Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BU hafta sonu 36’ncısı gerçekleşecek CHP kurultayında kimin aday olup olmayacağı hemen hemen belli oldu gibi. Sonradan bir sürpriz olmazsa eğer, iki aday var bu defa da. Biri mevcut Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, diğeri ise Yalova Milletvekili Muharrem İnce. Biliyorum şimdi bazılarınız bu cümleleri okur okumaz, “Peki Ümit Kocasakal? Onu niye saymıyorsun! O da ‘Adayım’ demedi mi?” diyecek.

        Sevgili okurlarım... Haklısınız. Evet. Kocasakal günler öncesinden CHP Genel Başkanlığı’nı arzuladığını söyledi ama CHP’de bu işler arzulamakla olmuyor. Kocasakal’ın genel başkanlığı alması için önce aday olması gerekiyor. Aday olabilmesi için de 120 delegenin imzasına muhtaç. O imzaları almadan bırakın aday olması, kurultayda çıkıp bir konuşma yapması ve hatta görüntü vermesi bile mümkün değildir.

        Peki Ümit Bey alabilir mi 120 delegeden imza?

        Samimiyetle söylüyorum çok iyi olurdu. En azından az da kalmış olsalar partideki Kemalist ideolojiyi savunan kesimin sözcüsü olarak bir konuşma yapmasını şahsen ben çok isterdim, ancak edindiğim izlenime göre şu an için öyle bir şansı yok. Haaa, eğer kurultay günü 120 imzayı alıp aday olma şansını elde ederse de büyük sürpriz olur bu partililere, şimdiden söyleyeyim.

        Ben bu yarışın Kılıçdaroğlu ve İnce arasında geçeceğini varsayıp olasılıkları da bu iki isim üzerinden sizlere anlatmak istiyorum. Dün aldığım en son bilgiye göre Muharrem İnce 220 delegenin imzasını alarak adaylığını kesinleştirmişti. Kurultay gününe kadar bu sayı daha da artabilir. Dolayısıyla İnce’nin güçsüz bir aday olduğunu söyleyenlere pek aldırış etmeyin siz. Bu kez güçlü giriyor seçime Muharrem Bey. Ama sonunda kazanan o olur mu, işte orasını tahmin etmek zor şu anda. Çünkü CHP delegasyonu değişiktir. Renk vermezler son ana kadar. Yani ne yapacakları belli olmaz. Fakat bu seçim başka bir seçim olacak ona eminim. “Yine sonunda Kılıçdaroğlu kazanır” lafının ben bu defa şaşabileceğini düşünüyorum. Zira şunu görüyorum; CHP delegeleri de, tabanı ve seçmeni gibi yılmış kaybetmekten. Yılgınlık korkunç bir seviyede. Ve bu yüzden de yeni bir heyecan arayışında insanlar. Belki bu heyecanı istenildiği gibi yaratacak bir isim değil Muharrem İnce ama bir umut. Alternatifsizlikten kaynaklanan bir umut. O nedenle ben şans veriyorum kendisine. Kazanabilir yani. Kazanmasa bile zorlar. Çok az bir farkla kaybeder, ki bu da Kılıçdaroğlu açısından memnun edici bir tablo oluşturmaz. Çünkü böyle bir tablo eski gücünü ve etkisini yitirdiğinin kanıtı olur.

        Bu arada bir iki sayı da vereyim sizlere. Kılıçdaroğlu’na yakın kaynaklarıma göre Muharrem İnce’nin 400 oyu geçmesi bile mümkün değil. Onlar öyle bakıyor meseleye ama yanılıyorlar, çünkü İnce’nin kaynaklarına göre de en kötü haliyle bile İnce bu rakamı geçiyor. Ki ben de aynı şeyi düşünüyorum zira geçen seçimde zaten 415 oy almıştı ve o seçimde de 179 delegenin imzasıyla aday olmuştu. Bu sayılara bakılarak bile İnce’nin bu kez sürpriz yapabileceğini görmemek biraz şapşallık olur. Dedim ya, CHP delegesinin ne yapacağı belli olmaz! Bu cumartesi Ankara’da yapılacak seçimi geçtiğimiz hafta yapılan Galatasaray Kongresi’nin sonucu gibi okumak durumunda kalabiliriz. Her şey mümkün yani. Her türlü olasılık...

        ************

        EKİM ALPTEKİN’DEN AÇIKLAMA VAR...

        BİR önceki yazımda Gezi Olayları döneminde muhalefetin sesini ve düşüncesini yansıtmak maksadıyla kurulan CHP’nin televizyonu konusunu hatırlarsınız. Sonradan iktidara ezeli düşmanlık yapan FETÖ ile ilişkili gazeteci ve yazarların atlarını koşuşturduğu ekrana dönüşen ARTI BİR TV’yle bağlantısı olduğu iddia edilen işadamı Ekim Alptekin aradı. Alptekin’i ben de herkes gibi geçmişte bir meslektaşımızla yapmış olduğu evlilikten dolayı tanırım. O dönem Sabah’ta birlikte çalıştığımız Aslı Aydıntaşbaş’la hayatını birleştiren Alptekin’i oradan biliyoruz. İkinci kez adını, geçtiğimiz aylarda Amerika’da bir mühim davada adı geçince duymuştum. Şu meşhur Flynn Davası’nda. Yazımda adına atıfta bulunduğum Alptekin, vatandaşı olduğu Hollanda’dan aradı. Ve hakkında anlatılanların doğru olmadığını aktardı.

        Neydi bu iddialar? CHP’li Erdoğan Toprak’ın muhalif gazetecilerin kurduğu televizyonuna destek çıkmak gayesiyle TV’nin başına getirdiği Altan Ertürk adlı kişinin, gazetecilerle yaptığı bir toplantıda Ekim Alptekin’in de bu işin arkasında olduğunu ve finansal olarak destek vereceğini söylemesiydi. Alptekin, finansal desteği doğruluyor ancak bu desteğin doğrudan olmadığını, reklam nedeniyle olduğunu belirtiyor. Onun söylediklerini aynen aktarıyorum değerli okurlarım:

        “O dönemler EA Gayrimenkul adlı bir şirketim vardı ve o şirketimin ortaklarından biri de Mustafa Karasu adlı kişiydi. İddialı bir şirketti ve büyük bir reklam bütçesi ayırmıştık. 120 milyon TL. Şu anda görüşmediğim, sonradan ortaklığımızın bozulduğu Mustafa Karasu bu bütçenin bir bölümünden Artı Bir TV’ye de reklam vermişti. Hiç ilgim olmadı. Sadece bir kez gittim televizyona, bir daha kapısından geçmedim. Zaten sonradan işin içine Can Dündar’ların filan girip 17/25 Aralık Darbe Girişimi’ne alenen destek verdiklerini öğrenince ortağıma ‘Kapatın bu televizyonu’ dedim.”

        Not: Her şeyi anladım da, Ekim Bey’in ilgisi dahi olmadığı, sadece ortağının alakasının olduğu bir televizyonun kapatılmasıyla ilgili talimat vermesini anlayamadım. Hikâyenin birçok yeri tuhaf ama orası bayağı tuhaf geldi bana.

        Diğer Yazılar