Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumhuriyet Bayramı en sevdiğim bayram diyebilirim. Okul yıllarında sınıfımızı bayraklarla donatırdık. İzmir Özel Türk Koleji’nde okurken 29 Ekim kutlamalarında resmi geçide katılacak öğrenciler arasına seçilmek her zaman büyük bir onurdu.

        Haftalarca çalışırdık. Bandomuzun önderliğinde bir askeri birlik disiplininde uygun adım yürürdük. Okulumuzun en iyi sporcuları, en gösterişli kızları ve erkekleri bayrak-flama takımını oluştururdu.

        Formalarımız tertemiz, ütülü olur, beyaz eldivenlerimizi takardık. Erkek öğrencilerin kepleri de olurdu. Her zaman en çok alkışı alır, bayram ertesindeki ilk bayrak töreninde öğretmenlerimizin övgüsünü kazanırdık. Kısaca Cumhuriyet Bayramı, neşe ve coşkunun yanı sıra en çok da bayrağa saygı demekti.

        ÖZEN GÖSTERİLİRDİ

        O günlerde de evler bayraklarla donatılırdı. Evimizin cumbasına astığımız kocaman bir bayrağımız vardı. Uçup kirlenmemesi için annem uçlarına ufacık örme ilikler yapmıştı. Bayrağımızın yırtılıp kirlenmemesi için kırmızı ince bir iple kapı demirlerimize bağlardı. 28 Ekim öğle saatlerinde asılan bayrak, bayramın bittiği 30 Ekim akşamı hava kararınca toplanır, temizlenip özenle yerine kaldırılırdı.

        Şali kumaştan (tiftikten yapılmış kumaş) harika bir bayraktı. Taşınırken çalındı. Sanırım gösterişli kutusu bayrağımızı daha cazip bir hale getirmişti. Kaybolduğunda ailece çok üzüldüğümüzü hatırlıyorum.

        Bayramlarda bütün balkonların, sokakların bayraklarla donatılması çok güzel bir görüntü yaratıyor. Ancak ne yazık ki bir kez asılan bayrak nedense bir daha kaldırılmıyor. Günlerce, haftalarca asılı unutuluyor.

        Yağmura, rüzgâra, güneşe maruz kalıyor. Kirleniyor, yırtılıyor, rengi kayboluyor. Ama yine de orada kırışmış buruşmuş, kirlenmiş olarak asılı tutuluyor.

        Yatak çarşaflarına bile daha duyarlı davranıyor insanlar, aylarca astıkları yerde bırakmıyorlar. Ama bayrak söz konusu olunca bu duyarlılık nedense yok oluyor.

        BALKONDA UNUTULMASIN

        O zaman akla, “Niçin Bayrak asıyorlar” sorusu geliyor. Eğer bayrağı bağımsızlığımızın sembolü olarak görüp asıyorlarsa, niçin astıkları yerde unutuyorlar? Bağımsızlık sembolünün kirlenmesi, yırtılması, rengini yitirmesi bir anlam ifade etmiyor mu? Böyle davranarak nasıl ‘ülkemi, bayrağımı seviyorum’ diyebiliyorlar? Pazartesi sabahı işe giderken yine balkonlarda unutulmuş pek çok bayrak vardı. Rüzgârlı hafta sonunda pek çoğu balkon demirlerine dolanmıştı.

        Konak’a yaklaşırken bir pencerede unutulmuş, güneşten rengi pembeye dönmüş, ay yıldızı kararmış bayrağı görünce içim burkuldu yine. Küçük yaşlarda bayrağımızın kutsal olduğu öğretildi bize. Aynı Kuran-ı Kerim gibi bayrak da belden aşağıda bir seviyeye bırakılamazdı. Kirli ellerle tutulmazdı. Çekilip indirilmesinin kuralları vardı. Ve bu kurallara uymaz, bayrağımıza gerekli saygıyı göstermezsek onu hak etmiyoruz demekti. Ne yapmalı da bayrak sevgisinin sadece onu balkona asıp sonra da unutmak olmadığını tekrar hatırlatmalı?

        Diğer Yazılar