Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uzun zamandır görüşemediğimiz bir arkadaşımla yemeğe çıktık. İlk beş–on dakika çok normal geçti. Hal hatır sorduk siparişimizi verdik. Yemeklerimiz geldi. Bir yandan etimi keserken bir yandan da işle ilgili sorduğu soruya cevap veriyorum ama karşı tarafta ses soluk yok. Başımı kaldırdığımda tabağının yanına koyduğu cep telefonundan bir şeyler okuduğunu gördüm. İşle ilgili olabilir diye sesimi çıkarmadım. O, sustuğumu bile fark etmedi. İlginç bir beceri geliştirmiş bir yandan facebook sayfasına bakarken diğer yandan tek eliyle yemek yiyebiliyor. Ne yediğini fark ediyor mu orasını bilemem. Bir süre sonra yemeğim bitti. O daha yarısında bile değil. Arada bir başını kaldırıp gülümsüyor. Ben de karşılık veriyorum. Derin bir sessizlik içinde arada karşılıklı sırıtarak oturuyoruz. Kahvemi içtim, hesabımı ödedim arkadaşıma, “hoşçakal canım. Face’de karşılaşırsak görüşürüz” deyip çıkıp gittim. O gece facebook’ta “canım arkadaşımla yemekte” diye yer bildirimi yaptığını gördüm. Arkadaşı canı ama telefonu daha çok canı.

        KAPSAMA ALANI KORKUSU

        Başıma gelen pek çoğumuzun yabancısı olmadığı bir durum. Hemen her yerde elimizde akıllı telefonlar. Cenazede selfie çekenler, hastanede ölmüş yakınlarının yatağı başından fotoğraf paylaşanlar, bu işin sonu yok gibi. Direksiyon başında telefonunda okey oynayan taksi şoföründen, görüntülü görüşme yapan otobüs şoförüne ne ararsan var. Annemin böyleleri için “Akıllı telefonu aptal adamın eline vermeyeceksin” diyor.

        Bu duruma nomophobia deniyormuş. Yani kapsama alanı dışında kalma korkusu! Bu sorun günümüzün en büyük problemleri arasında yer alıyormuş. Araştırmalar, kapsama alanı dışında kalmamak için insanların sürekli online olmak istiyormuş. Hong Kong Kent Üniversitesi’nden Dr. Ki Joon Kim; “akıllı telefonlar kişisel hatıralar içerdiği için, kullanıcılar telefonlarına büyük bir bağ ile bağlanıyor ve böylece kişilerde nomophobia durumu ortaya çıkıyor” diyor. Dr. Ki Joon Kim; ileride bu sorunun daha da kötüye gidebileceğinden endişe ettiğini de söylüyor.

        HEPİMİZİN İHTİYACI VAR

        Sorun daha da büyümeden önlem almakta fayda var. Buca Belediyesi geçen yıl harika bir işe imza attı, Teknolojik Uyku Festivali düzenledi. Bu yıl ikincisi 15-16-17 Eylül tarihlerinde Kaynaklarda yapılacak Festival için Türkiye’nin hemen her yerinden yapılan yüzlerce başvuru arasından 400 katılımcı seçilmiş.

        Şanslı dört yüz kişi başta akıllı telefonlar teknolojiden uzak doğayla baş başa üç gün süreyle sakin bir hayat yaşayacaklar. Aslında böyle bir uykuya hepimizin ihtiyacı var.

        Diğer Yazılar