Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünkü AK Parti Grup toplantısında konuşan Başbakan Binali Yıldırım’ı dinleyenler arasında ilginç bir misafir vardı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Danışmanı Aleksandr Dugin...

        15 Temmuz darbe girişiminin ardından, “Biz 14 Temmuz’da Türkiye’yi uyarmıştık” diyen Dugin’in grup toplantısı sonrası gazetecilere yaptığı açıklamalar hem çok gerçekçi hem de çok samimi. Daha önce de yazmıştım hatırlarsanız.

        Eğer o günlerde görev başında olsaydım sırf birkaç saniyeliğine sınırlarımızı ihlal ettiği gerekçesiyle müttefikimiz, dostumuz olan Rusya’nın uçağının düşürülmüş olmasına kesinlikle şerh koyardım. Bedelinin her iki ülkeye de ağır sonuçlar ödettiği o olaya rağmen Rusya’nın bugün tekrar Türkiye’nin dost kategorisinde yer alması da gerçekten Allah’ın bir lütfu değerli okurlarım.

        Bilmiyorum şu anda hangi düşünce ve ruh halindeler o günlerde yazdıkları, ekranlarda yaptıkları yorumlar ile “Vatan, millet, Sakarya” nidaları eşliğinde hadisenin büyümesine sebep olan köşeciler, güvenlik stratejistleri ve siyasiler, ama hakikat şu ki biz o günlerde Allah’ın yardımıyla çok büyük bir felaketin ucundan döndük.

        Dugin’in dünkü grup toplantısı sonrası gazetecilere yaptığı açıklamalarda da hemen hemen benzer yorumları okuduğum için adamı çok samimi ve gerçekçi bulduğumu en başında yazdım. Gazetecilere, “FETÖ buzdağının görünen kısmı” diyen Dugin’in, “Esas amaç Rusya ile Türkiye ilişkilerini bozmaktır” tespiti çok hakikatli bir tespit.

        Herkesin bildiğini bir kez daha hatırlatarak devam etmek istiyorum yazıma...

        FETÖ dediğimiz örgüt, basit bir terör örgütünden ibaret değildir efendim. FETÖ dediğimiz bu örgüt Türkiye’de diledikleri gibi at koşturmak isteyen dış mihrakların 50 yıl evvel başlattığı çok köklü bir projedir. Ve hakkını vermek gerekir ki son derece de başarılıdır.

        Başarılı olmasa sırf İslami ritüelleri ve terminolojiyi çok iyi bildiği için bu projede kullanılan zavallı ağlak bir imam bunca insanı yıllardan beri peşinden sürükleyerek bugünlere kadar gelebilir miydi? İçine şeytan kaçmış sözüm ona bir imam, o bir lokmacık beyniyle bu örgütü uluslararası çapta iş gören bir seviyeye taşıyabilir miydi?

        Müslüman toplumların olduğu her ülkede, coğrafyada okullar açarak o okulları aracılığıyla sahiplerine bilgi merkezleri oluşturabilir miydi?

        Sözün özü: Bu projenin ne zaman başladığını, kimler tarafından nasıl başlatıldığını, bugün bile hâlâ sahipliğini kimlerin yaptığını çok iyi biliyoruz. Ve bunu sadece biz değil Rusya da çok iyi biliyor. O kadar eminler ki bizdeki birçok siyasinin, danışmanların alenen dile getirmekten çekindiği bu bilgiyi Putin’in bir numaralı danışmanı Dugin hiç çekinmeden söyleyebiliyor. Gazetecilerle görüşmesinde önce Türkiye’ye yeni saldırılar olabileceğine dikkat çeken Dugin sonra da net bir dille diyor ki: “Biz bunların arkasında Amerikalıların olduğunu düşünüyoruz!”

        Aslında bu bir düşünce değil değerli okurlarım... Bu bir gerçek! Ve bazen ben bu gerçekten hareketle bazı şeyleri muhakeme ettiğimde diyorum ki kendi kendime: “Yahu biz, yani Türkiye acaba yeldeğirmenine karşı savaşan Don Kişot gibi miyiz?” Yani acaba biz Pennsylvania merkezli FETÖ denen bu örgütün elebaşı Fethullah Gülen’i Amerika’dan isteyerek falan büyük bir komedinin altına imza mı atıyoruz?

        Diğer Yazılar