Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kürtlerin ekonomik ve siyasi gelişmelerden nasıl etkilendiğini sanat üzerinden okuma meselesi , uluslararası alanda Türkiye’den daha çok ilgi görüyor.

        Ahmet Kaya Kürtçe bir tek şarkı söyleyemeden bu dünyadan göçüp giderken, İbrahim Tatlıses’in Şemmame’siyle bu toplumun yetindiği zannediliyor…

        1991 yılında Beyoğlu’nda kurulan Mezopotamya Kültür Merkezi’nde (MKM) yetişen Kürt sanatçıların filmleri; Londra’da, New York’ta, Berlin’de, Stockholm’de, Hamburg’da, Basel’de düzenlenen film festivallerinde izleyici ile buluşuyor…

        1926 yılında eski SSCB’de çekilen ilk Kürt filmi Zare’den sonra, Kürt sineması dendiği zaman akla gelen tek isim olan Yılmaz Güney’in Kürtçe çekilmiş tek filmi yoktu…

        Tam da bu düşüncelerle 16 Nisan’da İstanbul Film Festivali’nde gösterilen ve Türkçe’ye “Tatlı Biber Diyarım” olarak çevrilen “My Sweet Pepper Land” filmini izlemeye gittim.

        Filmin gösterildiği Atlas Sineması’na varabildiğimde, film başlayalı 10 dakika olmuştu ve doğal olarak kapıda kaldım…

        Ah, vah ederken salonun girişindeki kafede, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) yatırımlar yapan Iğdırlı Kürt işadamı Abdullah Alagöz ile karşılaşmam hiç de şaşırtıcı değildi. IKBY’nin başkenti Erbil’e, müteahhitlik hizmetlerinin yanı sıra, aralarında Vakko’nun da yer aldığı çok sayıda Türk markasını götüren Alagöz, geçtiğimiz yıl Suriyeli Kürt sanatçı Xero Abbas için İstanbul’da düzenlenen özel geceyi destekleyenler arasındaydı…

        O gecede Sezen Aksu, Yavuz Bingöl, Kardeş Türküler’in solistlerinden Vedat Yıldırım sesleriyle Abbas’a eşlik ederken, ressam Ahmet Güneştekin, sinema oyuncusu Belçim Erdoğan muhabbetleriyle renk katmıştı…

        GÜNEYLİ KÜRTLERİN KANSERİ: YOLSUZLUK

        Alagöz, Kürdistan’da doğup Fransa’ya yerleşen filmin yönetmeni ve senaristi olan Hiner Saleem’e İstanbul’da rehberlik ediyordu… Yanlarında filmin oyuncularından MKM’den sonra ABD’de tiyatro ve sinema eğitimi alan Feyyaz Duman ve Mir Murad Bedirxan da vardı, sohbet ettik.

        Filmi, Saddam Hüseyin’in baraj işçileri için boşalttığı Bexme bölgesinde çekmişler. 2007’de Alagöz’ün inşaat firmasının yapımını üstlendiği Molla Mustafa Barzani ve İdris Barzani’nin “anıtmezarı”nın bulunduğu bu bölge, yemyeşil dağlarla çevrili müthiş bir doğa parçası…

        Barzani yönetimi bu bölgeyi film platosu olarak kullanıyormuş…

        Saleem filmin konusunu; “yolsuzluk, rüşvet, yozlaşma, ahlaksızlık” olarak özetliyor. 19. Yüzyılda Amerika’nın sıfırdan inşa edildiği dönemde, “kanun benim” diyen Vahşi Batı’nın, “western” klasikleri ile uyumlu gördüğü bir tür Kürt kovboy filmi çektiğini söylüyor.

        BARZANİ YAZARLARA MAAŞ BAĞLADI

        Türkiye’de gösterilen “Votka Limon” filmi ile bilinen Saleem, “Güneyli Kürtlerin içindeki sahtekârlıkları, yozlaşmayı, rüşveti anlatıyoruz. Kürt siyasetinin en büyük sorunu, kolera, kanser gibi saran bu yapı” diyor.

        Mesud Barzani (IKBY Başkanı) yönetiminin sansürü olmuyor mu?

        “Sansür yok, sanatçıya kanunlar çerçevesinde özgürlük veriyorlar. Kürtler için Kürdistan cennet demek. Demokratik toplumlar gibi aynı şekilde düşünülmüyor. Kürt sanatçıların, modern Kürt toplumunun oluşmasına katkısı olacak. Neçirvan Barzani (IKBY Başbakanı) hükümeti, kültürü ve sanatı destekliyor. Yunanistan hükümetinin sanat ve kültür bütçesinden daha fazla pay ayırıyor. Kitapların yüzde 95’ini hükümet basıyor. Evinde oturup kitap yazan yazarlara maaş veriyor.”

        Irak’ta, Kürtlerin 1992 yılında otonomi aldıktan sonra kurulan Kültür Bakanlığı, 1500 yıldır Irak, İran, Suriye, Türkiye’ye bölünmüş olarak yaşayan Kürtler arasındaki kültürel duvarı yıkmayı hedefliyor. Alman, Fransız ve Kürt ortak yapımı olan filmde oyuncular da bu nedenle; Zazaca, Kurmanc, Sorani ve Badini olmak üzere 4 ayrı Kürt lehçesini de konuşuyorlar.

        Geçen yıl Cannes Film Festivali’nde de gösterilen, aralarında Fransa ve Kanada’nın da olduğu 22 ülkeye satılan filmin Türkiye’de de gösterime gireceğini söyleyen Saleem “Ekonomik imkânlarından dolayı Kürdistan, Kürtlerin kültürel çekim merkezi olabilir” diyor.

        Erbil 2014 yılında Ortadoğu’nun “sanat başkenti” ilan edildi ve 5-10 Mayıs 2014 tarihleri arasında düzenlenen 1.Uluslararası Film Festivali’ne ev sahipliği yapacak.

        Diğer Yazılar