Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SON zamanlarda yemekleriyle ve özellikle yaptığı konsept partilerle adından sıkça söz ettiren bir mekân var: Nişantaşı’nın İtalyanlarından Pipa. “Neymiş bakalım bu Pipa’nın esprisi” diyerek soluğu Nişantaşı’nda aldım. Bulunduğu sokak normalde hareketli bir yer değilken Pipa sayesinde sokağa bir hareket gelmiş. Akşamüstü saatlerinde gittim mekâna. İnce dar bir koridordan giriliyor. Bu bölümü şarap kavı olarak dekore etmişler. Sol bölümde meşhur pizza fırınları ve mutfak bölümü var. Orta bölümde ise kocaman bir bar var. Dış duvar diyebileceğimiz sınırları ise camekân şeklinde yapmışlar, arkasında yeşillikler var. İnsanın içi açılıyor. İstanbul’da artık birçok İtalyan restoranı var mönüleri hemen hemen aynı. “Pipa’nın farkı ne” diye sorarsanız, pizza ve pasta, yani makarnalarında çok iddialılar. Pizzalarının farkı fırınlarından kaynaklanıyormuş. Burada inşa edilen fırını ülkesinde 4 kuşaktır pizza fırınları tasarlayıp inşa eden Michele Strazzullo yapmış. Napolitan fırın olarak tasarlanan fırın Pipa’nın göz bebeği. Makarnalar ise tamamen ev yapımı olarak hazırlanıyor. Kullandıkları malzemelerin bir bölümü İtalya’dan gelirken, sebze ve günlük malzemeleri şef Marco bizzat seçiyormuş. Önden İtalyan şarküteri ürünlerinden oluşan tabak geldi. Yanında siyah Norcia trüf mantarı, ızgara kuşkonmaz ve bir de buzun içinde sundukları deniz ürünleri tabağı geldi. Somon, orkinos, kılıçbalığı karides, ıstakoz ve kum midyesi buzun içinde renk renk olunca insanın iştahını daha da bir açıyor, bekletmeden yedim. Mekânın alametifarikası olan pizzalara geldi sıra. Mozzarella, dana bresaola roka ve parmesanlı bir pizza söyledim. Pizza önüme geldiğinde o kadar anlattıkları fırının ne olduğunu işte o zaman anladım. Kenarlar çıtır çıtır tam kıvamında, üzeri keza öyle ama içi sulu. Bir de üzerine özel hazırladıkları acılı zeytinyağından damlattığınızda lezzeti artıyor. Üç dilim yedikten sonra kendimi durdurdum. Makarna olarak ev yapımı deniz ürünleri ile yaptıkları tagliatelle aldım. Deniz ürünleri hepsi çok tazeydi. Makarna da ev yapımı olunca keyifle yedim. Mekânın şefi Marco Russo ve pizza şefi Enrico Maccario yanıma gelip neler yaptıklarını nasıl yaptıklarını şevkle anlattılar. Yaptıkları işi çok sevdiklerini gözlerinden anlıyorsunuz. Zaten garsonundan aşçısına böyle bir hava hâkim mekânda. Tatlıya geçildiğinde ise artık mekânla bir anılan Nutella’lı pizza getirdiler. Tatlıyla normalde pek aram yoktur. Ayıp olmasın diye bir dilimin yarısını tattım ama o kadarla yetinmek ne mümkün... Pipa’yı genel olarak değerlendirdiğimde yemekleri için çok başarılı diyebilirim. Ama inanın aşçısından garsonuna böyle dinamik, böyle güler yüzlü bir ekip olmasa yediğiniz yemeğin bir kıymeti olmaz. Lezzeti kadar partileri de ünlü demiştik, işte o konuda da derslerine iyi çalışmışlar. Hafta sonları DJ Akif Aslan çalıyor. Gece ikiye üçe kadar Pipa’nın eğlencesi devam ediyormuş.

        Gece hayatına çıkanlar soluğu burada alıyor

        İSTANBUL'DA gece hayatında gidilecek yüzlerce mekân var. Ancak çorba denilince ilk akla gelen Sarıhan oluyor. Etiler’de yaklaşık 4 yıl önce açılan Sarıhan Gusto gece hayatına çıkanların son durağı oluyor. Gece gezenlerin büyük bir bölümü çorbacıya gelip final yapıyor. Benim hiç öyle alışkanlıklarım yok. Gece yemek yemeyi sevmiyorum. Fakat eğlenmeye çıktığımız geçen gece kalabalık bir arkadaş grubu ısrar edince soluğu Sarıhan’da aldık. Bu kadar kalabalık olacağını hiç tahmin etmezdim. Gündüzleri hep boş gördüğüm için “Bu adamlara da yazık ne güzel yer yaptılar batacaklar” diye içimden geçirirdim. Meğer benim zamanlamam çok yanlışmış. Sarıhan’da işler asıl gece birden sonra başlıyor. Oturacak yer yok. Girer girmez bize de bir yer ayarladılar. Sanki Şamdan’da geceye devam ediyormuşsunuz gibi. Oradan çıkanların hepsi soluğu burada alıyorlar. Benim eskiden hatırladığım yerler arasında Şayan vardı. Şimdi herkes burada. Çeşit çeşit çorbalar var. Onun dışında yemek mönüleri de var. İster kokoreç ye, ister köfte... O kalabalığa rağmen servis çok iyi. Mekânın sahibi sabaha kadar işin başında duruyor. Zaten Sarıhan’ın başarılı olmasının nedeni sahibinin işin başında olması. Yoksa profesyonelim diyen insanlar mekânları bir ayda batırıyor. Çünkü sahip çıkmıyorlar. O yüzden yeme içme sektörü çok zor. Kolay olsa herkes yapar. Sakın kolay zannedip bu işlere girmeyin. Paranız da batar itibarınız da...

        Diğer Yazılar