Balıkçılar bile gölgeleriyle şöhret peşinde
YOLUNU şaşırmış balıkçılar var. Şimdi bizim gece muhabirleri kapı kapı dolaşıp haber peşinde koşarlar. Doktor olsalardı ameliyat, garson olsaydı servis, avukat olsaydı duruşmaya gireceklerdi. Onların işi de ünlünün olduğu yerde bulunmak, soru sormak ya da iki kare fotoğraf çekmek. Bunun için bazen 6 saat bekledikleri oluyor. Emeğe saygı duyan, duyarlı bazı sanatçılar, muhabirlere hal hatır sorar, iki kelam eder, evine öyle gider. Şöhreti hazmedemeyen bazıları ise koşar adım kendini arabaya atar, sanki karşısında düşmanı varmış gibi davranır. Keşke aynı tavırları film galalarında da yapabilseler. O zaman reklama ihtiyaç olduğu için inci gibi dizilip, program program gezip derdini anlatmaya çalışır. Asansörde gördüğümüz, hiç tanımadığımız bir insana bile “Merhaba, günaydın” dediğimiz yerde senin kahrını çeken, galana gelen, senin peşinde gezen bu adamlara niye böyle davranıyorsunuz? Sizin düşman gibi davrandığınız bir magazin muhabirinin size çiçekle gelmesini bekleyemezsiniz. Mesafeleri kaldırın bakın neler olacak. Bu gazeteciye kötü davranma huyu Nejat İşler’den sonra yeniyetme şöhretlere geçti. Umarım Halit Ergenç, Erkan Petekkaya gibi insanların iyi huyunu alırlar. Bakın o zaman daha güzel şeyler nasıl oluyor hep birlikte göreceğiz. Şimdi bu konuya nereden geldim. Bu yeniyetme sanatçılara bir de Arnavutköy’deki balıkçılar eklendi. Kardeşim bir siz eksik kalın. Hepsi şöhret olma derdinde. Zannediyor ki sanatçının arkasında kafası çıktı mı ertesi gün dizide başrol oynayacak. Sen balığını, servisini iyi yap, müşterini kazıklama. Bir sanatçı balıkçıya gidiyor. Çıkışta kameralar, muhabirler. Sanatçı iki kelam edecek, arkasında mekânın sahibi, şefi, garsonu hepsinin görüntüsü var. Sonra biz program yaparken ne alaka deyip bunların arkasındaki görüntüleri temizlemeye çalışıyoruz. Bir gazete için güzel bir kadının boy fotoğrafı her zaman değerlidir. Maalesef bu şöhret meraklısı balıkçılar yüzünden hiçbirinin boy fotoğrafı yok. Çünkü o balıkçıların hepsi bir şekilde kadraja girmiş. Bir kişi olsa anlarım ama utanmasalar mutfaktaki aşçı bile kapıya çıkıp o görüntüye girmeye çalışacak. Hangisi yapıyor derseniz, al birini vur ötekine. Girmeyin kardeşim artık kareye. Siz gidin balığınızı pişirin.
Şöhret olmaya çalışan genç ergen
HAKKIMDA bin kişi ile dedikodu yapan şöhret sevdalısı bir arkadaş var. Her tanıdığım insana, her yakınıma arkamdan abuk sabuk konuşmalar yapan bu genci tanımak isteyen var mı? Hemen aktarayım. Hakan Baş adında şöhret meraklısı arkadaşı magazin muhabirlerine davranışından dolayı eleştirmiştim. O zamanlar bu arkadaş Özge Ulusoy gibi yıldızı yüksek biriyle flört ediyordu. Özge Ulusoy’un popüler kimliğinden faydalandığı, bu şekilde internetten satış yapan bir alışveriş sitesinin reklamını yapmaya çalıştığı herkesçe bilinir. Muhabir arkadaşlar bir gece vakti dışarıya çıktığında Özge Ulusoy’u çekmeye çalışıyorlar. Otomobile binildiği zaman nedense bu arkadaş triplere giriyor. Abuk sabuk hareketler yapıyor. Bunun üzerine ben de orada önemli olan sen değilsin, o çocuklar Özge Ulusoy için kapıda bekliyor, kendin için zannedip havaya girmene gerek yok tarzında bir yazı yazmıştım. Sonrasında vay sen misin bu yazıyı yazan... Olayın üzerinden neredeyse iki yıl geçti, hâlâ sağda solda “Karşıma çıkmasın” diyormuş. Aman Allah’ım çok korktum. Hakan Baş yüzünden gece hayatına çıkamaz oldum. Her neyse asıl konuya gelelim. Şimdi Hadise, bu arkadaşın reklam meraklısı olduğunu bilmediği için bir iki kere yemek yemiş. Ama her seferinde kapıda bir yığın magazin muhabiri. Halbuki gittikleri yerler bilinmeyen mekânlar. En azından öyle düşünüyorlar. Ama bakın bakalım magazincilere haber salan kim. Tabii bunun üzerine Hadise çılgına dönmüş. “Ben o kadar çıkıyorum kimse beni bir yerde çekmedi, seninle çıkıyorum herkesin haberi nasıl oluyor” deyip bir daha görüşmeme kararı almış. En azından olayı erken fark eden Hadise, Özge gibi aylarca tuzağa düşmemiş oldu. Şimdi mekânları tek başına gezen Hakan Baş’ı kim çeker merak ediyorum.
