Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Baharın en güzel çiçeklerinden biridir gelincik...

        Bütün çiçekler kentlerin sokaklarında boy gösterirken, kent nedir bilmez, kırları süsler sadece. Çünkü kente yapacağı yolculuk her zaman ölümcüldür; koparırsanız, birkaç dakika içinde yaşama küser, döker yapraklarını...

        Başka çiçekler gibi vazo çiçeği olacağına yok olur gider gider...

        Sadece güzelliğiyle değil, taşıdığı –ya da ona yüklenen- anlam nedeniyle de özel bir yeri vardır gelinciğin; ayrılan sevgililerin hüzün çiçeğidir, savaşçıların kanı aktığı yerlerde çıktığı için, her gelincik bir savaşçıyı betimler çoğu kültürde.

        Örneğin Britanyalılar için her yıl 11 Kasım, savaşlarda ölen askerleri andıkları, Kırmızı Gelincik Günü’dür. (Poppy Day veya Anma Günü)

        Mitolojide de birçok öykünün içinde gelincik vardır.

        İşte size en çok bilinen bir tanesi;

        HADES, PERSEPHONE’Yİ KAÇIRIYOR

        Persephone, Baştanrı Zeus ile Demeter’in kızıdır. Hades ona aşık olur ve yer altı dünyasına kaçırır. Demeter’in anne yüreği bu olaya dayanamaz. Dünyaya küser, gözlerine uyku girmez olur, dünyaya küser...

        Oysa Demeter, dünya yüzündeki tüm ürünlerden sorumlu olan ‘Bereket Tanrıçası’dır. O işiyle ilgilenmeyince dünyada bereket kalmaz; buğday ve mısırlar büyümez, meyveler ve sebzeler kurur.

        Bunu haber alan Zeus, Uyku Tanrısı Hypnos’a; “Git, Demeter’in uykusuzluğuna çare bul!” der. “Sonra da Hades’i bana çağır!”

        Hypnos, uyku verici olduğunu bildiği gelinciklerden bir çorba yapar ve Demeter’e içirir.

        Gelincik çorbası sayesinde uykusuzluktan kurtulan Demeter iyileşince bereket yeniden artar, tüm ürünlerde bolluk olur...

        Üstelik Zeus, Persephone’un her yıl üç ay (bahar aylarında) annesi Demeter’in yanında kalması için Hades’i ikna etmiştir.

        Her yıl baharın gelişi, Persephone’un yeraltından dünyaya dönüşünün simgesidir yani...

        CLAUDE MONET’İN GELİNCİKLERİ

        Romalılar, kara sevdaya yakalananlara, aşk acısını azaltsın diye gelincik çayı içirirmiş. Homeros’un İlyada’sında da geçer gelincik; ölen savaşçılar gelinciğe benzetilirler...

        Gelincik fazla açmışsa, ürünün bol olacağı anlaşıldığından çiftçiler çok mutlu olur ve onu incitmemeye özen gösterirlermiş!

        Ressamlar da çok sever gelinciği. Monet’in, “Argentuil’de Kırmızı Gelincik Tarlası tablosunu getirin gözünüzün önüne; ne mutluluk verici bir görüntüdür o!

        Evet yine açtı gelincikler de...

        Keşke görecek gözümüz, bu keyfi yaşayacak ruh durumumuz olabilse!

        Diğer Yazılar