Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sanırım hemen her yıl Mayıs ayı içinde radyo konulu bir yazı yazıyorum. Türkiye’de ilk radyo yayıncılığı 90 yıl önce 6 Mayıs 1927’de Eşref Şefik’in ‘Alo Alo Muhterem Sami’nin, Burası İstanbul Telsiz Telefonu’ anonsuyla Sirkeci’nin meşhur Büyük Postanesi’nin bodrum katında başladı. Günümüzde o günlerde hayal edilemeyecek kadar çok yerel, bölgesel ve ulusal radyo var. Akıllı telefonlar ve internet marifetiyle dünyanın neresinde olursa olsun istediğimiz radyoyu dinleme olanağına sahibiz. Televizyon yaygınlaştıktan sonra tahtı biraz sarsılsa da radyo pek çok kişi için bir yaşam biçimi. Dünyadan haberdar ol, müziğini dinle ve yaptığın işten geri kalma.

        Radyo denince aklımıza gelen ilk isim günümüzde onlarca radyosu ile yayın yapan TRT geliyor. TRT 90. Yılı Gündoğdu meydanında kurduğu Radyo Köyü ile kutluyor. Radyo Köyü’nün açılışı, TRT Genel Müdürü Şenol Göka’nın katılımıyla yapıldı. Açılışla ilgili görüntülü haber de Radyo Köyü ile ilgili biraz da olsa fikir sahibi olmamı sağladı.

        YAKINDAN İZLEDİK

        Öncelikle Radyo Köyü’nün çok iyi fikir olduğunu söylemeliyim. Kapıdan giriyorsunuz ve doksan yıl boyunca yaşanan gelişmeleri yakından izleme fırsatı buluyorsunuz. Örneğin Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi iki sanatçısı Müzeyyen Senar ve Zeki Müren ile aynı sahneyi paylaşma şansı buluyorsunuz. Onların yayında kullandığına benzer bir mikrofon önünde (benzer diyorum çünkü TRT 24 Eylül 1996’da ölümünden birkaç dakika önce Zeki Müren’e radyoda kullandığı mikrofonu güzel bir vefa örneği olarak hediye etmişti) fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Arkanızda Zeki Müren ve Müzeyyen Senar’ın şarkı söyleyen görüntüleri size eşlik ediyor.

        Bir başka bölümde radyo yayıncılığının ilk günlerine şahit olup hemen ötede oturma odalarında transistörlü radyolarını dinleyen bir aileye konuk olabiliyorsunuz. Dilerseniz radyo tiyatrosu, dilerseniz yurttan sesler korosu bölümlerine uğrayabilirsiniz. Bir başka stantta kulaklıklar aracılığıyla mini radyoları dinleyebiliyorsunuz. Kısaca eğer radyoyu seviyorsanız Radyo Köyünde unutulmaz bir gün geçirmeniz mümkün görünüyor. Tam programına erişememiş olsam da akşamları Radyo Köyünde birbirinden güzel konserler yapıldığını biliyorum.

        90 SAATLİK YAYIN

        Bu arada Radyo Köyü fikrini hayata geçiren İzmir Radyosu 90 saat aralıksız yayın yaparak doksanıncı yılı unutulmaz kılmak için büyük bir özveriyle çalışıyor.

        Radyo Köyünün açılışında TRT Genel Müdürü Şenol Göka, “Radyoculuk bir heyecandır. Ses büyülü bir davettir” diyor özetle ve devam ediyor: “ Radyo önemli bir şeydir. Günlük hayatta pek fazla öne çıkmayan ama eksikliğini hissettiğimizde bizi gerçekten rahatsız eden bir şeydir radyo. İnşallah hiçbir zaman eksik olmaz ve sesin büyüsünü aktarmaya devam eder”. Radyo yaşamımda pek yer almıyor diyenlerdenseniz sesin büyülü çağrısına cevap verip Radyo Köyüne bir uğrayın derim.

        Diğer Yazılar