Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hayal kurmak, bir şeyleri önceden planlamak güzel tabi. Hayatı yaşanır kılıyor. Ama her zaman koşullar sizin programladığınız gibi olmuyor.

        Bir hafta izin kullanıp inzivaya çekilme planım gerçekleşmedi örneğin. Annemin ani rahatsızlığı beni evden çıkardı.

        Ardından oğlumla birlikte Kemeraltı’nı yeniden keşfettim diyebilirim. Bu keşif eski bir dostla buluşmak gibiydi.

        Her ne kadar çocukluğumun Kemeraltı’sında karşılaştığım insanlar artık yoksa da bu eski çarşı, geçmişinin olanca soyluluğu ile İzmir’e bambaşka bir değer katıyor.

        Değişenler sadece Kemeraltı’ndaki insanlar değil. Aynı mahallede oturduğunuz, komşum deyip hatır saydığınız insanlar da değişti. Sevgisizlik alıp başını gitti.

        Sevgi boşluğunu insanlar maddiyatla doldurmaya kalktıkça o boşluk büyüdü ve bu günlere geldik.

        Yüzlerce insanı göz kırpmadan katledebilenler, onlara alkış tutanlar, dünyada onca yoksulluk, keder, kıyım ve katliam varken acıyı sadece kendi başlarına geldiğinde fark edenler, doğuda olsun, batıda olsun bedeli masum sivillere ödetenler bu sevgisizliğin eseri bence.

        Sevgisizlik öylesine içimize işlemiş ki çoğu kez belirtilerine sessiz ve tepkisiz kalıyoruz.

        Bu tepkisizlik karşı tarafın güçlü olduğunu düşünmesine ve zulmünü artırarak sürdürmesine neden oluyor.

        KULÜBELER KALDIRILDI

        Sonra da artan şiddet ve zulüm karşısında, sanki oluşmasında hiç payımız yokmuş gibi şaşırıp kalıyoruz, büyük şoklar yaşıyoruz.

        Görünen köy kılavuz istemez derler. Köy görünürken görmemezlikten gelip sonrasında şaşırmak da insanoğluna özgü bir davranış olsa gerek.

        Bütün çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği mahallem Göztepe’de yeni insanlar türedi.

        Kendilerinden başka hiçbir canlıya tahammül edemeyen bu kişiler (maalesef Göztepeliler diyemiyorum), evsiz bir adamı yıllarca karda kışta yağmurda, aşırı sıcakta zarar görmesin diye el bebek gül bebek bakan mahallemizin geleneklerini ve muhtacın yardımına koşmayı gerektiren Göztepelilik ruhunu hiçe sayıp üç gariban sokak köpeğinin kulübelerine taktı.

        Bağrış, çağırış, şikayet, kış için onarılıp temizlenen kulübeleri kaldırtmayı başardı.

        Umarım bu büyük başarılarının zafer sarhoşluğu ile memnun ve mesutturlar.

        Bu arada yapacak bir sürü iş dururken gelip, içinde uyuyan köpekleri tekme tokat çıkartıp kulübeleri kaldıranlara ne demeli bilemeyeceğim?

        Görünüşte işlerini yapıyorlar tabii de yapılmayan ve ya yapılamayan onca iş dururken bu da neyin nesi demezler mi adama?

        BİZ ONLARI SEVİYORUZ

        Kimseye zararı olmayan ve yıllardır aynı yerde yaşayan köpeklerin oradan ayrılmaları söz konusu değil.

        Onları istemeyenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Şikâyet edenlerin hakları varsa, mahallenin maskotu olmuş köpekleri isteyenlerin, seve isteye besleyenlerin de hakları var.

        Sosyal paylaşım sitelerinde gerçek Göztepeliler konuyla ilgili fikirlerini paylaşıyorlar ve haklarını kullanmakta da kararlı olduklarını belirtiyorlar.

        Evet, köpeklerimizi seviyoruz ve kış yaklaşırken kulübelerini de geri istiyoruz.

        Çoğu zaman tersi gibi görünse de inanç ve sevgi her zaman kazanır.

        Diğer Yazılar