Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Birey ve toplum bilinci ile bizlere düşen, zengin Anadolu Kültürü’nü koruyup saklamak, gelecek kuşaklara aktarmak, dünyaya çağdaş formları ile tanıtmaktır.

        Halk Kültürünü Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürü olarak görev yaptığım dönemde bu konuda çalışmalar yaptım.

        Kültür Bakanlığı’nın çok önemli bir birimi olan bu genel müdürlüğün kuruluş amacı folklor araştırmaları yaparak elde edilen yazılı, sözlü, işitsel ve görsel bilgileri toplamak, arşivlemek, yayına dönüştürmek, gelecek kuşaklara aktarmak. Şu anda Türkiye’nin en önemli Halk Bilim arşivine sahip bu genel müdürlüğün 90 yıllık araştırmaları sonucu elde edilen on binlerce belgeden pek çok bilim insanı, konu ile ilgili kişiler, öğrenciler yararlanmaktalar.

        Gelişmekte olan ülkelerde ortak kültürlerin korunması, saklanması ve gelecek kuşaklara aktarılması sorunu 2002 yılında İstanbul’da UNESCO’ ya bağlı ülkelerin Kültür Bakanlarının katıldığı uluslar arası toplantıda tartışıldı.

        Kültür Bakanları 3. yuvarlak masa toplantısının teması ‘Soyut Kültür Mirası’ idi.

        Soyut Kültür Mirasının ulusal ve evrensel düzeyde derlenmesinde, sınıflandırılmasında, irdelenmesinde, değerlendirilmesinde, tüm teknik olanaklarla belgelenmesinde, korunmasında, tanıtılmasında, bunlara ilişkin toplum bilincinin geliştirilmesinde, uluslararası işbirliğinin koşulları tartışıldı. Bu çok önemli toplantının ardından, alınan kararlar doğrultusunda da Anadolu soyut kültür mirasının bazı ürünleri Unesco korumasına alınmaya başlandı.

        İlmek ilmek Anadolu

        Ulusal Kültürümüzün, Kültür Bakanlığı’nın sorumluluğunda olduğu dönemde Halk kültürümüze gösterilen duyarlılığa ‘ Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da sahip çıkacağına inanmak istiyorum. Popüler kültürün geleneksel kültürü böylesine tehdit ettiği bu dönemde, geçmiş kültürümüzün mutlaka korunması ve tanıtılması gerekiyor.

        Her somut kültür mirasının arkasında soyut kültür vardır. Örneğin kilimlerimizi ele alırsak, üzerlerindeki motiflerin bir duyguyu, toplumun geleneklerini anlattıklarını görürüz. Anadolu kilimciliği 8 bin yıllık bir gelenektir, kökeni neolitik çağlara dayanır. Bu gelenek sürdürüldüğü için de şu an doruğa ulaşmıştır. Dikkat edersek, kilimlerde kullanılan motifler genellikle halıda, çinide, mermer ve tahta oymacılığında kullanılanların aynıdır. Kilimlerin motifleri yaşanılan çağın özelliklerinin yanı sıra yörenin gelenek ve göreneklerini, dokuyan kişinin beklenti ve ümitlerini anlatır.

        Aynı iğne oyalarında olduğu gibi, halıda, çinide, mermer, taş ve tahta oymacılığında olduğu gibi. Ayrıca bu motiflerden hareketle dünyanın ilk dönemlerin den kimlerin nereden göç ettiğine kadar bilgi alabiliriz. Örneğin Kızılderililerde de benzer motiflerin kullanılıyor olması bazı araştırmaları gerekli kılmıştır. Yeni Dünya düzeninde bu bilgilerin önemi tartışılamaz. Anadolu kadınının bir ifade biçimidir. Değerli okurlarım Anadolu Kültürü konusuna bir sonraki yazımda devam etmek üzere mutlu kalın.

        Diğer Yazılar