Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BODRUM’DAN sonra soluğu Mikonos’ta aldım. Üç günlük seyahatte neler gördüm neler. Öyle kötü şeyler değil. Bizim ortamlarımız hep iyi insanlarla dolu. Hepsi kendini kanıtlamış, kaprisi olmayan insanlar. Hepsi varlıklı, hepsinin işi gücü tıkırında. Hepsinin çok düzgün yaşamı var. Her ne kadar medyada zaman zaman olumsuz şeyler çıksa da ben yakından tanıdığım için kötü bir şeylerini görmedim. Gösteriş yapmayan, arkadaş grupları hep aynı olan insanlar. Şimdi konuyu nereye getireceğim. Mikonos’ta olunca herkes sanki ortalığı tozu dumana katıyor muamelesi görüyor ben ona bozuluyorum. Yok kardeşim çılgınlık filan. Herkes adam gibi yiyip içip eğleniyor. Şimdi Mikonos’ta kimleri gördüm, kimler ne yapıyordu.

        İnanın Mikonos’u biz Türkler ayakta tutuyoruz. Neyse asıl konuya gelirsek çok sevdiğim, efendiliğini her zaman takdir ettiğim Alican Ulusoy, yakın arkadaşı Serhat Soysal ve kalabalık bir grupla gelmiş. İlk gün Nammos’ta büyük bir masada yemek yiyorlardı. Aynı masada yine çok sevdiğim Baran Süzer vardı. Bu saydığım grup kendi halinde, yemesini içmesini bilen, oturma kalkmasına dikkat eden gruba giriyor. Oturdukları yerde bütün gün eğlendiler. Hemen bir arka masada kibarlığı ve efendiliğiyle bilinen Murat Özyeğin arkadaş grubu ile yemek yiyordu. Kalabalık bir masaydı. Bu kadar mütevazı bir adam daha önce hiç görmedim. Onlar da bütün gün yemek yiyip kısa bir süre partide kalıp ayrıldılar. Bir gün sonra yine aynı grubu bu sefer en popüler mekân olan Scorpios’ta gördüm. Masada canım kardeşim Emir Tamer vardı. Ben de masaya gidip ayaküstü sohbet ettim. Murat ile yeni açtıkları dünyaca ünlü yeme içme okulu Cordonbleu hakkında konuştuk. Çok merak ettiğimi söyledim.

        En kısa zamanda gidip bir ziyaret edeceğim. Çok önemli bir okul, Türkiye’de böyle bir yerin olması çok önemli. Ama iyi tanıtamadıkları için çok duyamıyoruz isimlerini. Buradan mezun olan dünyaca ünlü yerlerde çalışıyor. Yakında Cordonbleu ile ilgili bilgileri size aktaracağım. Yeni neslin efendi adamı Hacı Sabancı, kız arkadaşı Özge Ulusoy, Kaan Kalyon, Selahattin Aksoy, Emir Can Şahin ve Tolga Sezgin hepsi aynı masada eğleniyordu. Tabii ki diğer gruba göre Hacı’nın masası daha hareketli. Gençlerin kanı kaynıyor. Ama hepsi çok iyi yerde oturuyor, hepsi itibar görüyor. Ama öyle rahatsız edecek bir şey yok ortada. Hacı zaten biraz ağırbaşlı bir genç. Özge de ona iyi ayak uyduruyor. Muhteşem bir çift diyebiliriz. Bütün ekip çok güzel eğleniyorlardı. Benim arkadaş grubum da çok iyiydi. Kerem Dildar, Cem Mihrap, Umut Akgül, Alper İri, Bianca Somer, Önder Türkmen biz de kendi çapımızda eğlendik diyebilirim. Bizim çocuklarda yabana atılacak cinsten değil. Hepsi canavar gibi. Ama bizimkileri kimse durduramıyor. 24 saat durmadan eğlenen bir grup.

        Kebapta bir klasik

        BİR başarı hikâyesi Ali Akkaş’ınki. Garsonluktan patronluğa uzanan hikâyede birkaç arkadaşı ile açtığı kebapçı Köşebaşı bugün yirminci yılında. Üç yıllık, beş yıllık mekânları klasik diye adlandırdığımız sektörde dile kolay yirmi yılı geride bıraktılar. Hiç unutmam ilk olarak Levent’te başladılar. İşlerinin başından bir gün ayrılmadan önce İstanbul’da büyüdüler, şimdi dünyaya yayılıyorlar.

        Yerli yabancı herkesin muhakkak bir kez de olsa gittiği bir mekân yarattılar. Bugün 7 ülkede 30 şubesiyle hizmet veriyor. Şimdi bu haklı başarılarını kutlamak maksadıyla dünyaca ünlü bir şef olan Dante Boccuzzi’yi davet etmişler. Şef Dante bu sefer yemeklerini Köşebaşı’nın yirminci yılı şerefine hazırlıyor. Arap yarımadasında ciddi yatırımları olan Köşebaşı Ailesi’nin yeni hedeflerinde ise Amerika ve Uzakdoğu var. Ben de buradan lezzete ve Türk mutfağına hizmet eden markayı ve Ali Akkaş’ı bir kez daha tebrik ediyorum.

        Diğer Yazılar