Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gece hayatında dile kolay 10 yılı zirvede bitirmek. Aslında İstanbul gece hayatında biz sadece iş yapan mekânları görüyoruz. Açıp kapanan mekânlar çabuk unutuluyor. Gerçekten gece hayatında ayakta durmak, moda yerine klasik mekân olmak artık zorlaştı. 50 yıllık eğlence hayatında ayakta kalmış marka sayısı bir elin parmakları geçmez. Zaten onları da hepimiz biliyoruz. En uzun ömre sahip mekânların başında Şamdan, Papermoon, Ulus 29, Sunset ve Vogue gibi mekânlar geliyor. Ancak ilk açıldığı günden beri anlayışını, fiyat politikasını değiştirmeyen bir mekân var, o da Bebek’teki küçük mekân Lucca. Aylar yıllar derken geçtiğimiz günlerde Lucca, 10. yılını bir parti ile kutlamış. Ben seyahatte olduğum için gidemedim. Ama o gece muhteşem geçmiş. Dönünce yeni yüzünü görmek için mekânın yolunu tuttum. Çok fazla bir değişim yok, sadece mobilya ve altyapıda yenilenme var. Zaten mekân almış başını gidiyor, yeniden bir konsept yaratmak doğru olmazdı. Cem Mirap bunu bildiği için daha güçlü bir altyapı yaparak 10. yılını kutlamış. Mönüde hayli değişiklik var. Eski müşteriler de yeni mönüye zamanla alışacak. İlk gittiğimde bana da biraz tuhaf geldi ama sonraki gidişimde mönüye alışmaya başladım. Lucca zaten günün her saati gidilebilecek ender mekânların başında geliyor. İster eşofmanla git, ister takım elbise ile kimse seni yadırgamaz. O yüzden günün her saati iş yapıyor. Mekânlar su gibidir, akar ve kitlesini bulur. Artık “Lucca gibi yer açıyorum” diyenle görüşmüyorum. Kardeşim her mekânın bir ruhu vardır. Zaten gerçeği var, müşteri sana niye gelsin ki. Neyse, gece hayatında 10. yılını dolduran Lucca’yı tebrik ediyorum. Daha nice 10 yıllara diyelim. Açıldığı günden beri mekânda emeği olanları da unutmamak lazım. Turgay Yılız, Bahadır Gürce, Alper İri, Cevat Yıldırım ve Ercan Kızılkanat’ın büyük emekleri var. Kendi mekânlarıymış gibi 10 yıldır gece gündüz demeden çalışıyorlar.

        Modayı kimler takip ediyor?

        Geçtiğimiz günlerde modacımız Taji’nin yeni mağazasının açılış kokteylinde tartışma konusu; gece hayatında kadınların mı erkekler mi daha şık olduğuydu. O gün baktım bütün erkekler çok şık giyinmiş. Taji’nin açılış gecesi olduğu için mi diye konuşulurken ben de “Artık erkekler de kendine daha iyi bakıyor, spor yapmayan, modayı takip etmeyen erkek yok” dedim. Masada gece hayatının önemli işletmecileri vardı. Reina’dan Ali Ünal, Hardal’dan Uğur Karabayır’ın olduğu gruba bir de sosyetenin tanınmış ismi Burak Hatipoğlu dahil olunca moda muhabbeti gece geç saatlere kadar sürdü. Yanımızda kızlar da olduğu için onların da görüşüyle herkes erkeklerin modayı daha yakından takip ettiğine karar verdi. Ali Ünal bu konu üzerine gece hayatında insanların çok şık giyindiğini, çoraplarına bile dikkat ettiğini söyledi. Bunun üzerine Taji de “Müşteri her şeyi biliyor. İnternet ortamında görüyor. Biz her ne kadar yönlendirmeye çalışsak dahi kendi bildiklerini yapıyorlar” dedi. Gerçekten öyle.

        Bakıyorum erkekler saat, kol düğmesi, ayakkabı, kemer her şeye çok dikkat ediyorlar. Zaten genel olarak baktığınızda aksesuvar kullanımında büyük oranda yükselme var. Bu demektir ki artık erkekler modayı kendileri için takip ediyor. Kadınlar hep kendi cinsi için giyinirmiş, erkek ise tam tersi kendini iyi hissetmek için giyiniyormuş. Valla bakıyorum herkesin bir tarzı var. Restoranda ayrı, gece kulübünde ayrı bir şıklık. Bir dönem moda olan Converse ayakkabılar yerini daha şık spor ayakkabılara bıraktı. Bunlar benim gözlemlerim. Eskiden “Bunu giysem arkamdan konuşurlar” denilen kıyafetleri bugün herkes giyiyor. Ben en büyük örneğim; mor takım elbisem var!

        Diğer Yazılar