Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bugün ne yazacağıma karar veremedim. Aslında konu çok. Ancak bu köşede hüzünlü, umutsuz yazılar yazmak istemiyorum.

        Eğer çevrenize biraz depresif bir bakış acısıyla bakarsanız on-on beş dakika içinde ‘aman tanrım, hala ne diye yaşıyorum ki ben’ moduna gelmeniz işten bile değil.

        Öncelikle büyük bir hoşgörüsüzlük, sevgisizlik hâkim.

        Cahillik, kelimelerle anlatılamayacak boyutlarda ve her geçen gün de artıyor. Neredeyse hiçbir işin başında o işi bilen, severek yapan birileri yok. Otobüs şoföründen banka müdürüne, doktorundan odacısına herkes işinden şikâyetçi.

        Eh, her sabah işine ‘lanet olsun, yine işe gitmek zorundayım’ zihin yapısıyla gelen insanlardan ne beklenir. Başarısızlık ve verimsizlik söz konusu olduğunda da suçlu her zaman bir başkası. Kimse dönüp de kendine bakmıyor.

        UMUTSUZLUK YAKIŞMIYOR

        Burada mutsuz, iç karartıcı yazılar yazmayacağım dedim ama işte bakın insan kendini kaptırınca iş uzayıp gidiyor. Ama en karanlık geceden sonra bile güneş doğar. Umutsuzluk insana yakışmıyor. Umut olmazsa ilerleme adına, medeniyet adına bir yerlere varmak mümkün değil.

        Her zaman çok şanslı bir insan olduğuma inandım. Belki bu yüzden umudun peşinde koşmak benim için daha kolay. İnandığım bir şey de insanın kendi mutluluğunu kendisinin yaratabileceği.

        Her sabah sokağa gülen bir yüzle çıktığınızda karşılığında sıcak gülümsemeler bulabilirsiniz.

        Son zamanlarda manava, çaycıya, taksi durağındaki şoförlere, durakta beklediğim insanlara gülümsüyorum ve günlerinin aydın olmasını diliyorum.

        GÜN AYDINLANMADI

        Gerçi henüz güneş doğmadan sokağa çıkıp, insanlara günaydın demek biraz garip oluyor. Geçenlerde yaşlı bir hanım, sanıyorum romatizma ağrıları fazlaydı, günaydınıma “gün aydınlanmadı ki daha” cevabını vermişti.

        Sonra söylediği kendisine de garip geldi, gülmeye başladı. Ortam yumuşadı. Her sabah erkenden fizik tedaviye gidiyormuş.

        Tedavi sırasında insanın ağrıları artıyor, tecrübeyle sabit, biraz asık suratlı olması çok normal.

        Sonuçta o bir hanımefendi ve terslik yaptığında bunun ince bir davranış olmadığını fark edip telafi yoluna gitti.

        Dün otoparkta kedilerimi beslerken seslendi; “Günün aydınlandı mı?” diye. Ben de onu öyle neşeli görünce günümün aydınlandığını güneşe gerek olmadığını söyledim. Benim günüm onun sayesinde iyi başladı, umarım onunki de iyi geçmiştir.

        Diğer Yazılar