Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GAZİ- ANTEP ile Şanlıurfa arasında yeme içme konusunda ne fark var hepiniz çok merak ediyorsunuz. Aslında baktığınızda Şanlıurfa’nın bir yemek kültürü var ancak Güneydoğu ve Doğu illerinde hiçbir yer Gaziantep ile yarışacak halde değil. Okuyucular sürekli “Gaziantep’e gidiyorsunuz. Bir de başka yerlere gidin” diye mail atıyorlar ya da sonradangurme_ isimli Instagram hesabımdan yaptığım paylaşımların altına isteklerini yorum olarak ekliyorlar. Tabii ki her yere gitmek isterim. Şimdi sıra Adıyaman ve Şanlıurfa’da. Geçtiğimiz hafta hem aile ziyareti, hem de memleket havası almak için yollara düştüm. Adıyaman’a indiğimde çocukluğumun geçtiği o günler aklıma geldikçe çok duygulandım. Zamanında Adıyaman’da içkili içkisiz bir sürü mekân vardı. Halk çok moderndi. Şimdi herkes kafasını kuma gömmüş. Bambaşka bir yer olmuş. Benim çocukluğumun Adıyaman’ı gitmiş yerine başka bir şehir gelmiş. Sokaklarda turist kaynıyordu, şimdi mumla arıyorsun. Adıyaman’ın Kahta İlçesi’nin dibinde yedinci harika olarak bilinen Nemrut Dağı var. Her sene binlerce ziyaretçiyi ağırlar. Ama bu ziyaretçiler artık sadece Adıyaman’ı güzergah olarak kullanıyorlar. Turlara baktım sadece güneşin doğuşunu izlemek için bir gece kalan var. Onun dışında şehirde bir şey yapan yok. Zaten yapacak da bir şey yok. Yabancıların çoğu da bu yolu değil Malatya güzergâhını kullanmaya başlamış. Bir tane yol yapmışlar oradan ulaşımı daha rahat hale getirmişler.

        URFA’DA NELER YAPILIR?

        ADIYAMAN turumuzu tamamladıktan sonra Şanlıurfa’ya gitmek için yollara düştük. Antep’te çocukken içtiğim ‘beyran çorbası’nı yıllar geçse de unutamam. Aynı şekilde Urfa’da Halil İbrahim Dergahı’ndaki atmosfer beni her zaman çok duygulandırırdı. Şimdiye kadar belki elli kere gitmişimdir. Her Urfa’ya gittiğimde mutlaka uğrarım. Balıklı Göl’de şöyle bir tur attıktan sonra öğle namazını orada kılıp sonra işime bakarım. Bu sefer de gelenekleri bozmadık. İlk olarak Halil İbrahim Dergahı’nda su içip dua ettikten sonra öğle namazına geçtik. Cami ezan okunduktan sonra ağzına kadar doluyor. Sonra ara sokaklarda yer alan mekânlarda yemek yeme vakti geliyor. Şöyle ortaya kocaman bir tepsi kebabı söyledik ama kötüydü diyebilirim. Şark Kebap adında bir mekândı. Ben yerel yerleri her zaman çok severim ancak burası biraz yerelliği abartmış.

        Hijyen adına Urfa’da hiçbir şey yok. Yazık o kadar güzel yerler var ancak adı sanı bilinen bir yer yok. Dergaha gelen sonrasında bir yerde yemek yemek ister ancak yesem mi yemesem mi arasında kalıyorsunuz. Oysaki belediye buralara düzenli güzel bir planlama yapsa şehir daha da ön plana çıkacak. Potansiyel var ama yer yok. Arada bir iki iyi yer olsa gam yemeyeceğim. O yüzden Şanlıurfa’nın adını hiç duymayız. Ancak Antep her zaman Antep’tir. Sadece 250 tane gerçek baklavacı var. Bir o kadar ciğerci, bir o kadar iyi kebap yapan yer var. Birkaç mekân dışında gidip yemek yenilecek yer yok. Oysaki kültür turizmi inanılmaz gelişiyor. Artık insanlar şehirden sıkılıyor ve böyle yerler nefes almak için ideal. Hem yeni lezzetler hem değişik atmosfer yaşamak için insanlar yola düşüyor. Ama hep hayal kırıklığı. Antep dışında kendini geliştiren bir yer yok. Bunu beceren de Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu’undan başkası değil. Vallahi adama helal olsun. Önünden geçilmeyen Şahinbey İlçesi’ni restore edip bu hale getirdi. Böyle adamlara ödül vermek gerekiyor. Hâlâ durmadan elinden gelenin fazlasını yapıyor. Urfa’da güzel yerler var. Tabii ki İtalyan mimarlar gelsin buraları yapsın demiyoruz. Yerele uygun yerler yapılsın ama lütfen hijyeni unutmasınlar. Hepsini baştan aşağıya bir hijyen testinden geçirmek lazım.

        Diğer Yazılar