Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başlık “Festival biterken” ama siz bu yazıyı okurken 29. Uluslararası İzmir Festivali bitmiş olacak.

        Uzun ve yorucu bir çalışmanın sonunda 26 Mayıs Salı gecesi AASSM’de unutulmaz Riccardo Muti & Luigi Cherubini Orkestrası konseri ile başlayan Festival bu akşam (2 Temmuz Perşembe) Cenevre Büyük Tiyatrosu Balesi’nin gösterisi ile bitiyor.

        Evet, zaman çabuk geçiyor. Elimiz, ayağımız, her şeyimiz Kadir Ateş ağabeyimiz, her yıl çalışmaktan bunalıp, yorgunluktan yıkıldığımız açılış konseri hazırlıkları sırasında yılların verdiği tecrübeyle; “Başladı mı biter. Nasıl bittiğini anlamayacağız” bile diyerek bize gayret verir.

        BİTİYOR İŞTE

        Başladı ve ardından pek çok güzel an bırakarak bitiyor işte.

        Uluslararası İzmir Festivali’ni başladığı günden 14. festivale kadar bir gazeteci ve dinleyici olarak izledim.

        14. festivalde işin mutfağına geçtim. Bir etkinliği sadece dışarıdan izlemek başka, içinde çalışmak başka duygular yaratıyor.

        Bir gösteri asla sahnede gördüğünüz kadar değildir. O sanatçının ya da topluluğun o sahneye çıkabilmesi için ardından pek çok kişinin emeği vardır.

        Sanatçı sahne üzerinde alkışı alır ama gerçek sanatçılar her zaman orada bulunmasını ve o alkışı almasını sağlayanlara minnetini bir şekilde gösterir.

        mutluluk verici

        Bunlar işin mutluluk verici taraflarıdır. Etkinliğin ardından çıkan güzel bir yazı, bir dinleyicinin etkinlik mekânını terk ederken esirgemediği bir teşekkür sizi sevindirir, yorgunluğunuzu unutturur.

        Her işte olduğu gibi üzücü yanları da olur tabii.

        Örneğin her şeyin aksaksız yürüdüğü bir konserde program kitapçığı eline geç ulaşan bir seyirci, “Ay organizasyon berbat” diye çemkirebilir yüzünüze.

        O anda “Giriş kapısından beri neredeyse her adımda program vardı. Aklın neredeydi de almadın” diyemezsin, üzüntünü içine atarsın. Sonra müziğin yarattığı büyülü ortamda, “böyleleri olmasa, iyilik ve güzellikten anlayanların kıymetini göremezsin” diye düşünüp kendini tedavi edersin.

        29. Uluslararası İzmir Festivali bale dünyasının büyük isimlerinden Cenevre Büyük Tiyatrosu Balesi ile sona eriyor ama ondan önceki son iki konser çok hareketli ve eğlenceliydi.

        Dinleyiciler öyle çok eğlendiler ki hepimiz Festivalin tüm yorgunluğunu unuttuk gitti. Orquesta Buena Vista Social Club konseri için çok yazıldı çizildi. Sevgili Dost Nihat Demirkol’un da dediği gibi konser “tarihe not düşmek” demekti.

        1 Temmuz gecesi İzmir Ekonomi Üniversitesi Açıkhava Gösteri Merkezi’ndeki The Soul Rebels Brass Bend Konserinde de eğlence doruğa çıktı.

        Dinleyenlerin hiç birinin yerine oturmadığı dans ve coşkuyla geçen bir konser oldu. Bu koyu renk Amerikalılar, hele de caz müziğinin doğum yeri New Orleans’tan geliyorlarsa eğlenmeyi ve eğlendirmeyi çok iyi biliyorlar.

        Bu gayret ve sevgileri de onları ve performanslarını benzersiz kılıyor, festivalin unutulmazları arasına yazılmalarını sağlıyor.

        Diğer Yazılar