Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        The Bosphorus Energy Club (BEC) Başkanı Mehmet Öğütçü, BEC Başkan Yardımcısı, PwC Türkiye Enerji Sektörü Lideri Murat Çolakoğlu, eski Katar Ekonomi ve Ticaret Bakanı Şeyh Muhammed Altahani ile bugün İstanbul’da yapılacak konferans öncesi enerji politiğin çerçevesini çizdiler.

        Toplantının önemli çıktılarından biri de “Boğaziçi Kadının Enerjideki Rolünü Güçlendirme Bildirisi”ni yayınlamak olacak. Enerji sektöründe faaliyet gösteren iş liderlerinin ağırlıklı olacağı konferansta; Suudi Arabistan’tan petrol liderliğini almasına kesin gözüyle bakılan ABD’in şahinleşen dış politikası, Rusya’nın Irak ve Suriye petrolünde kurduğu hâkimiyet, yenilenebilir enerji teknolojilerinin ucuzlaması, LNG ticaretinde Katar’a rakip olarak öne çıkan Afrika ülkeleri, büyüyen ekonomilerden Hindistan, Çin’in etkileri, AB’de 2030 yılında başlıca enerji kaynağı haline gelecek rüzgâr enerjisi tartışma konuları arasında yer alıyor.

        Bizi yakından ilgilendiren jeopolitik gelişmeleri masaya yatırdığımızda Öğütçü’nün kullandığı “Enerji sadece iddialı kalkınma hedeflerini gerçekleştirmek için gereken bir ikmal güvenliği değil, aynı zaman çok ciddi bir milli güvenlik meselesidir” cümlesini hiç unutmamak gerekiyor.

        Petrolde yüzde 93, doğalgazda yüzde 98 dışa bağımlı olan Türkiye, yenilenebilir enerjide de; teknoloji, yatırım finansmanı ve ticaret akışlarında dış dünyaya göbeğinden bağımlı. Şu da denilebilir: Türkiye’de 2016’da devreye giren yeni kapasitenin yüzde 55’ini, 2017’de de yüzde 64’ünü yenilenebilir kaynaklar oluşturuyor.

        Rüzgâr enerjisi, ülkemiz kurulu gücünün yaklaşık yüzde 8’ini, elektrik üretimimizin ise yüzde 6’dan fazlasını karşılıyor.

        Enerjide dışa bağımlılığı düşürmek için yerli kaynakların kullanımında yüzde 30’lardan 50’lere çıkılıyor. Dünyada tüketilen enerjinin yüzde 80’den fazlasının kaynağının hâlâ petrol, doğalgaz ve kömür olduğunu da unutmamak gerekiyor.

        2060’a kadar uzanan senaryolarda dünyada yenilenebilirin elektrik üretimindeki payının yüzde 40’a yükseleceği öngörülüyor. Fosil yakıtlar 1970’ten bu yana sadece yüzde 5 pay kaybetti (yüzde 86’dan yüzde 81’e) ve 2060 senaryolarında hâlâ yüzde 50-70 menzilinde görünüyorlar.

        FİNANSMANDA ZORLUKLAR

        Enerji sektörü; yatırımlar, hükümet politikaları, yenilikçi finansman imkânları, çevre ve iklim değişikliği hassasiyetleri bakımından ciddi bir dönüşüm süreci yaşıyor. Malacca Boğazı’ndan Hürmüz’e, Suriye’ye, Yemen’e, Kırım’a kadar uzanan jeopolitik gerilimler, bugüne kadar görülmedik ölçüde enerji sektörünü ve yatırımları etkiliyor. Türkiye açısından tablo şöyle: 2018 yılı dahil, 2020’ye kadar enerji sektöründe yaklaşık 25 milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyaç var.

        Ülke içi tasarrufların yetersiz, para maliyetinin uluslararası rayicin çok üstünde olması nedeniyle enerji sektöründe sadece yeni yatırımların cezbedilmesi değil, aynı zamanda mevcut yatırımların yeniden finansmanında da ciddi zorluklar çıkıyor.

        Çolakoğlu’na yabancı yatırımcıların ilgisini sorduğumda özetle, “İlgi var, beklemede kalıyorlar” diyor.

        Yabancı yatırımcıların beklentilerinin başına koyduğu güven, dış politika, hukuk, şeffaflık maddelerini tek tek açmayayım...

        Socar başta olmak üzere enerji sektöründe yapılan yatırımlara ilaveten nükleer santral projelerini de konuştuğumuzda, Rosatom’la yapılan Akkuyu Nükleer Santral projesinde yüzde 49 pay sahibi olması öngörülen yerli ortak konsorsiyumu projeden çekildi.

        Sinop Nükleer Santralı’na ise komşularımız Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’nın uluslararası platformlarda sürdürdüğü muhalefet etkili oluyor.

        GÜMRÜK BİRLİĞİ’NDEN STA SÜRECİNE Mİ GİRECEK?

        Buradan AB ile tarım ve hizmetleri de içine alacak biçimde sürdürülen “Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi” başlığına geçersek; Almanya ve Fransa başta olmak üzere AB’den itirazlar yükseliyor.

        AB; Türkiye’yi “tam üyelik” statüsü dışına çıkarmakla kalmayıp, “güncellemenin” de üstünü çizip Serbest Ticaret Anlaşması (STA) statüsüne indirgemeyi gündemine alıyor. Muhtemelen dün Varna’da bir araya gelen AB-Türkiye tarafları bu konuları enine boyuna ele alacak.

        Türkiye’nin “yumuşak güç” politikasından vazgeçip, tarihinde ilk kez pazularını çıkarıp, Somali, Katar’da kurduğu askeri üsse ilaveten Sudan’da üs tahsisi alarak güç savaşına girmesi, yeni jeopolitik krizin etkilerini artırıyor.

        Öğütçü, Almanya’nın imparatorluğa dönüşmesinde en büyük rolü oynayan ilk Başbakanı Otto von Bismarck’ın “Aynı anda birden fazla cephe açmayacaksın” sözünü hatırlatıyor.

        Diğer Yazılar