Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        29 Ağustos akşamı Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosunda çok önemli ve çok güzel bir gösteriye gittim.

        Öyle bir gösteriydi ki, değerli oyuncu Fırat Tanış’ın performansıyla kimlerle beraber olmadım ki! Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Karacaoğlan, Nesimi, Aşık Veysel, Hacı Bektaş-ı Veli hepsi oradalardı.

        Fırat Tanış, tüm izleyenleri oyunculuk büyüsü ile yüzlerce yıl gerilere götürdü, hem de hiç fark ettirmeden. İki saate yakın sahnede kalan oyuncu, inanılmaz enerjisi ve oyunculuğu ile tüm salonu etki alanına aldı.

        TÜRKÜLÜ SEYİRLİK

        Tiyatroda tek kişilik oyunların ne kadar zor olduğunu hepimiz biliriz. Bir kişinin, yüzlerce izleyicinin dikkatini dağıtmadan izlemesini sağlamak gerçekten çok zor olsa gerek. Ama Fırat Tanış, sahnede tek başına ilgi odağı olmayı devam ettirebilen nadir sanatçılarımızdan. Usta oyunculuğunun yanı sıra müzik yeteneğinden de söz etmem gerek. Gösteride, sanatçının söylediği türkülerde sağlam sesi ve tarzı ayrıca övgüye değer.

        Onu izlerken öyle bir kaptırmışım ki, kendimi onun söylediği türkülere eşlik ederken buldum. Çevreme dikkat edince herkesin benim gibi türkülerin ve oyunun havasına tam girdiğini, türkülere sessizce eşlik ettiklerini fark ettim.

        En son türkü, salondakilerin eşlik etme isteklerini fark eden değerli sanatçının salonu yönlendirmesiyle izleyicilerce birlikte söylendi. Oyun bittiğinde müthiş duygularla doluydum, geçmişimin onuru kaplamıştı ruhumu, içimde ülkemde her şeyin düzeleceğine dair umudum yeşermişti.

        Oyundan Fırat Tanış’ın repliğinden bir kaç alıntıyı sizlerle paylaşmak istedim.

        Bir gün bir adam çıktı önüne büyük dedem Abdal’ın, dedi ki, her şey sensin her şey sendedir kabul ama bu, kibir vermez mi sana? Kibir en büyük günahlardan biri sayılmamış mıdır?

        Abdal dedi ki, vermesine verir elbet ama kendini bilen, hakkı adaleti bilen kimse, kibir nedir bilmez. Kibrin cezbine kapılmaz kendini bilen. Bir düşün ne çok şey arıyoruz bir ömür boyu, ne çok hırs, ne çok üzüntü, sıkıntı, korku, telaş, endişe... Peki, buldun mu aradığını? Ne aradın?

        Hararet nardadır, sacda değildir/keramet baştadır tacda değildir/

        Her ne ararsan kendinde ara/Kudüs’te Mekke’de Hac’da değildir. (Hacı Bektaş-ı Veli)

        Bu türkülü oyunun yazarı ve yönetmeni Prof. Dr. Semih Çelenk harika bir eser yaratmış. Senarist, yönetmen ve oyuncu uyumu sahneye öyle bir yansımış ki, izlemekten böylesine zevk alacağımız bir anlatı ortaya çıkmış.

        TÜRKÜLERİN ÖYKÜLERİ

        Bin cefalar etsen almam üstüme oy/ gayet şirin geldi dillerin dostum oy/

        Varıp yad ellere meyil verirsen oy/ gış ola bağlana yolların dostum/

        Dostum dostum/dostum dostum/ gelsene canım (Ali Sultan)

        Beni hor görme gardaşım/sen altınsın ben tunç muyum?

        Aynı vardan var oluşuz/sen gümüşsün ben saç mıyım? (Aşık Veysel)

        Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün/dünya kadar malın olsa ne fayda ( Kul Himmet)

        Oyunu, bu kısacık köşemde sizlere bu kadar anlatabildim, herkesin görmesi gereken bir türkülü seyirlik. Emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum ve oyunun tarihlerini yine yazıyorum.

        13 Eylül Balıkesir Altınoluk Amfi tiyatro

        14 Eylül Balıkesir Ayvalık Amfi tiyatro

        15 Eylül Seferihisar Sığacık Kaleiçi

        16 Eylül Çeşme Alaçatı Amfi tiyatro

        17 Eylül Kuşadası Amfi tiyatro

        Diğer Yazılar