Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MÜDAVİMLERİ bilirler. İstanbul’da Bebek Oteli’nin barına gittiğinizde salonun solundaki duvarda Cihat Hazardağlı’nın çizmiş olduğu çok hoş bir grup portresi vardır. Bu tablodakiler her salı akşamı Bebek Bar’da buluşarak muhabbet eden, herhalde “Boğaz’a bakıp içerek” memleketi kurtaran, gazeteciler ve iş adamlarından oluşan bir “geyikçiler” takımıdır. 1981 yılındaki kurucuları Hasan Pulur, Oktay Ekşi, Güngör Uras ve Mehmet Barlas’tır. Sonraları genişlemiş, içine şimdi hepsi rahmetli olmuş; Vehbi Koç, Vitali Hakko, Feyyaz Tokar, Yılmaz Çetiner’i almıştır. Salı sofrası kapalı devre çalışmaz. Meraklısı ve katılanı çoktur ama ana kadro bellidir. Tablodakilerden Mustafa Pakoğlu, Güngör Uras ve Mehmet Barlas sağdır.

        Perşembe günü tablonun ve grubun tek doktoru “Gürbüz Amca”, (Mehmet Barlas’ın amcası olduğu için herkes kendisine böyle hitap edermiş) sofra arkadaşlarına kavuştu. Uzun ve çok parlak bir meslek hayatının son demlerinde kendisini şahsen tanıma imkânı bulduğum, arkadaşım değerli tarihçi Dilek Barlas’ın babası Gürbüz Barlas mesleğine âşık, hastalarına sadık kalender bir insandı. Yakınları, “Gürbüz’ü mutlu etmek istiyorsan ona iyilik yapma fırsatı ver” derlermiş. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra ABD’ye gitmiş ve ünlü Cleveland Clinic’te yapay böbreğin mucidi Dr. Kolph’un asistanı olarak üroloji ihtisası yapmış.

        Türkiye’ye döndükten sonra kısa bir süre Çapa Hastanesi’nde asistan olarak bulunup, ardından o günkü adıyla Amiral Bristol Hastanesi’ne girip, 1995’te Koç grubuna geçerek Amerikan Hastanesi adını alan kurumda bütün kariyerini geçirmiş. Emekli olduktan sonra bile benim gibi hatır hastalarına ya da genç doktorların pek altından kalkamadıkları zor vakalara bakmak için yakın zamana kadar hastaneye gitmiş.

        Gürbüz Bey’in amcası Mecit Barlas Gaziantep’in geçen yüzyılın başındaki ünlü bir hekimidir. Antep savunmasında yaralılara bakmıştır. Gürbüz Bey’in ağabeylerinden Necip Barlas da ilaç fabrikası kurucusudur. Lakin Gürbüz Bey’in babası Sait Barlas ailenin tababet geleneğine uymamış hâkim olarak memleketin çeşitli bölgelerinde görev yapmış, kurucularından olduğu Yargıtay üyeliğinden emekliye ayrılmıştır. O nedenle Gürbüz Bey, Gaziantep ya da annesinin şehri İstanbul’da değil Eskişehir’de doğmuştur.

        Gürbüz Bey’in vefat ettiği Yeniköy’deki ev, annesinin çeyizidir. Birinci Dünya Savaşı sırasında, değerli ve vicdanlı bir avukat olan gavur lakaplı Mazlum Bey, tehcir sırasında Gaziantepli Ermeni müvekkillerine yardım etmiş, hayatlarını kurtarmaları için evinin bahçesinden onları kaçırmıştır. Gürbüz Bey’in babası Mehmet Sait Bey de mütareke/ işgal yıllarında Yeniköy’deki evin bahçesinde depolanan silahları, buradan Ankara’daki millici güçlere göndermiştir.

        Gürbüz Bey böyle bir ailenin ve Cumhuriyet ideallerinin çocuğudur. Hayatını da mesleğine ve inandığı ilkelere adamış, Bebek Bar’da da konu siyasete geldiğinde herhalde bu değerlere bağlı kalarak konuşmuştur.

        Sefa Kaplan’ın efsane ekip hakkında yazdığı yazıdan bir anekdotla bitireyim:

        “Bir gün, merhum işadamı Vehbi Koç’a takılan Hasan Pulur oluyor: ‘Beyefendi, memleketin en büyük işadamısınız. Bir gün olsun hesabı ödediğinizi görmedik.’ Masanın diğer müdavimleri de Pulur’u destekleyince, ‘tutumluluğu’ ile ünlü Vehbi Bey’e yapacak birşey kalmıyor. Pek gönüllü olmadığı belli bir sesle: ‘Peki, gelecek hafta bendensiniz,’ diyor. Ertesi hafta, Vehbi Bey’den önce barda yerini alan ekip, havyar dahil Bebek Bar’da ne kadar pahalı meze varsa sipariş verip donatır masayı. Durumu gören Vehbi Bey biraz bozulur ama yapacak bir şey yoktur. O sevimli öfkesini, hesabı görünce dizginlemekten vazgeçecektir sadece: ‘Bu nasıl hesap? Benim hayatımda bu kadar param olmadı. Gidip kızım Semahat’ten (Arsel) isteyin.’ Vehbi Bey kahkahalar eşliğinde yolcu edilir edilmesine de espriler duracak gibi değildir. Vitali Hakko, Vehbi Bey’in gittiğinden iyice emin olunca, masaya döner ve fısıldar: ‘Parayı verdi, verdi ama ağzımıza da etti.’”

        Diğer Yazılar