada ifade ediliyor.

        Bundan 5 yıl önce Türkiye’de “Fransız Lüksü Festivali” düzenleyen Fransa’nın 75 lüks markasının çatı kuruluşu “Comitè Colbert”i anımsadım.

        Tasarım dünyasına “haute couture” gibi kavramları kazandıran 1643-1715 yılları arasında yaşamış Fransa Kralı 14. Louis’nin, Fransa’yı kafelerinden şampanyasına kadar lüksün adresi yaptığını anlatmışlardı.

        Tahran’da, Dubai’de Chicago’da ve son olarak da New York’ta Türk ticaret merkezleri açıldı, 2004 yılından beri “Turquality” destekleri veriliyor. Bakalım, belki bir marka çıkar!

        Diğer Yazılar