Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eğmeğe bükmeye gerek yok! Hakikaten şaşırttı beni MHP Lideri Devlet Bahçeli. Ben şahsen 2 hafta önceki grup toplantısında yaptığı açıklama dolayısıyla başkanlık ve yeni Anayasa konusunda ilk attığı olumlu adımdan çark edeceği fikrine kapılmıştım ama yanılmışım...

        Bahçeli oldukça kararlı ve hidayetli yürüyor. Önceki gün Başbakan Binali Yıldırım ile Çankaya Köşkü görüşmesi sonrasında Twitter üzerinden yaptığı açıklamalar gerçekten de adı gibi devlet aklı taşıdığını gösterdi bize Bahçeli’nin. Son derece samimi ve son derece de yürekli. Partisinin geleceğinin ne olacağını düşünmekten çok Türkiye’nin geleceğine kilitlendiğini bir kez daha ispat etti.

        “Bu sistem yürümüyor... Bu sistem çöktü... Bizim bu sisteme çekidüzen verme sorumluluğumuz var” demese de açık açık dün attığı bir tweet’te, “Sorunun bir parçası değil, çözümün yol başçısı; kaosun mimarı değil, huzur ve düzenin yol açıcısı olamaktan başka bir tercihimiz yok!” diyerek aslında bunu ifade ediyor.

        Sanırım önümüzdeki günlerde başkanlık mevzuunun da içerisinde yer aldığı Anayasa değişikliği konusu Meclis’e gelecek. 330 vekilin onay vermesi halinde de konu milletin önüne getirilecek. Ben bunun nisan ayında olmasını bekliyorum. Ve inanıyorum ki halk da bu değişikliğe çoğunlukla onay verecek.

        Gönül isterdi ki CHP de bu Anayasa oylamasının bir parçası olsun. Dün Başbakan Yıldırım, bir kez daha çağrı yaptı CHP Lideri’ne. “Biz MHP ile yola çıktık! Sizi de aramızda görmek istiyoruz” dedi. Başbakan’ın CHP’yi de bu halkanın içinde görmek istemesinin nedeni elbette ki referandum sonucundan çekinmesinden falan değil. Sonucun “EVET” olacağına yüzde 100 emin Binali Yıldırım. Peki, o halde neden ısrarla CHP’ye çağrısını yineliyor.

        Çünkü Türkiye’nin geleceği adına çok önemli, kritik bir değişim olan Anayasa’nın gerçek bir konsensüsle sağlanmasını istiyor. Diyor ki: “Bakın... MHP geldi, bizim metnimizi aldı inceliyor. Onlar bizim, biz de onların önerilerini pür dikkat dinliyoruz ve elimizden geldiği kadar da ortak bir noktada buluşmaya çabalıyoruz. Bu değişiklik siz razı gelmemiş olsanız bile olacak! O yüzden bırakın inatlaşmayı, siz de aramıza katılın. Ülkenin geleceğine siz de yön veren olarak anılın!”

        Ben CHP yönetimin yerinde olsam, birkaç ay sonra halkın önüne gidecek bu değişiklikte katkımın olması için Başbakan’ın samimice yaptığı bu çağrıya cevap veririm. Konuyu, “Tayyip Erdoğan, tek adamlık, diktatörlük” falan üzerinden görmez, “Türkiye için en güzel yönetim biçimi nasıl şekillendirilir” ilkeliliğinden hareketle kesinlikle bu konsensüse dahil olurum.

        Türkiye Arabistan’laşıyor ama nasıl!

        Benim canım arkadaşım... Anna İlhan... Amerikan vatandaşı aslında ama uzun zamandır Türkiye’de yaşıyor. Kocası bir Türk! Bugüne kadar tanıdığım en tatlı yabancı gelin o! Bir sofrası vardır, “Benim” diyen Türk kadını bile yapamaz! Anna’cığımın öyle bir misafirperverliği, insanlığı, arkadaşlığı var ki, tanıyan herkese, “Nereden, hangi ülkeden, hangi ırktan olduğu önemli değil! İnsan olsun yeter!” dedirtiyor. Ben onu öyle seviyor ve benimsiyorum ki, ona “BACIM” diye hitap ediyorum. O da bana...

        Önceki gün yine bir aradaydık. Zaten ayrılamaz olduk. Trump’tı şuydu buydu derken, konu Türkiye’ye geldi. Türkiye şartlarına falan. Anna yani bacım, İstanbul’daki yabancı kadınlar derneğinin de başkanı aynı zamanda. 650 üyeli bir dernek bu! Kendisi gibi yabancı olan kadınlara adeta mihmandarlık yapıyor. Bir Türkiye âşığı gibi çabalıyor durmadan, Türkiye’deki yabancı kadınlara Türkiye’nin güzelliklerini anlatabilmek için.

        15 Temmuz gecesi telefonları hiç susmamış. Haliyle korkmuş insanlar ve Anna’yı Türkiye’yi bilen, tanıyan biri olarak gördüklerinden sürekli onu aramışlar. “İnsanları sakinleştirmek için sabaha kadar uğraştım” diyor. “Ama bazen öyle şeyler söyleniyor ki uğraşacak hal bulamıyorum kendimde ifadesini kullanıyor. Mesela, aralarından birkaçı Türkiye’nin kış saati uygulamasına geçmemesiyle ilgili demiş ki: “Sebebi Suudi Arabistan’a daha yakın olmak! Türkiye bunun için saatlerini Batı’ya göre ayarlamıyor!” “Bacım”, “Karşımdaki anlamadı ama bunu duyunca ne dedim biliyor musun? Senin bana öğrettiğin gibi... Bir ‘Allah Allah’ çektim ki duyman lazımdı” diyor... Gerçekten de Allah Allah yani... Akıl versin bunlara... Mantık versin... Çünkü 40 gün değil, 40 bin yıl düşünsek aklımıza gelmezdi böyle bir komplo!

        Diğer Yazılar