Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ŞİMDİ yaz telaşesi var, herkes tatil merkezlerini konuşuyor. Yeni açılan mekânlar, yenilenen yatırımlar. Tabii dünya başkenti dediğimiz İstanbul yazın büyük ölçüde boşalsa da yine de canlılığını kaybetmiyor. Terası, bahçesi olanlar yaz hazırlıklarını çoktan tamamladı. Beyoğlu- Karaköy hattında yazın eğlence teraslara, bahçeye çıkıyor. Boğaz hattında keza hummalı çalışmalar var. Birçoğu sezona hazır. Şimdi yurtdışına çıkıp “İstanbul’dan geliyorum” dedin mi konu döner dolaşır Reina’ya gelir. Reina’yı şöyle eğlenceli, böyle kaliteli diye anlatmaya gerek yok. Reina’nın çizgisini, kalitesini sağır sultan duymuş durumda. Onu bu denli meşhur yapan da bozulmayan çizgisi ve profesyonel yönetimi. Şimdi yaz geldiği için Reina konumundan en iyi şekilde yararlanarak dış bölümü aktif kullanıyor. Şehrin kendi kulvarında iddialı restoranları her sene olduğu gibi yine yerleri almış, hazırlıklarını tamamlamış. Dragon, Köşebaşı, Blue Topaz, Reina restoran dörtlüsünün yanına bu sene bir de Nişantaşı’nın keyifli İtalyan’ı Pipa eklendi. Önümüzdeki günlerde Reina’nın teras kısmı gibi olan üst kattaki yere balık restoranı açılıyor. İstanbul’a gelen zengin turistin uğrak noktası olan Reina’nın yemek konusunu her zaman sıkı tutması lazım. Dünyayı gezen, farklı mutfakları bilen, belirli bir yaşam gustosu olan insanlar bunlar. Bu zamana kadar Hollywood yıldızlarından sporculara ve devlet başkanlarına kadar birçok ismi ağırladı bu restoranlar. Restoran bölümündeki ufak değişiklikten başka göze çarpan bir değişiklik yok. DJ’inden tut yönetim kadrosuna kadar bildiğimiz Reina. Şehirdeki diğer mekânların yaz hallerini ise daha sonra buradan aktaracağım.

        Damsız girilmez

        HERKESE bir sorum var: Akşam dışarıya çıktınız, yanınızda sevgiliniz, kız kardeşiniz veya yakın bir kız arkadaşınız var. Eğlenmek için bir mekâna gittiniz. İçerisi üç beş kadın, gerisi bir römork adam. Allah aşkına orada durur musunuz? Bunu neden sordum, geçenlerde okuduğum bir haberi aynen aktarıyorum. İki kişi Taksim’de bir mekâna gidiyorlar. İki erkek oldukları için de kapıdan çevriliyorlar. Buraya kadar her zaman rastlanılabilen bir olay gibi duruyor. Fakat içeriye alınmayan beyler bunu çok içerlediklerinden olsa gerek olayı mahkemeye taşıyıp mekâna manevi tazminat davası açıp kaybediyorlar. Sonrasında bununla da yetinmeyip olayı Yargıtay’a taşıyorlar. Buradan da istedikleri sonuç çıkmıyor. Bunun üzerine ikilinin avukatları gazetelere veryansın ediyor. Şimdi burada avukatın dediği gibi ne bir onur zedelenmesi ne de kadını, erkeğin bir eklentisi gibi görüp kadını küçültme durumu var. Olay aslında mekân içerisindeki kadın-erkek sayısının eşitliğini koruma ile alakalı. İnsanlar sosyalleşsin, keyifle eğlensin diye var bu sektör. Bugün dünyanın her yerinde buna benzer olaylarla karşılaşabilirsiniz. Mekânın belirli bir çizgisi vardır, içeriye ona göre insan alınır. Hep gittiğin mekândır, seni tanırlar, içerisi de uygundur 3 erkek girersin. Kimi zaman 5 kızla git, uygun görülmez alınmazsın. Zaten bu uygulamalardan ötürü belirli bir kalitesi var diye sen de o mekânı seçip gidiyorsun. Yoksa beylerin gittiği mekânların bir arka sokağında pavyon türevi yerler de mevcut. Bak oralara daha kolay girerlerdi mesela. Şimdi yolgeçen hanı gibi her isteyen içeri girse, işin içinde alkol de var, yan baktın, çarptın diye başlıyor tartışma, kavga, gürültü. Ne yazık ki erkeğin doğasında var bu. Ama yanında kızlı erkekli bir grup olduğunda herkes kendi eğlencesine bakıyor, tatsız olaylar daha az yaşanıyor. İlla “Yanında kadın var mı sorma, istediğim yere gireceğim” dersen kıraathaneye git okeye otur, ya da Aksaray semtinde gidebileceğin daha uygun mekânlar var onları tercih et.

        Diğer Yazılar