Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Pek çok yabancı sanatçının da söylediği gibi alkışta cömert izleyicileriz. Alkışlamış olmak için alkışlamak bazen öylesine abartılıyor ki ‘her halde zahmet edip sahneye çıktılar diye alkışlıyorlar, ortada sanat adına bir başarı yok’ diye düşündüğüm oluyor. Bu alkış işi bulaşıcı aynı zamanda. Biri başlatıyor, yerli mi yersiz mi bakmadan devamı da geliveriyor.

        Bu durum sadece kendini esere kaptırmış dinleyicileri değil belki de daha çok şefi ve sanatçıları etkiliyor.

        21. Uluslararası İzmir Festivali’nde İngiliz Kraliyet Filarmoni Orkestrası’nı yöneten efsanevi şef Gennadi Rozhdestvensky, sanıyorum Beethoven’ın 4. Senfonisi’nde yerli yersiz alkışlayan izleyiciden bıkıp, eseri durdurmuş ve Efes Antik Tiyatro’da seyirciye dönerek “lütfen eserin bitiminde alkışlayın” demişti.

        Bu durumda bile küçük boyutlu bile olsa bir iki küçük alkış salvosuna şahit olmuştuk.

        KONSER NASIL DİNLENİR

        31. Uluslararası İzmir Festivali’nde yani bu olaydan on yıl sonra yine Efes Antik Tiyatro’da Viyana Oda Orkestrası & Fazıl Say konserinin ertesi günü değerli şef İbrahim Yazıcı, sosyal medyada “Konser nasıl dinlenmeli?” başlıklı yazısını paylaştı.

        Son derece zarif bir üslupla kaleme alınan bu yazıyı hemen herkesin okumasını öneriyorum.

        Bir müzisyen ve dinleyici olarak Yazıcı, gördüğü eksiklikleri dile getirmiş. Görmesinin mümkün olmadığı bir iki konuyu da eklemek isterim.

        Söz konusu yazıda Yazıcı, dinleyicilerin konser saatinden önce gelmelerini, bilet ya da davetiyelerini gişeden alacaklarsa zamanlarını buna göre ayarlamalarını öneriyor.

        İzmir’deki etkinliklerin en büyük sıkıntısı zamanında gelmeyi bilmeyen izleyiciler bana kalırsa.

        Zamanında gelmiyorlar ama başlamış bile olsa kendi yerlerine oturmak istiyorlar. Araya, hadi bilemediniz ilk alkışlara kadar beklemelerini istediğinizde bağırıp çağırmaktan, hakaret etmekten hiç çekinmiyorlar.

        DÜZGÜN DAVRANIŞ

        Görevliyi itip içeri dalıp bulduğu ilk yere değil illaki kendi yerine oturmak için insanları eze eze ilerlemekten geri durmuyorlar. Haliyle konsere nasıl geleceğini bilmeyenlerden salonda doğru düzgün davranmasını beklemek pek akıl işi değil.

        Yerli yersiz alkışlar, devamlı çatırdayan pet şişeler ve teknolojinin yıldızı cep telefonları. Karanlık bir salonda, çoğu ekran ışığını azaltmayı da akıl edemediğinden ateş böcekleri gibi parlayan koltuklar.

        Köşe yazısı boyutlarını aşan bir konu bu. Başladık sayılmaz bile.

        Diğer Yazılar