Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir’de Mart ayını farklı kılan olaylardan biri de Uluslararası İzmir Kukla Günleri’dir. Kısa sürede çok yol kat eden, kukla tiyatrosu alanında İzmir’i dünyanın sayılı kentlerinden biri haline getiren Uluslararası İzmir Kukla Günleri bu yıl on birinci kez seyircisini kucaklıyor.

        Son birkaç yıldır, İzmir Avrupa Caz Festivali ile Uluslararası İzmir Kukla Günleri’nin açılışı aynı güne rastlıyordu. Böylece kentin bu önemli sanat olayının açılışına katılmaktan mahrum kalıyordum. Gösteriler de çakıştığı için hiçbir gösteriyi izleyemiyordum. Kuklaları seven birisi için üzücü bir durum tabii. Ancak bu yıl açılışları çakıştırmamayı başardık. Böylece 11. Uluslararası İzmir Kukla Günleri’nin açılışına katılma fırsatını yakaladım.

        Bir gün önceki Festival açılışımızın yorgunluğuna rağmen DEÜ. Sabancı Kültür Sarayı’ndaki törene katılmak benim için çok keyifli oldu. Üstelik bu konuda yalnız olmadığımı da biliyorum. Sevgili Gürol Tonbul ve Festival Direktörü Sevgili Selçuk Dinçer’in sıcak, samimi, doğal ve esprili bir sahne şovuna çevirdiği ödül töreninin ardından çok güzel, çok özel, bir o kadar sarsıcı ve etkileyici bir açılış oyunu seyrettik. İzleyemeyenlere anlatması biraz güç olabilir. Hata yapmamak ve anlaşılır olmak için sade bir anlatım yolu seçelim ve anlatmayı deneyelim.

        bazı ipuçları vermişti

        Berlin’den gelen Dirty Granny Tales, “Didi’nin Oğlu” adlı 60 dakikalık bir performans sundu. Ama ne performans. Bir gece önce 24. İzmir Avrupa Caz Festivali açılışında Sevgili Selçuk bazı ipuçları vermişti. Bu nedenle beklentim yüksekti. Beklediğimin kat kat fazlasını bulduğumu söylemeliyim. Gerçi konu bana biraz sert geldi. Didi’nin Oğlu’nu izlemek bitter çikolata yemek gibiydi diyebilirim.

        Dirty Granny Tales müzisyenleri sahneye bana Japon Kabuki Tiyatrosu’nu hatırlatan çok ilginç makyaj ve kostümlerle çıktı. İpleri yukarıdan çekiliyormuş gibi hareket ederek sahnedeki yerlerini aldılar.

        Ekip, kendilerine özgü multidisipliner dışavurumcu bir sanat diline sahip. Sahnede aynı anda kukla tiyatrosu, yüksek kalitede müzik, animasyon ve dansı iç içe buluyorsunuz. Işık, sahnedeki baş aktörlerden biri gibi. Zaman zaman yürek çarpıntısıyla zaman zaman gözlerim yaşararak izlediğim performansın konusuna gelirsek, her şeyin tersten olduğu bir dünyada bir yazar yazdığı öykünün parçası haline gelir. Kendi yazdığı peri masalının başrolündeki kadına âşık olur. Bu garip ilişkiden yarı insan yarı kukla bir bebek doğar, öykü insan olmak olamamak, aidiyet, yabancılaşma, ötekileştirme ve daha birçok duyguyu irdeleyip eleştirerek karanlık bir ortama evrilir.

        vokal ve icra yetenekleri

        Anlatıcı rolündeki Kabuki karakterli müzisyenler olağanüstü vokal ve icra yetenekleriyle öyküyü daha bir karanlık, daha bir yoğun hale getirmeyi başardı. Bittiğinde yüzüme kocaman bir tokat yemiş gibi oldum. Dedim ya bitter çikolata yemek gibiydi. 19 Mart 2017’ye kadar sürecek İzmir Kukla Günleri’nin bu yıl sloganı “Kukla Köprüler Kurar”olarak belirlenmiş. 20 ülkeden festivale katılan 200 kukla sanatçısı ve 40 kukla tiyatrosu topluluğu 45 kapalı ve açık gösteri mekânında 42 gösteriyi 176 kez sergileyecek.

        Hedeflenen 65 bin izleyiciye ulaşmaları dileğiyle Nice Festivallere diyelim.

        Diğer Yazılar