Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ZORLU Center, son zamanlarda yeme-içme konusunda öne geçmiş gibi gözüküyor. Bazı mekânlar iş yapmasa da gerçekten çok iyi iş yapan mekânlar var. Tabii bunda hava durumunun da çok etkisi var. Hava güzelse mekânlar dolup taşıyor ama soğuksa mekânlarda in cin top oynuyor. En son geçen hafta Zorlu Center’a gittim ve mekânları turladım. Şimdi size onlarla ilgili son durumu aktarayım.

        KADINLARIN BULUŞMA YERİ

        3 kadının bir araya gelip açtıkları Morini, iyi iş yapan mekânların başında geliyor. 3’ü de her zaman işinin başında olunca aksama olmuyor ve gelen mutlu ayrılıyor ve dolayısıyla iyi iş yapıyor. Morini, özellikle kadınların buluşma yeri olmuş durumda. Yemekler desen gayet güzel. Akşamüstü gidip bir şeyler içmek için de ideal bir mekân.

        SEVENİ DE VAR ELEŞTİRENİ DE

        Zorlu Center’ın bir diğer iyi iş yapan mekânıysa Cantinery. Lucca’nın kardeşi olan mekân, her saat gidebileceğiniz bir yer. Yurtdışında bir yerlerdeymişsiniz gibi bir havası var. Çok beğeneni kadar, eleştireni de var. Aslında arz-talep meselesi, beğenmiyorsan gitme kardeşim. Yeme-içme konusu oldu mu herkes uzman kesiliyor, “Ben bu işlerden anlamam” diyeni daha duymadım. Herkes mutlaka bir bilgi sahibi ve herkes mutlaka yorum yapıyor.

        YERLİ MEKÂN HER ZAMAN DOLU

        Morini ile Cantinery komşu, tam karşılarındaysa biri yerli, biri yabancı olan 2 mekân var. Yerli olan Parle, yabancı olan Tom’s Kitchen... Parle son dönemlerde çok iyi iş yapıyor. Ben de fırsat buldukça gidip soluklanmayı seviyorum. İşini çok seven bir personel var. Sanki kendi mekânlarıymış gibi hizmet veriyorlar. Zaten o yüzden iyi iş yapıyor.

        Maalesef komşusu olan Tom’s Kitchen için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Mekânı bazen dolu görüyorum, bazen de bomboş. Tutarlılık yok. Geçen hafta, yabancı markaların İstanbul’da neden tutmadığını kısaca özetlemiştim. Bizim markalarımız daha iyi ve yabancı merakımız da kalmadı. Artık yabancı mekânlara gidip hava atmak tarihe karıştı. Yerli-yabancı fark etmez, güzel yemek ve servis alıyorsan sürekli gidiyorsun. Ama müşteri, bu saydığım şeyleri bulamadı mı, ikinci bir şans vermiyor.

        **************

        TAKSİCİ FIRSATÇILIK YAPTI...

        MAGAZİNE pek girmek istemiyorum ama eğlence hayatıyla ilgili olduğu için yazmak istedim. Geçen haftanın en çok konuşulan ismi Zehra Çilingiroğlu’ydu.

        Zehra, kendi halinde, iyi yetiştirilmiş, genç bir kız. Annesi ve babası ünlü ya, cezasını o çekiyor. Aracıyla küçük bir kaza yapıyor. Gazetecilerin olduğunu görünce “Amca başka bir yere gidelim, zararını karşılayayım” diyor. Olay kasko ile halledilecek bir olay. Ama açgözlü taksici, yolda kızın önünü kesip şehir eşkıyalığı yapıyor. Ünlü olduğu için kimse taksinin Zehra’nın önünü kestiğini, siteye kadar takip edip elden para aldığını yazmıyor. Korkudan cebinde olan bütün parayı vermiş. Taksici “Bunu kasko ile çözelim” dememiş. Zehra’ya bu yapılanlar doğru mu, kıza yazık değil mi? Taksicinin, küçük bir kızın ne yapacağını bilemediği için fırsatçılık yapmaya çalıştığını görsek iyi olmaz mı?

        Bir de Demet Özdemir olayı var. Genç oyuncumuz, bir arkadaşının doğum gününde şarkı söylüyor, dans ediyor, eğleniyor. Aynı ortamda bulunan biri telefonuyla çekip görüntüleri basına servis ediyor. Dost ortamında gerçekleşen bir eğlence, nerelere kadar gitti. Kimbilir belki de dost ortamında bile “Kimse bir şey çekmesin” diye uyarmak gerekiyor.

        Diğer Yazılar