Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Anayasa'da somut değişikliğin ilkini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisine üye olmasında gördük. İkincisi de yargıda olacak önümüzdeki günlerde.

        Yeni sisteme göre Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun adı da, üye sayısı da, üye yapısı da değişiyor. Şu anda HSYK olarak yani “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu” olarak bilinen kurulun adı, değişikliğe göre bundan böyle HSK, yani “Hâkimler ve Savcılar Kurulu” olarak anılacak. Ve bu yeni kurul 13 üyeden oluşacak.

        Peki bu kurul kimlerden ve nasıl oluşacak?

        FARKLI GÖRÜŞLER

        Şöyle: Başkanı Adalet Bakanı olan kurulun diğer doğal üyesi de Adalet Bakanlığı Müsteşarı olacak.

        Yeni kurulun 3 üyesi birinci sınıf olup birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adli yargı hâkim ve savcılar arasından, 1 üyesi de birinci sınıf olup birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idari yargı hâkim ve savcılar arasından Cumhurbaşkanı’nca belirlenecek.

        Yani özetle Cumhurbaşkanı yasada belirtilen özellikleri haiz yargı üyelerinden istediği 4 kişiyi yeni HSK’ya atayabilecek.

        Yargıtay üyeleri kendi aralarından seçtikleri 3 ismi, Danıştay’da 1 ismi kurula verebilecek. Geriye kalan 3 kişi ise Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından seçilecek.

        Kanun bu... Umarım bu seçimler ya da tercihler gerçekten mevcut yapıyı aratmayacak, ah vah dedirtmeyecek şekilde olur.

        Bilmiyorum tekrar etmeme gerek var mı, ama yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, “kuvvetler ayrılığı” ve “hukuk devleti” ilkelerinin korunması açısından çok önemlidir.

        Endişem şu: Yeni kurulun, yani adı HSK olacak yapının yeni sisteme paralel olarak siyasileşmesi.

        Altını kalın kalın çizerek belirtmem gerekiyor ki yeni kurulda da kesinlikle mevcutta olduğu gibi farklı görüşler yer almalı, aksi takdirde denge kaybolur ve biz bu işin içinden çıkamayız! O nedenle seçimi Cumhurbaşkanı, Yargıtay veya Meclis, kim yapacak olursa olsun bu kurulun üyelerinin tek bir siyasi gücün kontrolünde olmasına kesinlikle izin vermemelidirler. Eğer tercihler tamamen siyasi bakış açısından hareketle yapılırsa bakın söylüyorum, bu durum HSK’yı kamuoyu nezdinde tartışmalı hale getirir.

        LİYAKAT SAHİBİ

        Kim aday olur onu da bilmiyorum, ama hangi görüşe, hangi siyasi anlayışa sahip olursa olsun yeni kurul üyelerinin kesinlikle evrensel hukuk ilkelerini benimseyen, liyakat sahibi, hak edecek isimlerden oluşması Türkiye’nin iç dengeleri, toplumsal uzlaşısı açısından bir zorunluluktur.

        Bu zorunluluktan hareketle tercihler yapılmalı ve yeni kurula siyasilerden bağımsız kararlar alabilen insanlar üye seçilmelidir.

        Özellikle Meclis tarafından seçilecek 3 üyenin tartışmaya mahal vermeyecek isimlerden oluşmasnın çok ama çok sağlıklı bir yol olacağını şimdiden söylemeliyim. Meclis’te AK Parti çoğunluğu var diye seçilecek kişilerin sadece AK Partili olup olmamasına, AK Parti’nin emirlerine uyacak olup olmamasına bakılarak seçim yapılırsa yargı çok ağır darbe alır bu tercihlerden.

        FETÖ’nün vaktinde yığınak yapıp adeta karargâhı haline getirdiği ve Türkiye’ye ağır hasarlar verdiren o eski HSYK’lı günlere hiçbirimizin dönmek istemeyeceğinden emin olarak ben böyle bir şeyin gerçekleşeceğine inanmıyorum ama yine de ufaktan ufaktan bu işin muhataplarını uyarmak istiyorum.

        Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı hepimiz için büyük bir kârdır, bunu sakın unutmayalım!

        Diğer Yazılar