Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hepiniz biliyorum ki Galatasaray’ın Hakan Şükür ve Arif Erdem ihracıyla ilgili oylama skandalına ve ardından yaşananlara şaşırıp kaldınız. Ben ona şaşırmadım, benim şaşırdığım FETÖ’nün “altın çocuklar”ı oldukları neredeyse 2 yıl evvel kabak gibi ortaya çıkmış olan Şükür ve Erdem’in bugüne kadar üyeliklerinin devam ettiriliyor olması.

        Yemin ediyorum ve tüm samimiyetimle söylüyorum, ben bu iki ismin zaten bir ilişiğinin kalmadığını sanıyordum. Daha doğrusu, ikisinin de ne halt olduğu ortaya çıktıktan hemen sonra ilişiklerinin kesilmiş olduğunu düşünüyordum. Meğer kesilmemiş, meğer dünyanın en sinsi ve Türkiye’nin birliğine, bütünlüğüne kastettiği 15 Temmuz itibarıyla daha da netleşen alçak FETÖ örgütünün futbolcu adamları için Galatasaray hiçbir şey yapmamış bugüne kadar.

        Yahu, bu Galatasaray laikliğiyle, cumhuriyetçiliğiyle, Atatürkçülüğü ile övünç duyduğunu her platformda dile getiren spor kulübü değil miydi? Fethullah Gülen denilen ağlak imam bozuntusu için daha ilk anda, 17/25 Aralık’ta kendini feda eden Hakan Şükür ile kankası Arif Erdem’i postalamak için bugüne kadar ne beklediler!

        Diyeceğim ki, “Bir 15 Temmuz mu yaşanması gerekiyordu bunun olması için?” ama diyemiyorum. Zira o olduktan sonra bile hiçbir şey yapılmamış. O bile kesmemiş Galatasaraylı yöneticileri, bu meşhur iki FETÖ firarisiyle ilgili gerekenin yapılması konusunda.

        Pes diyorum, vallahi pes!.. İyi ki babam görmedi bu rezaleti. Rahmetli şimdi yaşıyor olsaydı, eminim o çok sevdiği, ölesiye bağlı olduğu Galatasaray’ın Fethullah Gülen ve avanesine tavır alma konusunda yanan devrelerine oturup ağlardı.

        AİLE DEĞİL, MAAİLE ŞİRKETİ...

        Sözcü Gazetesi manşetten duyurmuştu önceki gün haberi. Biz de, yani program partnerim Hadi Özışık’la birlikte Habertürk TV’de Medyapolitik’te gündemimize alıp enine boyuna yorumlamıştık.

        İddiaya göre Düzce’de 2014’te belediye başkanı seçilen Mehmet Keleş, amcası Şemsettin Yenersoy, teyzesinin kızı Mesude Özcan ile komşusu ve aile dostu Ali Güney’i belediye başkan yardımcısı yapmış, eşi Gönül Keleş’in yeğeni Emre Kahraman’ı Özel Kalem Müdürü, yeğenlerinden Ferit Girgin’i Destek Hizmetleri Müdürü, Zeynan Karabacak’ı Su ve Kanalizasyon Müdürü, Kenan Güreşçioğlu’nu da Fen İşleri Müdürü olarak atamış.

        Keleş ayrıca, 2 yıl Özel Kalem Müdürlüğü’nü yapan yeğeni Akif Keleş’i de geçen yıl Yazı İşleri Müdürlüğü’ne getirmiş, gelini İlkay Karabulut Keleş’i de basın danışmanı yapmış.

        Hadi demişti ki: “Bence başkanın açıklamasını beklemek lazım yorumlamadan önce. Büyük bir ihtimalle yalan olduğunu söyleyecektir.”

        Karşı çıkmadım. Hatta bilakis Hadi’ye katıldığımı da belirttim, zira iddialar cidden inanılacak gibi değildi. Olamazdı yani böyle bir şey. Ama olabiliyormuş. Dün Başkan Keleş’in açıklaması sayesinde olamayacakların da olabileceğini görmüş olduk.

        Başkan haberde adı geçen akrabalarının, komşularının falan Düzce Belediyesi’nde çalıştığını kabul etmiş. Aile değil, maaile belediyeyi ele geçirmişler. Fakat bunda başkanın hiç suçu yok. Zira tamamı akrabası ve eşi dostu tarafından doldurulan kadrolar, o belediyeye başkan olmadan önce gerçekleşmiş.

        Yani işin esası, doğrusu, başkan aileyi belediyeye yerleştirmemiş... Belediyede çalışan aile ve akrabalar, Keleş’i belediyeye başkan yapmışlar.

        Fıkra gibi değil mi?

        SON ANKET KULİSİ

        Başbakanlık düzenli olarak anket yaptırıyor profesyonel bir araştırma şirketine. Ben de bir biçimde, kaynaklarımı zorlayarak ulaşıyorum bu sonuçlara. 15 günlük periyotlarla yaptırılan bu anketlerin sonuncusu dün ulaşmış Başbakanlık’a.

        Gerçekten de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi “Evet”ler tırmanışa geçmiş değerli okurlarım. Bir önceki ankete göre “Evet” oyları 2 puan artmış görünüyor. Yurtdışı oylarıyla birlikte yüzde 54 olan “Evet” oyu, yüzde 56’ya çıkmış...

        Doğru mu göreceğiz efendim...

        Diğer Yazılar