Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aslında başka bir yazı hazırlamıştım bugün için...

        Ama İzmir Fuarında yapılan bir yarışmayı görünce karar değiştirdim.

        Bilirsiniz, "Reklamın iyisi kötüsü olmaz!" diye bir söz vardır.

        Olmaz olur mu?

        Eğer o reklam karşısında mideniz bulanmışsa ve içinizden kötü şeyler geçmişse, o reklam istediği amaca ulaşamamış demektir.

        Bu yıl İzmir Enternasyonal Fuarı'nda Ankara Büyükşehir Belediyesinin, Ankara Oğlağını tanıtmak için yaptığı etkinliklerden söz ediyorum.

        Amaçları, oğlak etine karşı olan önyargıları değiştirmek ve bu eti insanlarımıza sevdirmekmiş...

        Fuar boyunca 124 oğlağı bu amaçla kesmişler, bunları ateşte kızartarak insanlara dağıtmışlar. Yetmemiş bir de, "Oğlak Eti Yeme Yarışması!" düzenlemişler.

        Beşer kişilik ekipler oluşturulmuş. Bu ekipler arasında, 10 dakika içinde, 7 kiloluk Ankara oğlağını yiyerek bitiren ekibin birinci olacağı bildirilmiş.

        Yarışmayı kimin kazandığı hiç önemli değil.

        Benim gözümün önünde, büyük bir sini içine konmuş yedi kiloluk kızartılmış oğlağı, mide bulandıran iştahla yemeye çalışan insanlar var!

        Şöyle bir manzarayı gözünüzün önüne getirin;

        Ekipler, üzerinde kızarmış oğlak bununa sininin çevresinde yerini almış, hücuma hazır bir şekilde hakemlerin gözüne bakıyor...

        Belki bir gece önceden beri, iştahları doruk yapsın diye bir şey yememişler.

        Hani ortaçağda, aç aslanların önüne insanların atılması gibi bir şey!

        Yarışmayı kazanmak için her birinin 10 dakika içinde 1.4 kilo et yemeleri gerekiyor!

        Biri ya da ikisi değil, her biri bu kadar eti, hem de 10 dakikada midesine dolduracak!

        10 DAKİKADA 1.5 KİLO ET

        Şimdi de hakemlerin, ‘Hücum!' emrinden sonra kahramanlarımızın oğlağa saldırmasını getirin gözünüzün önüne...

        Kalın ve tırnaklı parmakların, oğlak ile ağız arasında gidiş gelişini, oğlaktan koparılan parçaların aceleyle ağızlarına tıkılmasını...

        Bu sırada akan yağların yarışmacıların kocaman göbeklerini örten gömleği yağlı çaput haline getirmesini...

        Ellerinden kollarına akan, yüzlerinin her yanına sürünen, kimilerinin boyunları ve dizlerini bile yağ içinde bırakan manzarayı düşünün...

        Neymiş, Ankara Büyükşehir Belediyesi, oğlak etinin İzmir Fuarında tanıtımını yapıyormuş!

        GÖKÇEK'İN SABOTAJI MI?

        İEF için artık bir kaliteden söz etmenin mümkün olmadığı bir gerçek...

        Hele de Gaziemir'de açılan büyük ihtisas fuarından sonra, İzmir BŞB'nin İEF'i ciddiye almadığı anlaşılıyor.

        Yağlı güreşlere taş çıkartan oğlak yeme yarışını görünce insan şöyle düşünüyor;

        "Yoksa Melih Gökçek, böyle bir yarışma düzenleyerek İzmir Enternasyonal Fuarını sabote mi etmek istedi?"

        Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, İzmir ile nasıl uğraştığını, İzmir BŞB Başkanı'nı güç durumda bırakmak için daha önce ne oyunlar oynadığını bilmeyen yok...

        KARADENİZ KÜLTÜRÜ

        Ankara oğlağının mide bulandıran tanıtımını bırakalım ve Fuarda yerel kültürün temiz bir tanıtımının yapıldığı Karadeniz Bölümü'ne geçelim.

        Her yıl olduğu gibi, bu yıl da KADEKON (Karadeniz Konfederasyonu) tarafından düzenlenmiş...

        Bir alan düşünün, çevresi Karadeniz'in yemek ve ürün kültürünü yansıtan standlarla sarılmış.

        Alanın yanından görünen bir yere büyük bir platform kurulmuş, her akşam Karadeniz'li sanatçılar konser veriyor, folklor ekipleri gösteriler yapıyor...

        Alanın ortasındaki masalarda oturarak, Karadeniz dolmasını, kazkaldıranı, turşu ve fasulye kavurmasını yiyenler, bir yandan da gösteri ve konserleri izliyorlar...

        Diğer Yazılar