Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çok değil, hepi topu 11 ay önce sınırlarımızı ihlal ettiği için düşürülen Rus uçağının ardından yaşanan atmosferi hatırlatarak başlamak istiyorum bugünkü yazıma.

        Anımsayın lütfen o günleri, iki ülke arasında yaşanan gerginlikleri ve ülke liderlerinin dünya kamuoyu önünde birbirlerine yaptığı o sert salvoları.

        “Bitti! Artık bu iki ülke katiyen yeniden müttefik olamaz ve birbirleriyle bir daha asla alışveriş yapmaz, yapamaz!” denilmişti...

        Eğriye eğri, doğruya doğru; ben de öyle düşünmüştüm ve işin gerçeği çok da üzülmüştüm.

        O günlerde imkânım yoktu yazamıyordum, ama yazsaydım emin olun kesinlikle Rus uçağının düşürülme olayına şerh koyardım.

        Evet, diplomasi bilmem. Dış politikadan da çok anlamam. Uzmanı falan değilim konunun, ama Rus uçağını düşürme olayı bana göre gerçekten çok gereksiz bir hamleydi.

        Gülebilirsiniz... Çok basit bir değerlendirme yaptığımı da düşünebilirsiniz, ama bence o uçağı düşürmek, sıkı fıkı olduğunuz bir komşunuzun bir gece ansızın birkaç dakikalığına bahçenize dalan köpeğini pompalı tüfekle öldürmek gibi bir şeydi benim nazarımda.

        Ne gerek vardı gerçekten? Birbirine hem fiziken hem de ruhen çok yakın iki ülkeden birinin uçağının sınırı birkaç saniyeliğine ihlali dolayısıyla düşürmenin ne manası vardı?

        Açıkça söylüyorum; çok anlamsız gelmişti bana. Ve vallahi billahi, kesinlikle bunun fitne amacı taşıyan bir operasyon olduğuna kanaat getirmiştim. Nitekim öyle olduğu da 15 Temmuz sonrası ortaya çıkmaya başladı.

        Neyse ki böyle bir hayra vesile oldu o şer gün ve düşmanlığın ne kadar anlamsız olduğu her iki ülke için de net bir şekilde görüldü.

        Son 1 yılda iki taraf da inanılmaz kayıplar verdi, ama hamdolsun aradaki gerginlik bitti ve işin sonu tatlıya bağlandı.

        Bu arada yazmazsam olmaz. Aslında çok daha evvel böyle olacaktı da bazı goygoycu ve gazcı takımı böyle olmaması için elinden geleni yaptı.

        Allah’tan nihayetinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendine has bir sağduyusu var ya! İşte yine o devreye girdi. Girmeseydi inanın herhalde bir 10 yıl daha sürerdi bu anlamsız düşmanlık ve soğukluk.

        Şimdi, “Kim o gazcı ve goygoycu takımı?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.

        Benim “Şu, bu, filanca” dememe gerek yok! Girin internete, açın arşivleri, bakın o tarihlerde kim ne demiş, ne yazmış anlarsınız.

        Muhteremler neredeyse 3. Dünya Savaşı falan çıkaracaklardı.

        O tarihlerde öyle ölçüsüz yazılar, tweet’ler okumuş ve ekranlarda “Vatan, millet, Sakarya” nidaları eşliğinde öyle abuk sabuk konuşanlar izlemiştim ki yemin ediyorum size, “Allah’ım sen bunların aklına mukayyet ol!” diye dualara sarılmıştım.

        Dolayısıyla çok mutlu oldum bir yurttaş olarak Rusya’yla ilişkilerimizin düzelmiş olmasından.

        Tabii gelinen bu nokta, hele hele Enerji Zirvesi için Türkiye’ye gelen Rusya Devlet Başkanı Putin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’la gayet içten ve samimi bir şekilde çekilmiş o fotoğraf kareleri, banaister istemez mühim bir hadisi hatırlattı..

        Demek ki neymiş efendim?

        “Sevdiğini ölçülü seveceksin; çünkü belki o sevdiğin bir gün sana düşmanın olabilir. Kızdığına da ölçülü kızacaksın; belki bakarsın bir gün dostun olabilir...”

        Selametle...

        Diğer Yazılar